Adana Büyükşehir Belediyesi 75.Yıl Sanat Galerisinde Dünya Felsefe Günü Nedeniyle “Felsefe’ nin Yolu Bir” Başlıklı Panel Düzenledi.

Unesco tarafından ilan edildiği 2002 yılından bu yana Kasım ayının her üçüncü perşembesi Dünya Felsefe Günü olarak kutlanıyor.

Felsefe Günü çerçevesinde düzenlenen panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Adnan Gümüş yaptı.
Panelin konuşmacıları; Doç. Dr. Mustafa Günay, Doç. Dr. Sadık Erol Er ve Felsefe Öğretmeni Sevi Derya Pütün’dü.
"Felsefe’nin Yolu Bir" başlıklı panelin açılış konuşmasını Adana Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Mahmut Göğebakan gerçekleştirdi.
Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı İoanna Kuçuradi’nin 2021 Dünya Felsefe Günü Mesajını Prof. Dr. Adnan Gümüş okudu.
Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı İoanna Kuçuradi’nin 2021 Dünya Felsefe Günü Mesajı;
Değerli Meslektaşlarım,
Değerli Felsefe Severler,
Dünya Felsefe Gününü bu yıl da Covid-19 koşullarında kutlamak zorundayız. Bugün, 19. Dünya Felsefe Gününü kutlarken, iki yıldan beri dünyamızı kasıp kavuran bu pandeminin neden üstesinden gelemediğimizi sorgulamayı denemek belki yararlı olur.
Pandeminin bitmemesinin birçok nedeni vardır. Burada tıbbî nedenlerini biryana bırakarak, insanların davranışlarıyla ilgili nedenlerden birine ─ama çok temel bir nedene─ dikkat çekmek istiyorum. Bu da, insanların çoğunun, kin ya da öfke onları sarınca, kendilerini tutamamaları/kendilerine hakim olamamalarıdır. Birçok insanın başka bir insanı öldürdükten sonra intihar etmesi bunu gösteriyor ─bazı “kadın cinayetleri”nde gördüğümüz gibi.
Bu durum, eğitimde yapılan ve özgürlüğün yanlış anlaşılmasından kaynaklanan bir yanlışa işaret ediyor; özgür yetiştirme adına çocuklara/gençlere eylemde sınır tanımayı öğretemediğimizi gösteriyor. İnsan öldürmeye kadar götüren bu kendini tutamama, eylemde sınır tanımamanın en uç görünümü olsa gerek.
Kendini tutma öğrenilebilecek bir şeydir. Bunun farkında olmak ve gerektiğinde kendimizden başlayarak, nevrimizin döndüğü durumlarda kendimizi tutmayı öğrenmek, çocuklarımıza da bunu öğrenebilmeleri için yardımcı olmak, bugün eğitime eklenmesi gereken ana konulardan biri olarak görünüyor.
Prof. Dr. Adnan Gümüş kısa bir açılış yaptıktan sonra “Niçin Felsefe” başlıklı sunumu Doç. Dr. Sadık Erol Er yaptı.
Panelin ikinci konuşmacısı Doç. Dr. Mustafa Günay ise “Felsefe Neyi Arar” başlıklı sunum gerçekleştirdi.
Mustafa Günay: FELSEFE NEYİ ARAR? (Dünya Felsefe Günü konuşmasından kesitler)
Felsefenin ne olduğu, konusu, yöntemleri ve diğer düşünme/bilme ve araştırma biçimleriyle(bilim, din, siyaset, sanat vb.) ilişkileri bugüne kadar hep tartışmalı olmuştur. Felsefi düşüncenin tarihine bakmak bu konuda aydınlatıcı olabilirse de günümüzdeki durumu da göz önünde bulundurmak yerinde olur.
Felsefe bir arayıştır. Filozof sorular sorar, cevaplar arar. Peki neyi, neleri arar filozof/felsefe? Doğruyu, doğru bilgiyi, iyiyi, güzeli vb. arar. Olandan yola çıkarak olması gerekeni arar(ütopyalar)… Aradığını bulur mu? Her bulma, her cevap yeni bir arayışın da başlangıcı olmaz mı?
Felsefede karşımıza çıkan arayışlara bazı örnekler
“Araştırılmayan, sorgulanmayan bir hayat yaşanmaya değmez.”(Sokrates)
“Kendimi aradım”.(Herakletios)
“Adam arıyorum…”(Sinoplu Diogenes) Gün ışığında elinde fenerle, Atina sokaklarında…
“Nedenini kendim arayıp bulmalıyım.”(Demokritos)
Bizden bazı örnekler:
“Her ne ararsan kendinde ara”(Hacı Baktaşi Veli)
“Yıllarca aradım kendi kendimi/ Hiçbir türlü bulamadım ben beni/ Hayal mıyım ürüya mı bilinmez/ Hiçbir türlü bulamadım ben beni”(Aşık Veysel)
“Bir anadan dünyaya gelen yolcu/Görünce dünyaya gönül verdin mi/Kimi böyük kim böcek kimi kurt/Marak edip heçbirini sordun mu/Bunlar neden nedenini sordun mu”(Neşet Ertaş)
“Kaderimde hep güzeli aradım”(Fethi Dinçer’in sözleri, beste Avni Anıl)
Sanat, edebiyat ve kültürümüzde de insanın kendini arayışlarına ilişkin pekçok örnek mevcuttur. Felsefenin arayışları ile sanatta ve edebiyattaki arayışlar arasında ilişki ve ortak yönler söz konusudur. İnsanın kendini araması yalnızca felsefe değil, bilimde ve sanatta da önemli bir sorundur/konudur. Bu noktada insanın kendine araması, kendine bilmeye yönelik zorlu bir uğraştır. Filozof, arayan insandır. Ama her arayan da filozof değildir. Her arayışımız felsefi nitelik taşımaz. Çünkü günlük yaşamda her zaman aradığımız, bulmak istediğimiz birçok şey söz konusudur.
Felsefe tarihinde birbirinden farklı düşünce geleneklerinin yer aldığını görebiliriz. Farklı düşünce gelenekleri, birbirleriyle sürüp giden tartışmaları ve rekabetleriyle aynı zamanda insanın kültüre ve doğaya yönelik farklı kavrayışlarını da ortaya koyarlar. Bu noktada düşünce gelenekleri düşünme ve araştırma alanındaki çoğulculuğun, çeşitliliğin ve insanın özgürlüğünün de göstergesidir. İlkçağdan günümüze kadar karşılaştığımız birçok düşünce geleneği arasında başlıca şunlardır: materyalizm, doğalcılık, idealizm, akılcılık, deneycilik, sezgicilik vb. Özellikle modern çağda ise insanın karşılaştığı yeni sorunlar ve ihtiyaçlar, söz konusu geleneklerden de beslenen yeni düşünce geleneklerinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur.
Felsefenin doğuşundan bu yana ele almadığı konu ya da sorun yok gibidir. Felsefenin belli başlı disiplinlerini göz önüne aldığımızda da bu durum açıkça görülebilir. Varlık, bilgi, değer başta olmak üzere felsefe doğa ve insanla/toplumla ilgili olarak sorular sorar ve cevap arar. Diğer düşünme biçimlerinden ve bilimlerden farklı olarak da felsefe, kendisini de soru ve düşünme konusu yapar. Bunun örneklerini düşünce tarihinde görmek mümkündür. Bir bakıma her filozofla felsefe yeniden başlar: ne olduğunu, konusunu, yöntemlerini ve bakış açısını yeniden konumlandırır. Felsefe tarihine dayanarak, ondan beslenerek, onu eleştirip yorumlayarak yoluna devam eder. Felsefenin bu şekilde ilerleyişine “sürüpgiden felsefe”/philosophia perennis denilmiştir.
Panelin son konuşmacısı Felsefe Öğretmeni Sevi Derya Pütün ise “Çocuklarla Felsefe” başlıklı sunum yaptı.
Sevi Derya Pütün: "P4C yani philosopy for children- çocuklar için felsefe yöntemi, 50 yıllık geçmişiyle bize 21. Yüzyılın beklentilerini karşılayacak üst düzey düşünme becerilerini sağlıklı ve kalıcı bir şekilde kazandırabildiğini bilimsel olarak defalarca kanıtlamış pedagojilerin başında gelmektedir.
P4C ile tanışan eğitimciler ve onların öğrencileri felsefi düşünme pratiği sayesinde üst düzey düşünme becerisi olarak adlandırdığımız eleştirel, analitik, yaratıcı ve özenli düşünebilmeyi deneyim yoluyla geliştirebilmektedir.
Ayrıca sadece düşünme becerileri değil, duygusal ve sosyal yönden pek çok kazanım da (empati, öz saygı, özgüven, kendini ifade edebilme, etkin dinleme, bir gruba ait olma, koşulsuz saygı…) en az düşünme becerileri kadar ilerleme kaydetmekte ve bireylerin bir bütün olarak kendilerini geliştirmelerine çok büyük katkılarda bulunmaktadır.
Ülkemizde de bu konuya hem bakanlıkça hem de özel sektörde son yıllarda ilgi artmış olması sevindirici bir gelişmedir."
Sunumların ardından soru yanıt bölümünde panelistler birçok sorulara yanıt verdikten sonra program sona erdi.