ALEVİLER 16 TEMMUZ TARİHİNDE

GADİR-İ HUM BAYRAMINI KUTLUYOR

Hz. Muhammed'in, Hz. Ali’ye kendisinin halefi olarak tayin olduğu bugünü Aleviler bayram olarak kabul ederler.

Gâdir-î Hum (Arapça غدیر الخم “Hum Gölcüğü”) Şiî i’tikadına göre Muhammed Mustafa‘nın Ali bin Ebâ Tâlib Merkedî‘yi kendisine halef olarak seçtiğini ilân ettiği, günümüz Suudi Arabistan‘ının Mekke Vilâyeti ile Medine Vilâyeti‘ni birbirinden ayıran “Rabiğ Vadisi” üzerinde “Rabiğ” şehri yakınlarında yer alan bir mıntıkânın adı olup, eskiden Medine‘den Mekke‘ye giden yolun yaklaşık 5. km’sinde sol tarafa düşen, adı geçen vadide bir nehir sebebiyle oluşmuş bir gölcük ya da bataklıktı.

Ali el-Mûrtezâ‘nın İslam peygamberi Muhammed tarafından “Velâyet” makâmına atandığı gün Arap alevileri tarafından Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı‘na ilâveten Hicrî takvime göre Zilhicce Ayı’nın On Sekizinci günü üçüncü bir bayram olarak kutlanmaktadır.

Bugün, Gadir-i Hum Hadisi’nin yıldönümüdür.

Arap Alevilerinin inancına göre İslam peygamberi, Ali bin Ebî Tâlib‘i kendisinden sonra gelecek halef tayin etmiştir. Bunun kaynağı olarak Gadir-i Hum’da ki çağrı baz alınır. Bunu anmak için her sene Hicrî Zilhicce ayının 18inde “Gadir-i Hum Bayramı” kutlanır. Bu gün, Gadir-i Hum Hadisi’nin yıldönümüdür. Ali bin Ebî Tâlib‘in birinci sırada halife oluşuna delil olarak getirilen hadisin bir kısmı:

Hz. Muhammed; “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Ey Allahım, onu sevenleri sev, ona düşman olanlara da düşman ol.”

Şiîliğin İmâmiye-i İsnâ‘aşer’îyye, İsmâil’îyye, Nizâr’îyye, Tâyyîb’îyye, Mustâ‘lîyye, Davûdîlik, Alavî Buhra ile Süleymanî Buhra kollarından olanlar bugünü bayram olarak kutlarlar.

KUR’AN’DA Hz. ALİ’NİN VELAYETİ.

“Ben bu iki kulağımla duydum-yoksa her ikisi de sağır olsun- ve bu iki gözümle gördüm- yoksa herikisi de kör olsunlar- ki Rasulullah (s.a.a) şöyle buyuruyordu:

“Ali müminlerin önderi, kafirleri öldürendir; ona yardım eden (Allah’tan) yardım görür; onu yalnız bırakan (Allah tarafından) yalnız bırakılır.”

Biliniz ki ben, Resulullah’la (s.a.a) birlikte namaz kıldığım bir gün, bir fakir mescitte halktan yardım diledi. Ama hiç kimse ona bir şey vermedi. Hazreti Ali’de rükü halinde idi; serçe parmağını ona doğru uzattı; o parmağında yüzük vardı. Fakir gelip parmağından o yüzüğü çıkardı. O zaman Rasulullah (s.a.a) Allah’a yakararak şöyle dua etti:

“Ey Allah’ım, kardeşim Musa sana dua ederek Ey Rabb’im, benim göğsümü aç; işimi kolaylaştır; dilim’den düğümü çöz de sözümü anlasınlar ve benim kendi ehlimden kardeşim Harun’u bana yardımcı kıl; onunla beni güçlendir ve onu benim işime ortak kıl da sana çokça tesbih edip çokça zikir edelim; gerçekten de sen bizim (halimizi) en iyi görensin, ded, sen ise ona:

“Ey Musa, duan kabul edildi ve istediğin verildi diye vahyettin.

Ey Allah’ım, ben de senin kulun ve Peygamberinim; sen benim de göğsümü aç; işimi kolaylaştır. Bana kendi ehlimden AIi’yi vezir (halife, yardımcı) karar ver; onunla beni güçlendir.

Ebuzer şöyle diyor. Allah’a andolsun henüz Resulullah (s.a.a) sözünü tamamlamamıştı ki Cebrail-i Emin nazil olup şu ayeti getirdi: “Sizin veliniz (emir sahibiniz) ancak Allah, Rasul’ü ve namaz kılıp ruku halindeyken zekat (sadaka) veren mü’minlerdir; Allah’ın, Rasul’ünün ve iman edenlerin velayetini kabul eden kimseler (bilsin ki) gerçekten de Allah’ın hizbi (grubu) galip olanlardır.

2. TEBLİĞ AYETİ DE HZ.ALİ (A.S)’NİN VELAYETİYLE İLGİLİDİR.

Allah-u Teâlâ “Maide” suresinin 67. ayetinde şöyle buyuruyor.

“Ey Peygamber, bildir, sana rabbinden indirilen emri ve eğer bu tebliği ifa etmezsen onun elçiliğini yapmamış olursun ve Allah, seni insanlardan korur..

“Ben yakında Rabb’im tarafından çağrılacağım ve ben de bu çağrıya icabet edeceğim. Ben sizin aramzda iki değerli şey bırakıyorum; biri diğerinden daha büyüktür; Allah’ın kitabı ve itretimden olan (akrabalarımdan olan) Ehl-i Beyt’imi. Bakınız benden sonra onlara nasıl davranacaksınız; onlar Kevser Havuzu başında bana dönünceye Kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır”

“Ben kimin mevlası isem bu Ali de O’nun mevlasıdır. Ey Allah’ım O’nu seveni sen de sev; O’na düşman olana sen de düşman ol! O’na yardım edene sen de yardım et; O’nu yalnız bırakanı sen de yalnız bırak ve her nereye gitse hakkı onunla beraber kıl.”

Sonra başındaki sarığını, Hz. Ali’nin başına koyup ona özel bir yer (çadır) hazırladı. Sonra da ashabından, mü’minlerin önderliği ne ulaştığından dolayı Hz. Ali’yi tebrik etmelerini istedi. Ashap da başta Ebubekir ve Ömer olmak üzere gelip Hz.Ali’yi tebrik ettiler. Hatta Ebubekir ve Ömer Hz. Ali’ye hitaben “Ne mutlu sana ey Ebu Talib’in oğlu bizim (benim) ve bütün mü’minlerin mevlası oldun” dediler.

GADİR HUM BAYRAMI ETKİNLİKLERİ BU YIL 16-17 TEMMUZ TARİHLERİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK.

Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Gadir-i Hum Bayramı çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu günde sabahın erken saatlerinde türbelere akın eden vatandaşlar buralarda kurban keserek, büyük kazanlarda hazırlanan, içerisinde buğday-et karışımının olduğu ‘Hirise’ adı verilen güne özel yemeği hazırlıyor. Herkesin bir parça katkı sunduğu “Hirisi” başta dar gelirliler olmak üzere vatandaşlara dağıtılır.

HİRİSİ NASIL YAPILIR?

2 kilo koyun eti (kaburga)

3.5 kilo dana eti (kaburga)

3.5 kilo buğday

Yarım kilo kuyruk yağı

Yarım kilo dana kıyma

Tuz, kimyon

İlk önce etler suyun içinde haşlanıyor, kemikler suyun içinden alınıyor, ondan sonra dövülmüş buğday eklenip hafif ateşte pişiriliyor, sonra da iyice lapa oluncaya kadar karıştırılıyor.

Karıştırma ne kadar fazla yapabilirse hirisenin tadı o kadar güzel olur. Ayrıca en son bitmiş haline kuyruk yağı da eklenir.. Kuyruk yağının fazlalığı da tadı güzelleştirir. Etin fazlalığı da tadı olumlu yönde etkilemekte.

Gâdir-î Hum (غدیر الخم ) Bayramı Kutlu Olsun.

Editör: TE Bilisim