Uysal Aslan, özellikle 1990’lı yıllardan bu yana başta Şırnak olmak üzere, Cizre, Silopi, İdil, Uludere, Güçlükonak ve Beytüşşebap gibi ilçelerde yüzlerce kişinin gözaltına alındıktan sonra kaybolduğunu veya şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, cezasızlık kültürünün devam ettiğini ve devletin artık bu konuda bir irade sergilemesi gerektiğini vurguladı.
“Zorla kaybetme ağır bir insan hakkı ihlalidir”
Önerge gerekçesinde zorla kaybetmelerin sadece özgürlük hakkını değil; yaşam hakkı, işkence yasağı, adil yargılanma hakkı ve özel hayatın gizliliği gibi temel hakları da ihlal ettiğine dikkat çekildi. Uysal Aslan, Birleşmiş Milletler’in bu eylemleri “insanlığa karşı suç” olarak tanımladığına işaret ederek, Türkiye’nin bu konudaki uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirtti.
“AİHM kararlarına rağmen iç hukukta ilerleme sağlanmadı”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye hakkında verdiği çok sayıda kararda yaşam hakkının ve etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğini ortaya koyduğunu hatırlatan Uysal Aslan, buna rağmen iç hukukta gerekli adımların atılmadığını söyledi. “Adli süreçler çoğu zaman zamanaşımı gerekçesiyle sonlandırılmış, sorumlular yargı önüne çıkarılmamıştır,” diyen Aslan, bu durumun cezasızlığı kurumsallaştırdığına dikkat çekti.
Silopi'de kaybolan HADEP'liler örnek gösterildi
2001 yılında Silopi’de gözaltına alındıktan sonra kaybolan HADEP yöneticileri Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz örneğini hatırlatan Aslan, zorla kaybetme vakalarının yalnızca 1990’larla sınırlı olmadığını vurguladı.
“Kayıplar Haftası toplumun adalet talebini hatırlatıyor”
Her yıl 17-31 Mayıs tarihleri arasında anılan “Kayıplar Haftası”nın, toplumsal yüzleşme ihtiyacını yüksek sesle dile getirdiğini belirten Uysal Aslan, Cumartesi Anneleri’nin 1050 haftayı aşkın süredir sürdürdüğü adalet mücadelesinin de bu iradeye güç kattığını söyledi.
“Komisyon kurulması toplumsal barış için zorunludur”
Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, önerilen Hakikat ve Adalet Araştırma Komisyonu’nun şu hedefleri gerçekleştirmesi gerektiğini ifade etti:
-
Zorla kaybetme ve faili meçhul cinayetlerin tüm yönleriyle araştırılması,
-
Sorumluların tespit edilmesi,
-
Cezasızlıkla mücadeleye yönelik mekanizmaların geliştirilmesi,
-
Mağdur yakınlarının hakikat ve adalet arayışlarının karşılanması.
Son olarak, bu komisyonun geçmişle yüzleşme ve demokratik geleceğin inşası açısından da tarihi bir adım olacağını belirtti.