Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü.

Toplumsal Özgürlük Partisi Çocuk Hakları Meclisi adına Derya Çiçek Nar parti binasında konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı;

Cumhuriyetin 100. yılını geride bırakan ülkemizde çocukların haklarından, onların toplumun parçası sayılmasından bahsedemiyoruz.

100 yıldır, despotik bir cumhuriyet yönetimi içinde yaşayan çocuklar AKP’li yıllarla birlikte artık neredeyse her an hak ihlaline uğruyorlar. Özellikle son 10 yılda bu ülke çocuklar için bir ölüm, ihmal ve istismar makinesi gibi işliyor.

Faşist bir rejimi inşa etmek derdiyle ilerleyen iktidar koalisyonu ülkeyi hızla uçuruma sürüklüyor.

Ülkeye açtıkları savaş şiddetleniyor; yoksulluk katlanarak artıyor, kış koşulları her şeyi zorlaştırıyor, öğrenci intiharlarından işçi ölümlerine kadar her şeyin ucu gelip yönetenlere, sermaye sahiplerine dayanıyor. Birileri bu ülkenin, bu ülkenin işçilerinin sırtından, alın terinden servet yaratırken, birileri lüksünü halkın gözüne sokmaktan gram utanmazken bizlerin de içinde olduğu çoğunluk işsizlikle, kiralarla, faturalarla mücadele ediyor. Lafa gelince çocuklar konusunda her şeyi yaptıklarını iddia edenler halkın, işçinin emekçinin çocuğuna da savaş açmış durumda!

Çocukların kazanılmış haklarından çalıyorlar!

Mecliste bütçe komisyonlarında tartışmalar yürütülüyor. Yaklaşık 30 milyon çocuğun olduğu ülkemizde sadece çocuklara özel bir bütçe yok! Ama bununla birlikte çocukların da içinde olduğu bütçe kalemleri giderek azalıyor!

Çocukların eğitimine ayrılan bütçenin merkezi bütçedeki yeri giderek küçülüyor. “MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında yüzde 17,18 iken bu oran 2023’te ise 9,18’de kaldı.” Milyonlarca çocuk okula beslenme çantası boş giderken bu hükümet “kamu tasarrufu” gerekçesiyle az sayıda çocuk için verdiği okul yemeğini de kaldırdı! Eğitimin parasız olduğunu iddia ediyorlar! Çocukların okul yemeğini, servisini, kırtasiye malzemelerini, kıyafetleri, okulun ampulünden tutalım da görevlilerine kadar her şeyin parasının ebeveynlerden toplanıyor çünkü bütçe yetmiyor. Var olan bütçe çocuklara harcanmıyor! Oysa resmi veriler bile en az 7,5 milyon çocuğun ağır yoksulluk içinde yaşadığını gösteriyor.

Toplumun giderek daha fazla dini kodlarla şekillendirilmesi hamleleri yine en çok eğitimde ve çocukların üzerinde kendini gösteriyor. Psikolog, sosyal hizmet uzmanı, rehber öğretmeni atamadıkları okullara projeler adı altında tarikatları, cemaatleri sokuyorlar!

Özel okullara sürekli teşvik yapılırken kamu okulları kaderine terk ediliyor. Deprem bölgesinde hala milyonlarca çocuk eğitime erişemiyor. Deprem bölgesinde çocukların yemeğini veriyoruz diyenler acaba içinden sadece bir reçel ve yarım ekmek çıkan gıda paketlerini hiç gördüler mi soruyoruz?

TÜİK’in Haziran 2023 verilerine göre Türkiye’de 5 milyon çocuk çalışıyor. Geçen ay en az 3 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Yoksulluk derinleştikçe eve giren para azalıyor ve çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren çalışmak zorunda kalıyorlar. Tarımdan sanayiye inşaattan moto kuryeliğe pek çok işte, yetişkinlerle aynı sürelerde çalışan ama daha az ücret alan çocuklar eğitimden de uzaklaşıyorlar. MESEM adı altındaki sistemle çocuk işçiliği meşrulaştıran, yasallaştıran iktidar ise zincir marketlerde, köftecilerde çalışan çocuklarla övünüyor! Çalışmak zorunda kalan çocuklar çalışırken yaşadıkları hak ihlallerine karşı çıkamıyor, örgütlenemiyor; çalışırken ölen çocukların katilleri yargılanmıyor, bu iş cinayetlerinin üzeri kapatılıyor.

Çocuk istismarlarının önüne geçilmesi noktasında pozitif hiçbir adım atmayan, ilgili sözleşmeleri uygulamayan iktidar bunların aksine yıllardır çocuk istismarını “evlilik” yoluyla aklamaya, “rıza” arayarak üzerini kapatmaya çalışıyor. Çocuk cinsel istismarında Avrupa ülkeleri arasında üçüncü olan Türkiye’de sadece son 10 yılda 300 binden fazla kız çocuğu evlendirildi. Çocuk istismarı son 15 yılda yüzde 400 artarken sadece 2020 yılında 15-17 yaş arasında yaklaşık 9 bin kız çocuğu doğum yaptı.

Savaş ve yıkım politikaları her yıl onlarca çocuğun ölümüne, yaralanmasına sebep oluyor. Kürt çocukları, sadece Kürt oldukları için ayrımcılığa uğruyor, zırhlı araçların altında kalarak ölüyor, anadilini konuşamıyor. Varlığı ve demokratik hakları kabul edilmeyen Kürt halkının çocukları bu savaş politikalarının bedelini ödüyor. Bugün Filistin’de binlerce çocuğun öldürülmesine güya karşı çıkan iktidar kendi ülkesindeki Kürt çocuklarının ölümünü “terör” adı altında normalleştiriyor.

İşte bu iktidar ülkeyi bir işçi emekçi cehennemine, halk düşmanlığı rejimine sürüklerken çocuklar bunları yaşıyor. Saraydan savaşa, şirketlerin desteklenmesinden seçim çalışmalarına hemen her şeye milyarlık bütçeler ayıranlar çocukların hakları için tek kuruş artışa gitmiyor! 100. yılda şahlanıyoruz diyenler çocukların okul yemeğini kaldırıyor!

Mersin Büyükşehir’in 1. Uluslararası Çocuk Festivali Tüm Coşkusuyla Başladı Mersin Büyükşehir’in 1. Uluslararası Çocuk Festivali Tüm Coşkusuyla Başladı

Biz buradayız, çocuklardan yanayız!

Çocukların korkmadan, özgürce, barış içerisinde yaşayacakları bir toplumu çocuklarla birlikte inşa edeceğiz ve ülkede her çocuk kendini güvende hissedene kadar mücadeleye devam edeceğiz.

Bizler çocukların tüm hakları demokratik bir anayasanın güvencesine alınana, çocuğa karşı işlenen tüm suçlar en üst sınırdan cezalandırılana kadar mücadele edeceğiz. Sadece çocuklar için kullanılmak üzere bir bütçenin ayrılması, bu bütçenin tüm çocuklara ulaştırılması için ses çıkarmaya devam edeceğiz. Tüm bunları içeren bütünlüklü bir çocuk politikası oluşturacağız. 

Toplumsal Özgürlük Partisi Çocuk Hakları Meclisi olarak bu ülkede yaşayan çocuklar için çocuklarla birlikte başka bir eşit, özgür dünyanın mümkünlüğünü gösterecek ve birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. 

Bu düzenin tek bir çocuğu daha öldürmesine, sömürmesine izin vermeyeceğiz.

Çünkü çocukların hakları var!

Tekrar ediyoruz: 20 Kasım Çocuk Hakları Günü’nde buradan çocuklar için bütçe istiyoruz. Zenginliğinizde çocukların hakkı var, buradan söylüyoruz, çocukların hakkını size yedirmeyeceğiz! Her bir haklarını hayata geçireceğiz!

Editör: Süleyman Devrim Boğa