Nejla Demirci: İrfan Demirkol’un kamuoyu ile paylaştığı duyuru üzerine yazıyorum.
Duyuru kısaca, “Kanun Hükmü” filmimin Ankara Film Festivali‘ne alınmamış olmasını teknik ve takvim sorunları ile açıklıyor ve beni sorumlu tutuyor. Filme ulaşılamadığı için jüri seyredemedi, bu nedenle festivale alınamadı diyor. Beni de merkezine aldığı bir suçlama daha yöneltiyor, haksız ve temelsiz eleştirilere uğruyoruz diyor. Benim de ancak takipçisi olduğum itirazlardan bahsediyor. Sert bir üslupla kızmak yerine, neden kendiliğinden böyle bir durum oluştu sorusuna yanıt aramak daha uygun olurdu.
Her şeyden önce, “Kanun Hükmü” filminin 60. Antalya Film Festivali yarışmasından çıkarılması ile başlayan süreç, gecikmeden, sadece bir filmin meselesi olmaktan çıktı. Sektör sansür ve yasaklamayı sorguladı, tavır alındı, yol açıcı sonuçlar elde edildi. Bu durum, yaşayageldiğimiz benzer süreçleri düşündüğümüzde, kıymetli bir dönemeç oldu. Buradan devam edeyim.
Böyle dönemeçler teknik vb. mazeretleri pek kaldırmıyor.
Ayrıca, mazeret yaratıcılığı engelliyor.
Daha tedirgin edici olan, bu mazeretlerin bahane olarak kullanılma eğilimi.
Ankara Film Festivali bir organizasyon, senelerin birikimine sahip. Yazık değil mi, onca deneyimi yok sayacak teknik mazeretler sıralamasına başvurmak.
Bana ulaşmak isteseniz, ulaşırdınız. İletişimde hatam olabilir, çoğunu tek başıma üstlendiğim temposu yüksek sıkıntılı günler yaşadım. Ama esas üzüntüm, iletişim sorununun bir “nimet” işlevi görmüş olabileceği endişesi.