Adana Alevi Platformu Tarafından Selman-ı Pak Kültür Merkezinde Aşura Etkinliği Düzenlendi.
Ercan Kazım Özer’in konuşmacı olduğu, Serkan Yontar ve Halil Yıldırım’ın deyişleriyle düzenlenen etkinliğe çok sayıda konuk katıldı.
Aşura etkinliğinin sunuculuğunu ise Günay Mutluhan gerçekleştirdi.
Mutluhan etkinliğin içeriğine dair kısa bir konuşma yaptıktan sonra gelen konukları tanıttı.
Etkinliğe, CHP Adana Milletvekilleri Dr. Müzeyyen Şevkin ve Orhan Sümer, Yeşil Sol Parti Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Önce ki dönem milletvekillerinden İbrahim Özdiş ve Elif Doğan Türkmen, Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, HDP, CHP, EMEP, Yeşil Sol Parti’nin yanı sıra çok sayıda dernek, sendika ve meslek odalarının yönetici ve üyeleri katıldı.
Saygı duruşu ve “Çerağ Uyandırma” ritiellerinin ardından günün anlam ve önemi üzerine Adana Alevi Platformu dönem sözcüsü Hamit Karaoğullarından bir konuşma yaptı.
Karaoğullarından; “Hak ile batılın, doğru ile eğrinin, mazlum ile zalimin, aydınlık ile karanlığın yeni dönemlere açılan direnişin kapısıdır Kerbela” dedi.
Platform sözcüsü Karaoğullarından sözlerine şu şekilde devam etti;
Günümüz dünya düzeninde Ortadoğu’da yakılan Kerbela ateşi sözde barış adına devam ediyor ve daha da derinleşiyor.
Emperyalistlerin olduğu faşist liderlerin desteklendiği tüm düzenlerin karşısında mutlaka Hüseyni duruşlar olacak ve olmaya devam edecektir.
Kerbela’da, “Birileri Şehit, Birileri Şahit Olacak” der Hüseyin.
Ben yanmazsam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aşkına.
Koyun beni Hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem pirimden
Pirimden dönüp mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem pirimden
Benim pirim gayet ulu kişidir
Yediler ulusu, Kırklar eşidir
On İki İmamın, server başıdır
Dönen dönsün ben dönmezem pirimden
Kadılar, müftüler fetva yazarsa
İşte kement, işte boynum asarsa
İşte hançer, işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem pirimden
Ulu mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz gelir anda derilir
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem pirimden
PiR SULTAN'ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakka teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem pirimden
Aşura; kültürel yemek değil felsefesini yaşama yansıtmamızla var olacaktır.
Yaşamak; Haksızlık karşısında hakkını aramaktır. Zalimlere karşı dik durmaktır. Yaşamak insanı insan olarak sevmektir, direnmektir.
İnadına yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.
Aşk ile değerli canlar.
Ercan Kazım Özer Konuşmasında Muharrem Orucu’nun Özelliklerine Dikkat Çekti
Özer; “Muharrem orucu, normal diğer oruçlar gibi tutulmaz. Bunun nedeni, Kerbela da yaşanan ve insanlık tarihinin yüreğinde silinmez bir iz bırakan acı olaylardır. Muharrem orucuna yas olgusunun eklenmesi ister istemez bazı yasakları da beraberinde getirmiştir. Muharrem orucunun başlamasıyla eğlence yerleri kapatılır. Eğlence yapılmaz. Kan akıtılmaz, can incitilmez, düğün, nişan, sünnet ve benzeri eğlence türü kutlamalar yapılmaz. Et yenilmez, su içilmez, insana zevk veren her türlü eylemden sakınılır. Çünkü bu bir matemdir. Bundan dolayı da matemin ruhuna uygun davranılmaya çalışılır. Özellikle su içmeyerek Kerbela da şehit olan Hz. Peygamberin (s.a.s) torunu Hz. Hüseyin ve yakınlarının susuzluk ızdıraplarına ortak olunmaya, o çileyi hissetmeye çalışılır. Oruç boyunca su ihtiyacı, sulu gıdalar alınarak herhangi bir sağlık sorunuyla karşılaşılması önlenmeye çalışılır ama elden geldiğince saf su içilmemeye çalışılır. Bununla birlikte saç sakal kesilmemesi, bıçak türü keskin aletlerin kullanılmaması, yumurta gibi canlılık taşıyan herhangi bir nesnenin incitilmemesi, ağacın bir dalının bile kırılmasının yasaklanması gibi hassasiyetin ön planda olduğu bir inançla karşılaşmaktayız” dedi.
Konuşmaların ardından deyişler gerçekleşti, Aşura dağıtıldı.