Yaşar Gökoğlu; “Amelenin tahakkümü ve mel’un Kautsky” kitabını görmedim, ama varlığını Necdet Abi’den duymuştum. Nadiren, kırklı yılların sonu ve ellili yıllardan söz ettiği olurdu.
Yaşar Gökoğlu Kaleme Aldı;
Necdet Güllüler Abimizi dün toprağa verdik.
60’lı yılların sonlarında kendisini tanıdım. TİP’li yıllardı. Sol kitapların yeni yeni yayınlanmaya başladığı o yıllarda bir çeşit usta-çırak ilişkisi geçerliydi. Selahattin Uyar, Canan Bıçakçı, Necati Aykaç, Necdet Güllüler, Alev Ateş; biz gençlerin öğretmenleri gibiydiler. Saydığım isimlerin hepsi gitti, 94 yaşında Necdet Abi de dün aramızdan ayrıldı. Öksüz kaldığımı hissediyorum. Kendisi ile 12 Mart sıkıyönetim cezaevinde kısa bir koğuş arkadaşlığımız da olmuştu.
Necdet Abi ile aynı şehirde yaşıyor olmak hep şu duyguyu hatırlamamı sağlamıştır: Bu ütopyayı ilk biz yaşamıyoruz, bu şehirde bizden önce de bunu düşünen, yaşayan ve yaşatanlar vardı ve bu ölümsüz güzel düşünceyi bize kadar taşımayı başardılar. “Amelenin tahakkümü ve mel’un Kautsky” kitabını görmedim, ama varlığını Necdet Abi’den duymuştum. Nadiren, kırklı yılların sonu ve ellili yıllardan söz ettiği olurdu.
Tanıyan herkesin saygı duyduğu bir insandı, sözünün ağırlığı vardı. İnandığı gibi yaşadı, maddi çıkarlar hiçbir zaman umurunda olmadı. Ülkenin gidişatına tepki duyduğundan, son yıllarda evinden dışarı çıkmazdı, ama okumayı, izlemeyi de ihmal etmezdi.
Güle güle Necdet Abi, iyi bir hayat yaşadığının tanıklarından biriyim.