Seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde, yöneylem araştırma şirketi seçmenlere “muhalefet partilerinin seçim güvenliği konusunda yeterli hazırlığı yaptığını/yapacağını düşünüyor musunuz” diye sorduğunda, seçmenlerin %53,4’ü seçim güvenliğiyle ilgili hazırlıkları yeterli bulmadığını,%36.8’i ise yeterli hazırlığın yapılacağını düşündüğünü ifade etmiştir.

Seçim güvenliğinin nasıl sağlanacağı, seçmenin oyuna iradesine nasıl sahip çıkılacağı hemen hemen her gün Türkiye siyasetinin konusu iken ve kamuoyunda bu konu tartışılıp, yapılan çalışmalar tüm ayrıntıları ile anlatılırken halen kamuoyunun bu konuda ikna edilememiş olduğunu gösteren anket sonucu düşündürücü…

Seçmeni seçim güvenliğini konusunda bu denli endişelendiren son yılların olaylarını hatırlayalım;

Eski enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın 30 Mart 2014’te yapılan yerel seçimler sırasında bazı illerde elektriklerin kesilmesini “trafoya kedi girdi” diye açıklaması,

16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu’nda Yüksek Seçim Kurulu’nun, oylama devam ederken “mühürsüz oyların kabul edileceğini” açıklaması,

31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde Yüksek Seçim Kurulu’nun, seçim sonrasında İstanbul’daki bazı sandıkların yeniden sayılması kararı, kamuoyunda öylesine tartışma yaratmıştı ki; AKP Genel Başkan Yardımcısı ve seçim işleri başkanı Ali İhsan Yavuz “Hiçbir şey olmamış ise kesinlikle bir şeyler oldu” açıklaması,

“Hiçbir şey olmamış ise kesinlikle bir şeyler oldu” ğunda ise Cumhuriyet Halk Partisi adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararı verilmişti YSK tarafından.

Son yıllarda yapılan tüm seçimlerde tartışma konusu olan YSK kararları ile bilhassa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararı, YSK’nın tarafsızlığını tartışmalı hale getirmiştir.

Seçimler konusunda nihai karar verici kuruma, Yüksek Seçim Kurulu’na güven duyulmayarak tarafsızlığını tartışırken kurumun yetkilerine bakmamız gerekiyor.

Anayasa 79 madde, ”seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz”

Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaması durumu bu kurumunun her kararında tartışma konusu olan tarafsızlığının önemini vurgular niteliktedir. Verilen kararlar toplumun adalet, eşitlik, dürüstlük gibi değer yargılarını göz önünde bulundurmalı kamu vicdanını tatmin etmelidir.

Tatmin edilmeyen kamu vicdanını başta belirttiğimiz anket sonucu göstermiştir. YSK’nın tartışmalı kararlarına seçim sonuçlarını teslim etmemek için sandık güvenliğinden bu ülkenin yurttaşları olarak hepimizin sorumluluğu olduğunu bilerek davranmalıyız. Seçim süreçlerini iyi yönetmeli, her bir bölüme ilişkin usule ve esas ilişkin koşulların tamamlanmasını takip etmeli, gerekirse itirazlar yapılmalı ve bu süreçler her defasında kamuoyu ile paylaşılmalıdır,

En önemlisi ise ıslak imzalı tutanakların “,seçimlerin tapusu” olduğu unutulmamalıdır.