Öğretmenlerin Güvencesizliğe Karşı Yürüyüşü: “Artık Değiştirmek İçin Yürüyoruz!”
İstanbul’dan başlattıkları **“Büyük Öğretmen Yürüyüşü”**nü Ankara’da tamamlayan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığı önünde kapsamlı bir basın açıklaması yaptı. Açıklama, sendika MYK üyesi Rabia Atbaş tarafından okunurken, eyleme CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Milletvekilleri Ali Fazıl Kasap ve Harun Özgür Yıldızlı da destek verdi.
Atbaş, “Yalnızca bir hak arayışı için değil; öğretmenlik mesleğinin onurunu, bir toplumun geleceğini ve gasp edilen emeğimizi savunmak için buradayız” dedi.
“Her Sabah Umut Aşılayan Bizler, En Güvencesiz Emekçileriz”
Basın açıklamasında, özel sektörde görev yapan öğretmenlerin, sabah çocukları karşılayıp akşam uğurladıkları ancak en düşük ücretlerle, en ağır koşullarda çalıştırıldıkları vurgulandı. Öğretmenler, “Biz bu ülkenin çocuklarına umut, güven ve bilgi veriyoruz ama kendi hayatımızda geleceğe dair hiçbir güvence yok” diyerek yaşadıkları sistematik güvencesizlik ve hak gasplarını kamuoyuna duyurdu.
Zorla İstifa, Ücretsiz İzin ve Maaş Oyunu: Eğitimciye Reva mı?
Kurs merkezlerinde öğretmenlere zorla istifa dilekçesi imzalatıldığı, tam zamanlı çalışan eğitimcilerin hukuksuzca ders saati ücretli gibi gösterildiği, yaz aylarında maaş ödememek için yıllık sözleşme yapılmadığı, ücretsiz izin dayatmasıyla açlığa ve belirsizliğe mahkûm edildikleri belirtildi.
“Bir mesleği itibarsızlaştıran uygulamalara daha fazla sessiz kalmayacağız” denilen açıklamada, bu tür uygulamaların anayasal hakların gaspı olduğu açıklandı.
“Eşit İse Eşit Hak”: Öğretmenlik Mevsimlik Değil, Sürekli Bir Meslektir
Sendika, 2014’te kaldırılan ve kamu öğretmenlerinin maaşlarını esas alan “taban maaş uygulamasının” yeniden yürürlüğe girmesini talep etti. “Patronların ‘piyasa’ bahanesiyle emeği değersizleştirmesine izin verilemez. Eğitim emeği, ucuz iş gücü değildir” denildi.
Öğretmenler, her eğitim yılı başında “Bu yıl sözleşmem yenilenecek mi?” kaygısıyla yaşamak istemediklerini, belirsiz süreli iş sözleşmesinin temel istihdam biçimi haline getirilmesini istediklerini vurguladı.
Özlük Haklarında Kamu-Özel Ayrımı Kalkmalı: “Aynı Müfredat, Aynı İş, Farklı Koşullar Olmaz”
Aynı sınıflarda, aynı ders kitaplarını, aynı müfredatı ve yöntemleri kullanan öğretmenlerin bir kısmı kamu güvencesindeyken, diğerlerinin özel sektör insafına terk edilmesini eleştiren öğretmenler, “Birimiz güvenceli, diğerimiz güvencesiz olamaz” dedi.
Yeşil pasaport, yaz tatili, sosyal güvence, emeklilik, kıdem tazminatı gibi konularda özel sektör öğretmenlerinin yok sayıldığını belirten sendika, “Eşit işe eşit hak” ilkesinin ivedilikle hayata geçirilmesini talep etti.
“Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolu” Şart: Büro Çalışanı Değiliz!
Öğretmenlerin mevcut durumda 10 No’lu işkolunda “büro çalışanı” gibi gösterildiğini ifade eden sendika, “Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolu” adıyla öğretmenliğe özgü bir işkolu kurulması gerektiğini belirtti. Bu yapının, grev ve toplu sözleşme hakkını içeren gerçek bir sendikal zemini ancak o zaman oluşturabileceğini aktardılar.
Komisyona Açık Çağrı: “Artık Görmezden Gelmeyin”
TBMM Milli Eğitim Komisyonu’na açık çağrı yapan öğretmenler, “Eğitim sisteminin taşıyıcısı olan öğretmen ayakta kalamazsa, hiçbir reform başarıya ulaşamaz” dedi. Komisyonun özel sektördeki öğretmenlerin sorunlarını acilen gündemine alması ve çözüm üretmesi istendi.
CHP'den Destek: “Bu Düzen Öğretmeni Açlığa Teslim Ediyor”
Eyleme katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, özel sektör öğretmenlerinin durumunu “çok açık bir hak ihlali” olarak tanımladı. “Aynı işi yapıyorlar, ama biri 12 ay maaş alıyor, diğeri 9 ay. Bu adaletsizliği anlatacak başka bir dile gerek yok” dedi.
Geçen yıl öğretmenlik meslek kanunu görüşmelerinde verilen sözlerin tutulmadığını hatırlatan Özçağdaş, iktidarın bir yıldır hiçbir adım atmadığını söyledi. “Bu düzen Yusuf Tekin’in icadıdır. Öğretmeni güvencesizliğe ve yoksulluğa mahkûm ediyor” ifadelerini kullandı.
Son Söz: Öğretmen Yalnızca Anlatmaz, Değiştirir
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, “Yalnızca konuşmak değil, değiştirmek için yürüyen” bir öğretmen topluluğunun var olduğunu ilan ederek, taleplerini hem kamuoyuna hem de siyasi makamlara duyurdu:
“Bu ülkenin geleceğini kuranlar, kendi geleceklerinden daha fazla çalınmasına izin vermeyecek.”
