Çocuk İşçiliği: Bir Sistematik Sömürü Aracına Dönüşen Gerçeklik
Eğitim Sen Adana Şubesi tarafından düzenlenen “Çocuk İşçiliğine Karşı Ortak Mücadele” başlıklı panel, çocuk işçiliğinin çok yönlü yapısını ve sistematik sömürüye dönüşen doğasını tartışmak üzere 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü çerçevesinde gerçekleştirildi. Panel, Eğitim Sen Adana Şube binasında yoğun katılımla gerçekleşti.
Moderatörlüğünü Eğitim Sen Adana Şube Eğitim Sekreteri Savaş İlhan’ın üstlendiği panelin konuşmacıları; Çocuk İşçiliğini İzleme ve Önleme Derneği’nden Mehmet Bayram, Her Yer Çocuk Derneği’nden Psikolog Hatice Göz ve Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş oldu.
Savaş İlhan: "Çocuklarımızın geleceği, politik tercihlere kurban edilmemeli"
Panelin açılış konuşmasını yapan Eğitim Sen Adana Şube Eğitim Sekreteri Savaş İlhan, çocuk işçiliğinin yalnızca bireysel trajediler değil, aynı zamanda yapısal sorunların, yoksulluğun ve siyasal tercihlerle şekillenen ekonomik politikaların sonucu olduğunu vurguladı. İlhan, “Ekonomik eşitsizlikler, yetersiz sosyal politikalar ve toplumsal duyarsızlık binlerce çocuğumuzu erken yaşta çalışmaya mahkûm ediyor. Bugün burada yalnızca sorunu teşhis etmeye değil, çözüm önerileri geliştirmeye geldik,” dedi.
Mehmet Bayram: "Mevsimlik tarım işçiliğinde çocuklar sömürünün merkezinde"
Panelin ilk konuşmacısı olan Mehmet Bayram, Adana’da yürüttükleri saha çalışmalarından elde ettikleri verilerle çocuk işçiliğinin bölgesel boyutlarına dikkat çekti. Özellikle mevsimlik tarımda çalışan çocukların, eğitimden tamamen koparıldığını ve sağlık-güvenlik risklerine maruz kaldığını belirtti. Bayram, “Adana'da tarlalarında çocuklar 8-10 saat çalıştırılıyor. Bu çocuklar ne okula erişebiliyor ne de sosyal haklardan faydalanabiliyor. Tespit ettiğimiz her ihlal aslında sistematik bir ihmali belgeliyor,” dedi. Bayram ayrıca, izleme ve raporlama sistemlerinin nasıl işlediğini ve yerel yönetimlerin bu konuda hangi sorumlulukları üstlenmesi gerektiğini de örneklerle anlattı.
Psikolog Hatice Göz: "Çocuk işçiliği sadece ekonomik değil, psikolojik bir yıkım"
İkinci konuşmacı Psikolog Hatice Göz ise çocuk işçiliğinin yalnızca ekonomik yoksunlukla açıklanamayacağını, çocukların maruz kaldığı ruhsal travmaların uzun vadede toplumun tümünü etkileyen bir yara haline geldiğini söyledi. “Çocuk işçiliği, erken yaşta ağır sorumluluk, değersizlik duygusu ve travmayla büyüyen bireyler yaratıyor. Çocuk haklarını merkeze almayan politikalar yalnızca bugünü değil, geleceği de ipotek altına alıyor,” diyen Göz, toplumda çocuk algısının yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Adnan Gümüş: "MESEM’ler çocuk işçiliğini kurumsallaştırıyor mu?"
Panelin son konuşmacısı olan Prof. Dr. Adnan Gümüş ise çocuk işçiliği ile devlet politikaları arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Özellikle Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasını masaya yatıran Gümüş, bu merkezlerin resmi eğitim kisvesi altında çocukları erken yaşta iş piyasasına sürüklediğini belirtti. “MESEM’ler, teorik olarak meslek edindirme amaçlı açıldı. Fakat bugün geldiğimiz noktada bu sistem, binlerce çocuğu haftanın büyük bölümünde işletmelerde ucuz iş gücü olarak çalıştıran bir yapıya dönüştü. Eğitim hakkı göz göre göre gasp ediliyor,” dedi. Gümüş, sistemin yeniden yapılandırılması ve çocuk işçiliğine dolaylı kapı açan tüm mekanizmaların kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Ortak Sonuç: “Devlet, birey ve sivil toplum omuz omuza mücadele etmeli”
Panel sonunda tüm konuşmacılar, çocuk işçiliğiyle mücadelenin yalnızca yasalarla değil, eğitim politikaları, sosyal destek sistemleri ve toplumsal farkındalıkla mümkün olabileceğini vurguladı. “Çocuk işçiliğiyle mücadele bir vicdan meselesi değil, doğrudan bir sistem değişikliği gerektirir” fikrinde birleşen katılımcılar, başta yerel yönetimler ve eğitim kurumları olmak üzere tüm paydaşları aktif sorumluluk almaya çağırdı.