Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), "Halktan, emekten yana bütçe istiyoruz!"  başlıklı bildiri yayınladı.

KESK Merkez Yürütme Kurulu tarafından tüm kamu kurumlarında dağıtılmak üzere hazırlanan bildiride; "Sadece son iki yıl içinde emeğin büyümeden aldığı pay yüzde 11,2 azalırken sermayenin payı ise yüzde 11,1 arttı. Ülke biz çalışanlar için bir “Asgari Ücretliler Ülkesine” dönüştürüldü" ifadeleri kullanıldı.

İşyerlerinde dağıtılmak üzere hazırlanan bildiri şu şekilde;

Bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını,

Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini, kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını,

Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini,

Maaşlarımızdaki kayıpların karşılanarak tüm kamu emekçilerine insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret verilmesini,

Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini,

Kaynakların savunmaya, güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil;  adaletin  tesis edilmesi, emek, barış ve demokrasi için kullanılmasını,

Engelli yurttaşların erişebilirlik sorununun çözülmesini, engellilere yönelik kamu hizmetlerinin geliştirilmesini, engelli hizmetleri için ayrılan bütçenin %1,6’dan %5’e çıkarılmasını,

Temel gelir güvencesinin sağlanmasını,

Vergide Adalet İçin:

Temel tüketim maddelerine son bir yıl içinde yapılan zamların geri alınmasını, söz konusu maddelerden alınan KDV’nin sıfırlanmasını,

Emekçilerin sağlık, eğitim, gıda, barınma, giyim, elektrik, ısınma giderleri için ödediği vergilerin gelir vergisi matrahından mahsup edilmesini,

Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini,

Gelir vergisi birinci dilim oranının  %15 ten % 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,

Düşük tutulan gelir vergisi tarife dilimlerinin en az asgari ücret veya yeniden değerleme oranlarının temel alınarak güncellenmesini,

Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını,

Halkın cebinden alıp Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan Hazine garantilerine son verilmesini,

Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını,

İSTİYORUZ!

Sevgili Kamu Emekçisi;

Hayatımız her gün biraz daha zorlaşıyor. 

Her güne yeni zamlarla uyanıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı, çocuğumuzun okul, bebeğimizin bez ve mama masraflarını,  yaşadığımız evin kirasını karşılayamaz olduk. Kışın kapıya dayanması ile elektrik-doğalgaz faturaları kâbusumuz yeniden başladı.

Ülkeyi yönetenler yıllardır “memurlarla toplu sözleşme yapıyoruz, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmiyoruz” diyorlar. Ama her seferinde maaşlarımızı TÜİK enflasyonuna göre hatta bunun da altında arttırıyorlar.

Bugün TÜİK rakamlarına göre yıllık enflasyon yüzde 83,5 ama bizim gerçekte yaşadığımız hayat pahalılığı bunun en az iki katı.

Maaş artışlarımız sanal TÜİK enflasyonuna göre hem de altı ay geriden yapılıyor. Yapılan sözde artışlar da daha cebimize girmeden adaletsiz gelir vergisi dilimleri ile geri alınıyor.

Mali, sosyal, özlük haklarımız her geçen gün geriye doğru gidiyor; güvencesiz istihdam politikaları sonucunda çalışma yaşamında onlarca parçaya bölündük.    

Sevgili Kamu Emekçisi;

Artan yoksulluğumuz ve ağırlaşan yaşam koşullarında TBMM’de 2023 Bütçesi görüşülüyor. Maaşlarımızdan ödeyeceğimiz vergilere; yararlanacağımız kamu hizmetinden, faturalarımıza kadar hayatımızın her alanı bütçe ile belirleniyor.

Bütçeyi oluşturan hem dolaylı hem dolaysız vergiler bizlerden, halktan toplanıyor.  Tüm vergi yükü bizim, halkın omuzlarında. Ama bizden toplanan vergiler bize ne insanca yaşamaya yetecek bir ücret ne de “yol, su, elektrik” olarak dönüyor. Zenginlere, patronlara “muafiyet”, “istisna”, “teşvik”, “vergi indirimi”, “vergi affı”,  “vergi barışı” olarak aktarılıyor.

Yıllardır adeta birbirinin kopyası sermayeden yana bütçelerle oyalanıyoruz;

Kamu emekçilerinin, emeklilerin, işçilerin, gençlerin, kadınların, halkın bütçe hakkı yok sayılıyor. Bugüne kadar biz emekçilerin, ‘Emekten, Halktan Yana Bütçe’ talebi, “bütçe imkânlarımız kısıtlı” denilerek görmezden geliniyor.

Sevgili Kamu Emekçisi,

Yıllardır hayata geçirilen bütçelerle geldiğimiz yer ortada. 

Halkın %99’u her geçen gün yoksullaşırken, güvencesizleşirken; %1’lik azınlık ise daha da zenginleşti.

Sadece son iki yıl içinde emeğin büyümeden aldığı pay yüzde 11,2 azalırken sermayenin payı ise yüzde 11,1 arttı. Ülke biz çalışanlar için bir “Asgari Ücretliler Ülkesine” dönüştürüldü.

2023 bütçesinde de halkın sırtındaki vergi yükü ağırlaşıyor. Başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere kamu hizmetlerine bütçede ayrılan pay azalırken; faize, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine, “beşli çeteye”,  sermayeye aktarılan pay artıyor.

Tüm kamu emekçilerini “SERMAYEYE DEĞİL; HALKTAN, EMEKTEN YANA BÜTÇE”  talebini yükseltmeye, ortak mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz!

Editör: Haber Merkezi