CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin dava süreci boyunca herhangi bir açıklama yapmamasını eleştirerek “Kemal Bey’in sessiz kalması bizi son derece üzdü” dedi.
Bakan, ANKA Haber Ajansı’nın da aralarında bulunduğu bir grup gazeteciyle buluşmasında, “Bir partinin uzun yıllar genel başkanlığını yapmış bir insanın polis müdahalesi, biber gazı, milletvekillerine müdahale gibi olaylarda sessiz kalması, bir sosyal medya paylaşımı dahi yapmaması dikkat çekici. Bu sadece bizim değil, tüm CHP’lilerin ve ona oy veren herkesin beklentisiydi. Umarız bundan sonra daha duyarlı, partiye sahip çıkan bir tutum içinde olur” diye konuştu.
Bakan, Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in davadan sonra yaptığı açıklamayı da “geç yapılmış bir açıklama” olarak niteledi ve “Keşke daha önce yapsaydı, belki bu kadar tartışma olmazdı. Çünkü Kemal Bey sessiz kalınca toplumda kayyum atanacağı ve yargının kararını beklediği düşünceleri oluşuyor. Bu da tepki çekiyor” ifadelerini kullandı.
Gürsel Tekin ve Kurultay Vurgusu
Bakan, mahkeme kararıyla CHP İstanbul İl Yönetimi’ne geçici olarak görevlendirilen eski CHP Milletvekili Gürsel Tekin hakkında da “Partiye yaşattığı durum, binlerce polisle girmesi bizim tahmin edeceğimiz şeyler değildi ama yaşattı. Toplum da bunları not ediyor” dedi.
CHP’nin 21 Eylül’de yapılacak olağanüstü kurultayına da değinen Bakan, “Kurultay seçimli kurultay ve İstanbul delegasyonu yok. CHP Genel Merkezi’ne AKP’nin yargıdaki aparatlarıyla değil, seçime girerek gelinsin. Eğer gerçekten genel başkanlık koltuğuna oturmak isteyen birisi varsa Özgür Özel’in karşısında aday olsun. Cesareti ve öz güveni olan bunu seçimle gösterir. Demokratik rekabetin yolu budur. Yargı yoluyla sonuç almaya çalışmanın anlamı yok” diye konuştu.
“Kürt Sorununun Çözüleceği Yer Parlamentodur”
TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na da değinen Bakan, komisyonun kamuoyunun beklentilerini karşılamadığını belirterek “Bu ülkede demokrasi varsa gerçekten bir çözüm olur. Kalıcı bir çözüm ancak demokrasi ve adaletle olur. Kürt sorununun çözüleceği yer Parlamentonun çatısı altındadır diyen biziz. Meşru siyasetin dışında çözüm aramak doğru değil. Sadece yasalarla ya da PKK’lıları dağdan indirerek bu sorun çözülmez. Demokratikleşme, yargının siyasallaşmasını ortadan kaldırmak ve kayyum uygulamalarına son vermek gerekir” dedi.