6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli depremlerle yıkıldık. On ilimizi doğrudan etkileyen depremler Türkiye’yi ve bölge ülkelerini yıktı. Yaşadığımız çok büyük bir felakettir. Binlerce ölü ve on binlerce yaralımız var. Milyonlar evsiz, kimsesiz. Hepimiz çok üzgünüz, halkımızın başı sağ olsun, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Halen enkaz altında binlerce vatandaşımız kurtarılmayı bekliyor, en kısa zamanda tüm yurttaşlarımıza ulaşılmasını bekliyoruz. 

image_6483441-3

Acımız çok büyük! Yaralarımızı hep beraber saracağız. Birbirimize sarılacağız, bu günleri dayanışmayla aşacağız.

6 Şubat gece yarısı deprem haberini alır almaz, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer öncülüğünde Tarihi Havagazı Fabrikasında milletvekillerimiz, ilçe belediye başkanlarımız ve örgütümüzle beraber koordinasyon toplantısına katılarak durum değerlendirmesi yaptık. İlk etapta bir kargo uçağı kiralanarak, İzmir’den deprem bölgesine uyku, tulumları, çadırlar, temel gıda maddeleri, çocuk bezleri ve temel ihtiyaç maddeleri gönderildi. 

Bizler de yapılan durum değerlendirmesinin ardından, hızlıca deprem bölgesine doğru harekete geçtik. 

Diyarbakır’da örgütümüz ve DİSK’e bağlı sendikaların üyeleri ile birlikte çalışmalarımızı alanda yürütüyoruz.

Diyarbakır’da kentin değişik noktalarında 7 bina tümden çökmüş, birçok bina hasar almış, 92 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 600 e yakın yaralımız var. En temel ihtiyaçlar konusunda olağanüstü bir lojistik krizi yaşanıyor. İtfaiye ve ambulanslar dahi enkaz bölgesine güçlükle ulaşabiliyorlar. Korku ve panik yaşayan yurttaşlarımız evlerine giremiyorlar. Halkın toplanma merkezlerine gitmeleri için sürekli uyarılar yapılıyor ve yönlendirilmeye çalışılıyor. 

Depremin doğrudan vurduğu illerimizden aldığımız bilgi, kurtarma ekiplerinin sayıca ve ekipman bakımından yetersiz olduğu, iş makinalarına büyük ihtiyaç bulunduğu, yolların birçok noktada kapalı olması nedeniyle yardımların zamanında ve etkin biçimde ihtiyaç sahiplerine ulaşamadığı yönündedir. Burada insanlarımız sahada uygun ekipmana ve donanıma sahip arama kurtarma ekiplerini, askerleri ve sorumlu devlet kurumlarını, AFAD’ı, Kızılay’ı görmek istiyorlar. Ama maalesef bundan çok uzağız. Enkazın altından çığlık sesleri yayılıyor, çaresizlik içinde yardım taleplerinin yanıtsız kalışına tanıklık ediyoruz. Halkımızın direncini, dayanışma iradesini ve kapasitesini biliyoruz. Kamu kurumları, demokratik kitle örgütleri hep beraber mücadele ruhumuzu gösterme zamanıdır. 

Yıllardır bilim insanlarının uyarılarına kulaklarını tıkayan, bulduğu her fırsatta imar afları çıkararak rant hırsıyla gözü dönmüş biçimde ve müteahhitlik adı altında beton aşkıyla kentlerimizi yaşanamaz hale getiren AKP iktidarı, 20 yılın sonunda, ülkeyi kıyısına taşıdığı devasa bir felaketin eşiğinde son günlerini yaşıyor. Birçok bilim insanı yıllardır depreme dayanıklı toplum ve kentler talebini dillendiriyor. Yıllardır toplanan deprem hazırlık vergileri göz göre göre iç ediliyor. Yıllardır ama yıllardır uzmanlar söylüyor. Uyarıyor fakat kendilerini dinletemiyor. Çok değil daha birkaç gün önce, 3 Şubat’ta, bu alanın en önemli uzmanlarından Prof. Dr. Naci Görür, Doğu Anadolu’da fay zonunun Çelikhan Maraş kesiminden endişe ediyoruz diyor. İlgili herkesi sorumluklarını yerine getirmeye çağırıyor. Yetkilileri uyarmak için elindeki her imkanı kullanıyor. Olmuyor. Üç yıldır, Kahramanmaraş, Malatya, Elazığ, Adıyaman ve Bingöl için hazırladığı projeyle bu alanın bilimsel açıdan incelenmesi gerektiğini söylüyor. TMMOB 2001’den itibaren Kahramanmaraş için uyarıyor. Geçen Ağustos ayında bir kez daha Maraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör; “Ben bu planlara inanmıyorum.” diyerek bilim insanlarına kapısını kapatıyor. Adeta bilime karşı örgütlenen AKP iktidarı, dün depreme hazırlık konusunda olduğu gibi bugün de afet yönetimi bakımından yurttaşlarımızı yalnız bırakmış durumdadır. Feryat eden halkımıza önde gelen AKP’liler dönüp bakmaya tenezzül etmiyor. Ya kapıları halkın yüzüne kapatıyor ya sırıtarak en acılı gününde halkımızdan, izandan, insanlıktan ne ölçüde uzaklaşmış olduklarını ortaya koyuyor.

Her konuda tüm kanallarda eşzamanlı canlı yayınlarda konuşmayı sevenler bir buçuk gün boyunca ortadan kayboluyor. Nihayet halkın karşısına çıktığında ise OHAL rejiminden ve eleştirilere kaşı harekete geçirilecek savcılar dışında bir söz edemiyor.

Bugün binlerce yurttaşımız enkaz altında, soğukta kurtarılmayı bekliyor. Geride kalanlar, kurtarma faaliyetlerine katılanlar, yakınlarının bulunduğu yıkıntıların başından ayrılamayan halkımız bir tas sıcak çorba, bir yudum su bekliyor. Kışın en soğuk günlerinde sarılacak bir battaniye, bir lokma ekmek olmadan günlerdir uykusuz direniyorlar. Kamu binaları yıkılmış, yollar çökmüş, havaalanları kapalı, haberleşme sistemleri çalışmıyor. Yaralılar sokaklarda, ölüler kaldırımlara sıralanmış, yakınlarından haber alamayanlar günlerdir endişe ve panik içindeler. Büyük bir yıkım söz konusu. Ama bu sadece depremden değil, gitmekte olan bir siyasal iktidarın çöküşüdür. 

Başta Cumhuriyet Halk Partili Belediyeler olmak üzere, bizler tüm örgütümüzle birlikte deprem bölgesindeyiz. Daha fazla canımızı yitirmeden, tüm engellemelere rağmen çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz. Buradayız, halkımızın yanındayız. Her tür engellemelere, tehditlere, baskılara karşı dayanışmayla bu zor günleri aşacağız. Aşmak zorundayız. Umutlu olmak zorundayız. Herkese sabır diliyorum. Tekrar başımız sağ olsun…

Editör: Haber Merkezi