Şanlıurfa 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan Ayhan Bayar hakkında alınan son infaz uzatma kararı, cezaevlerinde İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi ve hukuksuz uygulamalarını bir kez daha gözler önüne serdi.
30 Yıllık Ceza Bitmesine Rağmen Tahliye Edilmedi
Ayhan Bayar, 14 Nisan 2024’te 30 yıllık infaz süresini tamamlamasına rağmen önce ideolojik gerekçelerle açılan disiplin soruşturmaları, ardından hukuka aykırı “iyi hal” değerlendirmeleriyle özgürlüğünden mahrum bırakıldı.
Disiplin cezası hukuken kaldırılmasına rağmen savcılık itirazı üzerine yeniden geçerli sayıldı ve bir yıl sonraki değerlendirmeye mükerrer gerekçe olarak işlendi.
Çarpıtılmış Beyanlar ve İdeolojik Sorular
İdare ve Gözlem Kurulu’nun kararında, Bayar’ın söylemediği ifadeler tutanağa geçirilerek “disiplin eylemlerini dışarıdan gelen talimatla gerçekleştirdiği” iddia edildi. Bayar ise bu ifadeleri açıkça reddetti.
Kurulun sorduğu “PKK’yi terör örgütü olarak görüyor musun?”, “Yeni bir yapılanma olursa tekrar katılır mısın?” gibi ideolojik sorular, mahpuslara pişmanlık beyanı dayatması anlamına geliyor.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 17.03.2022 tarihli kararında da belirtildiği üzere, örgüt üyeliği suçu yakalanma anıyla sona erer. Kurulun “örgütle bağ sürüyor” varsayımıyla infazı uzatması, hukuk dışıdır.
Meclise Başvuru ve Soru Önergesi
Şırnak Milletvekili Av. Nevroz Uysal Aslan ve Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, konuyu TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na taşıdı ve Adalet Bakanı tarafından yanıtlanmak üzere kapsamlı bir soru önergesi sundu.
Talepler
Milletvekilleri şu talepleri sıraladı:
-
Ayhan Bayar hakkındaki infaz uzatma kararı derhal geri çekilmeli.
-
Kurul kararlarındaki çarpıtılmış ifadeler ve ideolojik sorular hakkında soruşturma başlatılmalı.
-
Cezaevlerinde “iyi hal” değerlendirmeleri nesnel, ölçülebilir ve hukuka uygun kriterlere dayandırılmalı, siyasi sadakat testlerine son verilmeli.
-
İdare ve Gözlem Kurulları, yargının yerine geçerek hüküm kurma yetkisini kullanmaktan vazgeçmeli.
Nevroz Uysal Aslan ve Ömer Öcalan, “Cezaevlerinde hukukun yerine memur kanaatinin geçtiği bu düzene karşı mücadele edeceğiz. Bu keyfi uygulamalar yalnızca mahpusları değil, tüm toplumu tehdit ediyor” açıklamasında bulundu.