Kültür Emekçileri Sendikası (Kültür Emek-Sen); "Bir Cumhuriyet Kurumu olarak 75. yılını dolduran Devlet Tiyatroları Anayasa, kuruluş hakkındaki kanun ve mevzuatlardan aldığı güçle çalışmalarını sürdürmektedir. Tüzel kişiliği haiz, kurumsallaşmasını tamamlamış bu güzide sanat kurumumuz, yıllar içinde birçok idareci değiştirmiştir. Ancak asıl olarak kurumu ayakta tutan sanat emekçileri, sanatçılar ve teknik personeldir ve tüm zorluklara karşın büyük fedakârlıklarla göğüs gererek halkla birlikte mücadelelerine devam etmektedir."
Sendikanın konuyla ilgili açıklaması şu şekilde;
Yarattıkları değer itibariyle toplum nezdinde önemli bir yere sahip olan sanatçılarımız, yıllar içerisinde açlık sınırına yakın ücretler almaya başlamıştır. Geçtiğimiz günlerde Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Sayın Tamer Karadağlı’nın vermiş olduğu demeç ne yazık ki, oldukça yüzeysel, istatistiklere dayanmayan, tüm kurumu ve alın terini akıtarak yılda en az 150 oyunla binlerce seyirciye ulaşan kurumu ve çalışanlarını zan altında bırakan, dahası birçok yanlış anlamaya yol açacak bir açıklamadır. Sayın Karadağlı’nın bulunduğu makam çözüm üretme makamıdır, dahası kendisine verilen icra yetkilerinin farkında olmaması şaşırtıcıdır. Oysa ki, yetkilerinin ne olduğu ve neleri kapsadığı ilgili kanunlarda açıkça belirtilmiştir.
Makamının sorumlulukları arasında, görevini şerefle yürüten sanat emekçilerinin özlük, mali ve sosyal haklarını korumak ve iyileştirmek varken, kendi idaresi altında bulunan sanatçılardan şikâyet etmesi ise hayret vericidir
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Sayın Tamer Karadağlı’nın talihsiz açıklaması karşısında oluşan gereksiz gündem yerine, yasalar ve mevzuatlar çerçevesinde sanatçı, teknik ve çalışanların açlık sınırının altındaki maddi durumlarının çözülmesini ve tiyatroya dair asıl sorunların ele alınmasını ısrarla bekliyor; sanatçıların ve teknik personelin yaşamlarını idame ettirebilmesi için ek işlere ihtiyaç duymadan yaşamlarını sürdürmesini, yıllardır eriyen maaşlara çözüm bulunmasını, en azından seyyanen verilen zamların ikramiyelere yansıtılmasını, adil bir bakış açısıyla tüm çalışanları kucaklamasını bekliyoruz.
Şunu da eklemek gerekir ki, sanatçılar ifade ve düşünce özgürlüğünün teminatıdır, halkın sözcüleridir. Eleştiriler karşısında onları soruşturma, ihtar ve benzeri tehditlerle korkutmaya çalışmak nafile bir çabadır. Bu nedenle, Sayın Genel Müdür’ün açıklamalarıyla ilgili olarak şu soruların cevaplanması elzemdir:
- Görev verilip de çalışmıyorum diyen bir sanatçımız var mıdır?
- Yıllardır çalışmadığını iddia ettiğiniz sanatçılara, neden görev verilmemiştir?
- Çalışmak isteyip projeler sunan, fakat görev verilmeyen kaç sanatçı bulunmaktadır?
- Hatta bu sanatçıların teşvikleri kesilmiş midir?
- Teşvik kesintisi hangi hukuki dayanağa göre yapılmaktadır?
Bu soruları çoğaltmak mümkündür. Sorunların öncelikle Devlet Tiyatroları’nın geleneksel tartışma ve çözüm mekanizmaları içerisinde, demokratik kitle örgütleriyle çözümlenmesi ve ardından kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir.
Kamuda hiçbir kurum yetkilisi, çalışanlarını topluma şikâyet etmez. Özellikle sanat kurumları bir ekip çalışmasını hedef alır. Çalışanlar da toplumla birlikte nasıl bir değer yarattığımızın bilincinde olarak sanatçı duyarlılığına ve onuruna yakışan bir şekilde Anadolu’nun ücra köşelerine kadar hizmet vermeye devam eder.
Devlet Tiyatroları’na karşı oluşturulan bu olumsuz algının, sanat emekçilerinin birlik, mücadele, umut ve örgütlü gücüyle kırılacağını bildirir, kamuoyuna saygılarımızı sunarız.