Valilik, 'Kamu Düzeni' Gerekçesiyle İki Gün Süreyle Tüm LGBTİ+ Etkinliklerini Sıralı Yasaklarla Kapsama Aldı; Aktivistler, Gündemdeki 11. Yargı Paketi’nin ‘Yaşam Hakkına Yönelik Bir Yasak’ Olduğunu Vurgulayarak Sokağa Çıktı.

Çanakkale'den Kapsamlı Yasak Kararı

Çanakkale Valiliği, kentte LGBTİ+ dernekleri tarafından planlanan tüm etkinlikleri kapsamlı bir yasak kararıyla durdurdu. Valilik, kararına gerekçe olarak, bu tür etkinliklerin "kamu güvenliği ve kamu düzeninin bozulmasına sebebiyet verebileceğini" öne sürdü. Valilik açıklamasında, milli güvenliğin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlüklerin, genel ahlak ve asayişin korunması amacıyla; 27 Ekim saat 12.00’den, 28 Ekim saat 23.59’a kadar iki gün süreyle LGBTİ+ adı altında düzenlenecek eylem ve etkinliklerin, il sınırları (il merkezi, ilçeler, polis ve jandarma bölgelerinin tamamı) içerisinde yasaklandığını duyurdu.

Yasak kapsamına, açık ve kapalı yer toplantıları, yürüyüş, basın açıklaması, oturma eylemi, stant ve çadır kurma, bildiri dağıtımı, afiş asma, protesto eylemi, piknik, şenlik, festival ve film gösterimi dahil olmak üzere birçok eylem ve etkinlik girdi.

Yasak, 11. Yargı Paketinin Gölgesinde

Bu yerel yasak kararı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine gelmesi beklenen ve LGBTİ+’ları doğrudan hedef alan düzenlemeler içeren 11. Yargı Paketi taslağının yarattığı gergin ortamda dikkat çekmektedir.

Çanakkale Pride, Valiliğin yasak kararından önce sokağa çıkarak "Transfobik devlet bedenime dokunma!" sloganıyla protesto gerçekleştirdi.

Eğitim Sen Giresun Şubesi: Cumhuriyetin kazanımlarına yönelik saldırılara karşı ön saflardayız
Eğitim Sen Giresun Şubesi: Cumhuriyetin kazanımlarına yönelik saldırılara karşı ön saflardayız
İçeriği Görüntüle

Çanakkale Pride adına yapılan açıklamada, 11. Yargı Paketi’nin özellikle trans ve interseks bireylerin yaşam hakkını tehdit ettiği vurgulandı. Açıklamada, "Bedenimizi, kimliğimizi ve varoluşumuzu denetim altına alma çabasına karşı sokaktayız" denildi ve taslağın, LGBTİ+’ların varoluşunu suç sayan, hayatları kontrol etmeye çalışan bir saldırı olduğu ifade edildi.

Aktivistler, taslakta cinsiyet uyum sürecinin mahkeme iznine bağlandığını, hormon tedavisinin suç sayıldığını ve doktorlarla trans bireylerin cezalandırılmasının amaçlandığını belirtti. Ayrıca, "genel ahlak" bahanesiyle LGBTİ+ varoluşlarının hedeflendiği ve aynı cinsiyetten evlilik törenlerinin cezalandırılmasının nefret ortamını derinleştirmeyi amaçladığı ifade edildi. Çanakkale Pride, bu yasa taslağını “yaşam hakkımıza yönelik bir yasak” olarak nitelendirdi.

Yasa Taslağının Geniş Çerçevesi: Yaşam Tarzı Suç Faaliyeti mi Oluyor?

Basına yansıyan bilgilere göre, hazırlık aşamasındaki 11. Yargı Paketi, sadece kamu düzenini değil, bireylerin özel hayatını ve varoluş biçimlerini de cezai yaptırım kapsamına almayı hedefliyor.

Muhalefet ve insan hakları kuruluşları tarafından Adalet Bakanı’na yöneltilen soru önergeleri ve yapılan basın açıklamaları, taslağın temel hak ve özgürlükleri yok saydığını belirtiyor. Taslağın kapsamında öngörülen bazı ağır maddeler şunlardır:

  1. Hapis Cezası Tehdidi: Anayasa ile güvence altına alınan hakları hiçe sayarak, "Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka uymayan davranışların" hapisle cezalandırılması amaçlanıyor. Bu kapsamda, "Hayasızca hareketler" suçunun kapsamı genişletilerek, LGBTİ+’lara yönelik 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getirilmesi öngörülüyor. Basın açıklamalarında, bu düzenlemelerin LGBTİ+’ların yaşam tarzını ve varoluşunu bir suç faaliyeti olarak tanımladığı açıkça görülmektedir.
  2. Muğlak Kavramlar ve Keyfilik: Düzenlemeler, hukuki karşılığı belirsiz ve keyfiliğe açık "genel ahlak" ve "doğuştan gelen biyolojik cinsiyet" gibi muğlak kavramlar üzerinden yapılmaktadır. Bu durum, bireylerin kamuya yansımayan özel yaşamlarının bile cezai yaptırım kapsamına alınması anlamına gelmekte, kişinin kimliği veya özel hayatındaki varoluş biçimi suç haline getirilmektedir.
  3. Trans Haklarının Kriminalizasyonu: Türk Medeni Kanunu'nda yapılması planlanan değişikliklerle transların cinsiyet uyum süreci tamamen engellenmek isteniyor. Cinsiyet uyum operasyonu yaşının 18’den 25’e çekilmesi, rapor almanın zorlaştırılması ve hormona erişimin kısıtlanması, transların yaşamsal öneme sahip tıbbi süreçlerini engellemekte ve vücut bütünlüğü ile sağlık hakkına açıkça saldırı teşkil etmektedir. Ayrıca, kanuna aykırı cinsiyet değişikliği tanımıyla, tıbbi müdahalede bulunan hekimlere ve bunu yaptıran kişilere hapis cezası getirilmesi planlanmaktadır.
  4. Uluslararası İhlal İddiaları: İnsan hakları kuruluşları, taslağın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesindeki özel hayata saygı hakkını ve Anayasa’nın 20. maddesindeki özel hayatın gizliliği hakkını ağır biçimde ihlal ettiğini savunmaktadır. Özellikle belirsiz kavramlar üzerinden yapılan bu düzenlemelerin belirlilik ilkesi ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırı olduğu da belirtilmiştir.

Eleştirmenler, bu taslağın, iktidarın uzun süredir kullandığı homofobik, transfobik ve ayrımcı söylemlerin kurumsallaştırılması ve LGBTİ+’ların hukuken ve toplumsal olarak savunmasız hale getirilmesine yönelik bir zemin hazırladığını belirtiyor. Devletin görevinin farklı kimlikleri bastırmak değil, herkesin eşit, özgür ve onurlu biçimde yaşayabilmesi için hukuk güvenliğini sağlamak olduğu vurgulanmaktadır.

Muhabir: Güven BOĞA