Mardin Milletvekili Kamuran TANHAN;    Aile sağlığı merkezlerinde çalıştırılan aile sağlığı grup elemanlarının yaşadıkları çok boyutlu sorunların ortaya konularak, bu sorunların çözümü temelinde aile sağlığı grup elemanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda gerekli hukuksal düzenlemelerin yapılması istemiyle araştırma önergesi verdi.

Kamuran TANHAN, araştırma önergesinde şu ifadelere yerverdi.

Türkiye’de aile sağlığı merkezlerinde 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu m.3, Aile Hekimleri Uygulama Yönetmeliği m. 22 ve Aile Hekimleri Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği m. 18 dayanak yapılarak tıbbı sekreter, acil tıp teknisyeni, ebe, hemşire ve temizlik personelleri aile hekiminin de görüşü alınarak 4857 sayılı İş Kanunu’na göre sözleşmeli olarak çalıştırılmaktadır.

Aile sağlığı merkezi grup elemanları, belirsiz iş tanımı başta olmak üzere, iş güvencesi, çalışma saatleri ve ücret, eş durumu tayin hakkı, kıdem tazminatı, askerlik sonrası işe dönüşler, ücretli doğum izni, yıllık izinler ve istirahat raporu talebi ve kamu görevlisi sayılmamak gibi çoklu sorunlarla karşı karşıyadır. Ataması yapılmamış yahut emekli olduğu halde geçinemediği çalışmak zorunda bırakılmış kişilerin çoğunlukta olduğu bu çalışanlar, gelinen son noktada çalışma alanlarında yalnızlığa itilerek, çok boyutlu bir sorun yumağı içerisinde zorlu koşullar içerisinde emek vermeye devam etmektedir.

            Aile sağlığı merkezi grup elemanlarının çalışma saatleri gruplandırma kriterlerinde hekim başına minimum haftalık 10 saat ve toplam hekim sayısına göre belirlenmiş olduğu için kimi kurumlarda kısmi süreli (part-time) kimilerinde tam zamanlı veya zoraki olarak çalışma söz konusu olabilmektedir. Kısmi süreli yahut fazla mesaiyle çalışmak zorunda bırakılmak çalışma barışına zarar verebilmektedir. Gerek kısmı süreli gerekse fazla mesai anlayışına göre çalışma usulü tam zamanlıya dönüştürülmelidir.

            Aile sağlığı merkezi grup elemanları kadrolu istihdam edilmediği ve iş güvencesinden yoksun bırakıldıkları için tayin hakkına sahip değildir. Bu durum aile bütünlüğüne zarar vererek azımsanmayacak derecede evlilik bu gerekçelerle boşanmayla sonuçlanmakta, aileler parçalanmaktadır. Erkek grup elemanı personeller, askerlik görevini ifa etmek üzere görevinden ayrıldığında askerlik sonrası işe geri dönüş kaygısı yaşamaktadır. Bunun yanı sıra ücretsiz doğum izni hakkı bulunmayan kadın çalışanlar, gebelik süresinde yahut doğum sonrasında işten çıkartılmayla karşı karşıya kalmaktadır.

Aile sağlığı merkezi giderleri kaleminden sosyal güvenlik primleri yatırılan bu çalışanların bir yılı doldurup kıdem tazminatı hakkı elde edememesi için giriş çıkış işlemleri yapılmakta, bu durum kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmaktadır.

Bu çalışanlar 4857 sayılı İş Kanunu ile işçi statüsünde çalıştırılıp kamu görevlisi sayılmadığı için “beyaz kod” olarak tabir edilen ve sağlık çalışanlarının sözel veya fiziksel şiddete maruz kaldığı durumlarda şiddeti önlemek için kullanılan acil durum alarm sisteminden faydalanamamaktadır. Bu durum, aynı işi yapan ama çalışma usulü gereği diğerleriyle eşit haklara sahip olamayan bir grubun maruz kaldığı ayrımcılığa işaret etmesi açısından son derece manidardır.

20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK'nin 127 nci maddesiyle 27/06/1989 tarihli ve 375 sayılı KHK’ye eklenen geçici 23 ve 24 üncü maddelerinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar bulundukları pozisyonlarda geçici olarak çalışıyor olsalar bile hiçbir şart aranmaksızın ilgili pozisyonlarda devlet güvencesine kavuşturulmuştur. Aynı şekilde 696 sayılı KHK marifetiyle aile sağlığı merkezi grup elemanları ile aynı statüde bulunan Sağlık Bakanlığı bünyesindeki çalışanlar kadroya geçirilmiş, 663 sayılı KHK’da değişiklik yapılan kanun teklifiyle vekil ebe, hemşire, ATT gibi pozisyonlarda çalışanlar kadro kapsamına dahil edilmiştir. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, aile sağlığı merkezi grup elemanları ile aynı mesleki eğitime sahip, aynı statüde ve görevde çalıştırılanlar kadrolu çalışan güvencesine kavuşturulurken, aile sağlığı merkezi grup elemanlarından ATT, ebe ve hemşireler bu haktan yararlanamamışlardır.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle, Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması elzemdir.

Editör: Haber Merkezi