DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan: “Tarih biziz, tarihi biz yazacağız”
PKK'nin silah bırakma hazırlığı, İmralı’dan gelen video mesaj ve 11 Temmuz Süleymaniye toplantısı… DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Türkiye’nin tarihi bir eşikte olduğunu söyledi ve yeni sürecin ayrıntılarını kamuoyuyla paylaştı.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısında, çözüm süreciyle ilgili yaşanması beklenen gelişmelere dair kapsamlı açıklamalarda bulundu. Doğan, İmralı’dan gelen video mesajın ardından PKK’nin tümden silah bırakması için ilk adımın 11 Temmuz’da Süleymaniye’de atılacağını duyurdu. “Tarih biziz, tarihi biz yazacağız” diyen Doğan, sürecin sadece DEM Parti’nin değil, tüm Türkiye halklarının sorumluluğu olduğunu vurguladı.
Doğan, şunları söyledi:
Merhaba hepiniz hoş geldiniz, rojbaş dembaş hûn hemû bi xêr hatin. Herkesi, sevgili Türkiye halklarını sevgi ve saygı ile selamlıyorum. İlginiz de gösteriyor ki tarihi bir andan geçiyoruz. Çok önemli bir eşikteyiz. Çok önemli bir kavşaktayız. Bugün gelen mesajla birlikte bunun önemi daha da arttı. Şimdi bundan sonraki gelişmeler neler olacak, sorularınızın hepsine tek tek cevap vermeye çalışacağım.
Yepyeni bir sayfa açılıyor, tarihi biz yazacağız
Öncelikle partimiz adına şunu söylemek isterim. Yepyeni bir sayfa açılıyor sevgili Türkiye halkları. Tarihi bir eşikteyiz ve bu tarihin içindeyiz bizler. Yani tarih biziz, tarihi biz yazacağız. Bu tarihin yazımına biz talibiz. Bu süreçte yalnızca tanıklık etmiyoruz. Bu süreç çok hayati sorumluluklar da yüklüyor. Çünkü insan hayatından bahsediyoruz. Bu hafta bir kez daha gördük ki bahsettiğimiz konu çok kıymetli. Çatışmasızlık, savaş ve savaşın son bulma ihtimalinin gerçekleşmesinde daha önemli bir aşamaya doğru ilerliyoruz. İlerlediğimiz her aşama hepimize yeni sorumluluklar yüklüyor. Bugün yıllardan sonra tam 26 yıl sonra ilk kez Sayın Öcalan'dan, İmralı’dan bir görüntü gördük. Bütün Türkiye halkları ve toplumu ve dahi uluslararası kamuoyu. Sıcağı sıcağına gelen açıklamalar ve mesajlar da var. Dünya da ilgiyle takip ediyor. Demek ki Türkiye’nin Kürt meselesi, Türkiye’nin demokrasi sorunu yalnızca Türkiye’nin sorunu değilmiş. Bugün bir kez daha gördük. Hem bölgesel etkileri itibariyle hem sonuçları ve dünyada yaratacağı etkiler dolayısıyla yalnızca Türkiye ile sınırlı olmayan aynı zamanda Uluslararası bir sorundan bahsediyoruz. O yüzden çok tarihi bir kavşakta olduğumuzu bir daha bölgesel gelişmeleri de göz önünde bulundurarak söylemek isteriz.
Yıllarca çözümün adresi Öcalan dedik, bugün bir kez daha bu görülmüş oldu
Yine önemle belirtmek istediğimiz bir başka konu DEM Parti olarak. Türkiye’nin de ikinci yüzyılını belirleyecek tarihi bir an, tarihi bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Yıllarca demokratik bir çözümün, eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir barışın çözümünün adresi İmralı’dan Sayın Öcalan’dan geçer dedik. Bugün bir kez daha görülmüş olmalıdır. Temennimiz budur. Neler söylemek istedik geçen yıllar boyunca, neden tecrit kaldırılmalı dedik. Neden sesi sözü duyulmalı dedik, neden çözümde önemli bir rol oynayabilir ve onun oynayabileceği rolü hiçbir aktör ikame edemez dedik. Bunlar bir hakikati tespit etmek için, bunlar başkalarının söylemeye cesaret edemediği bir gerçeği göstermek içindi. O yüzden bugün hem Sayın Öcalan'dan hem Sayın cumhurbaşkanından DEM Parti ile ilgili değerlendirmeler var biliyorsunuz.
Silahların tümden devre dışı kalması için bir ilk adıma hazırlanılıyor
Bu hafta boyunca birtakım gelişmelere tanıklık ettik. Önce DEM Parti İmralı Heyeti Sayın Öcalan ile görüştü, akabinde Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme gerçekleşti. Nihayetinde bugün bir video mesaj geldi. Birkaç gün içinde ki onun da tarihini ve yerini sizlerle paylaşacağız, silahların tümden devre dışı kalması için bir ilk adıma hazırlanılıyor. PKK tarafından yapılan açıklamalara baktığımızda da bunu görüyoruz. Tüm bunlarla ilgili detaylıca konuşacağız. Bunları sizlere söyleyeceğiz ve tarihi de paylaşacağız. DEM Parti olarak söylemek isteriz ki bu tarihsel anda tekrar kayda geçirmek için. Eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir barış için, yıllardır uğruna mücadele ettiğimiz evrensel değerler için, halkların bir arada özgür yaşamı için, eşit bir kardeşlik ve demokratik bir Türkiye için dün olduğu gibi bugün de kararlı, umutlu, heyecanlı ve hazırız. Gönüllüyüz, istekli ve hevesliyiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi, kuşkusu olmasın. Hiçbir tereddütümüz yok bu konuda, hiçbir ikilememiz yok, hiçbir siyasi hesabımız yok. Biz bu meseleyi yani Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini bütün siyasi hesapların, bütün siyasi çıkarların, çelişkilerin üzerinde tutuyoruz. Sözünü ettiğimiz konu insan hayatı.
Koşullar ne olursa olsun yapmamız gereken siyaset alanını genişletebilmektir
Bugünün önünü açanlar var, bugünlere ulaşmamızı canı pahasına sağlayanlar var. Hatta bunlardan birinin ölüm yıldönümü, katledilmesinin yıldönümü. Her günümüz böyle bir ismi yani demokratik siyaset alanının genişlemesi için hayatını, canını ortaya koymuş isimleri bize hatırlatıyor. Dolayısıyla biz Vedat Aydın'ı anarken ismini sayamayacağımız onlarca, yüzlerce, binlerce insanı birlikte anıyoruz. Onların anılarına bağlılığın nasıl bir sorumluluk yüklediğini biliyoruz, bunun farkındayız. Rolümüzün, misyonumuzun, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu demokrasinin, bu soluk alamayan halimizin ancak soluklanabileceği yerin gerçek, sahici, hakiki bir barış olduğunun farkındayız. Sorumluluktan kaçmıyoruz. Bilakis herkesi en az bizim kadar risk almaya, sorumluluk almaya, cesur olmaya davet ediyoruz. Koşullar ne olursa olsun yapmamız gereken siyaset alanını genişletebilmektir. Bu, ciddiyet, sahicilik, cesaret, özveri, fedakarlık, göze alabilmeyi gerektirir. Biz bunun için buradayız. Dünden de daha kararlı bir biçimde.
Yan yana gelişimiz arttıkça endişeler ve kaygılar da azalacaktır
Yeni bir sayfa açıldı dedik. Yeni dönem hepimize sorumluluklar yükleyecek dedik. Bunun en önemli konularından biri de adalet meselesi. Bugün Türkiye'de bir yandan yaşanan adaletsizlikler bir yandan süren anti demokratik uygulamalar biliyoruz, görüyoruz, kaygıları ve endişeleri arttırıyor. Ancak bu kaygı ve endişeleri azaltabilecek olanlar yani Türkiye'de barışın ve aynı zamanda demokratikleşmenin yolunu açabilecek olanlar, birlikte yol almak üzere dayanışanlardır, bizleriz. Yan yana gelişimiz arttıkça, bu yolu açma kararlılığımız yükseldikçe endişeler ve kaygılar da azalacaktır.
Bu tarihi eşikte yapılması gereken herşey demokratik siyaset alanını genişletmeye dönük bir biçimde yapılmalıdır
Yine Sayın Öcalan’ın bugünkü açıklamasına gelmek istiyorum. Çok net ifadeler var Sayın Öcalan'ın açıklamasında. Hiçbir tereddüte yer bırakmayacak açıklamalar. Silahların tamamen devre dışı kalmasını istiyor. Bunun çabası ve mücadelesi onlarca yıldır sürüyor. Sesi bugünkü kadar koşullar elvermediği için yankılanmamış olsa da bugün ulaştığımız noktanın ardında onlarca yıllık bir çaba, emek ve uğraş olduğunu hatırlatmak isterim. 1993’te yarım kalmış bugün yeniden siyaset alanının genişlemesi ve silahların tümden devreden çıkarılması için bir yeni sayfadan bahsediyoruz. Bu kez yarım kalmamalı. Bu tarihi eşikte yapılması gereken herşey ama herşey demokratik siyaset alanını genişletmeye dönük bir biçimde yapılmalıdır. Ne olabilir güvence sağlayacak şey? Hukuk olabilir. Hepimizin ortak teminatı ve ihtiyacı hukuktur. Dolayısıyla biz hukuk ve hukuka dair güvencelerin hiçbir kaygıya endişeye kapılmaksızın, hiçbir siyasi hesap yapılmaksızın bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini hatırlatmayı bir sorumluluk sayıyoruz. Bu da bir hakikati ortaya koymak, bir ihtiyacı ortaya koymaktır. Bu da bizim görevimiz. Bunun için mecliste bulunan ya da bulunmayan, grubu bulunan ya da bulunmayan tüm siyasi partiler de sorumluluk üstlenmeli, fikri bütün ayrılıklarını bir yana bırakıp Türkiye'nin temel iki meselesi için, üstelik birbirinden ayrılamaz iki meselesi için, Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi özgür ve eşit bir şekilde bir arada yaşam ve Türkiye'nin ikinci yüzyılına birlikte demokratik bir biçimde inşa edebilmek için sorumluluk üstlenmelidirler. Demokratik siyaset için de halk iradesi, halkların iradesi en çok bahsettiğimiz konu. Bu barış arayışının toplumsal tarafı ve toplumsal ayağı çok önemli. Bu hem toplumsal meşruiyet açısından önemli, hem de sıkça duyuyoruz, bilgilendirilmiyoruz kaygılarımız endişelerimiz var diye, bunları gidermek için önemli.
Komisyon bir an önce özel yetkilerle oluşsun
Düşünsenize bizim aylar öncesinde çağrısını yaptığımız komisyon kurulmuş olsaydı çok daha aktif bir rol üstlenebilirdi. Biz bu çağrıyı aylar öncesinden parti adına yaptık. Meclis aktif bir rol üstlensin. Meclis başkanı bu konuda inisiyatif alsın dedik. Dedik ki tüm siyasi partilerden oluşan, özel yetkilerle donatılmış bir komisyon oluşturulsun. Temennimiz şu ki, o komisyon bugünlere yetişmedi ama zaman kaybedilmesin artık. Hızlanalım. Madem bir devlet politikasından bahsediyoruz Kürt meselesinin çözümüne dair, o zaman bunların emarelerini somut bir şekilde görelim. Toplumun bunları görmeye ihtiyacı var, komisyon bir an evvel oluşsun. Özel yetkilerle oluşsun. Bu bir kazanım olarak görülmelidir. Çok hayırlı, önemli, tarihi bir meselenin çözümü için yola koyulacaktır bu komisyon. Türkiye'de toplumsal barış ve bütünleşme ilgili çok önemli bir rol oynayabilir.
11 Temmuz’da Eş Genel Başkanlarımızla birlikte DEM Parti heyeti olarak Süleymaniye’de olacağız
Biliyorum en çok merak ettiğiniz konu, günlerdir tartışılan silahların devre dışı kalması için bundan sonra ne yapılacak konusu. Bu konunun çeşitli cevapları var. Bazıları bizde, bazıları bizde değil. Bunu her zaman açıklıkla ifade ettik. Çünkü süreç, tarafları açısından daha önce de söylediğimiz gibi kendi ritminde ilerliyor. Ancak biz önemli öznesi olarak süreçte bir kolaylaştırıcılık rolü üstlenmek istiyoruz. Yolu açmak istiyoruz. Bu yol sağlam dayanaklarla yürünebilsin diye. Yıllardır yapmaya çalıştığımız şeyi yapmaya çalışıyoruz. Siyaset konuşsun diyoruz. Farklı fikirler Türkiye'de örgütlenme özgürlüğüne kavuşsun diyoruz. İnsanlar fikirlerini özgürce ifade edebilsinler diyoruz. Halk iradesine saygı duyulsun diyoruz. Seçme ve seçilme hakkına saygı duyulsun diyoruz. İnsanların tercihlerine saygı duyulsun diyoruz. Herkes için adalet hakkından bahsediyoruz, hepimiz için barış hakkından bahsediyoruz. Hepimiz için demokrasi hakkından bahsediyoruz. Bizim kolaylaştırıcılık tanımımız tam da böyle bir şey. Siyasi partilere yaptığımız çağrının bağlamı da tam olarak böyle bir yer. Biz 11 Temmuz’da Süleymaniye'de gerçekleştirilecek 12 Mayıs Kongre kararlarına uygun bir şekilde atılacak bu somut adımı izlemek için Eş Genel Başkanlarımız, bileşen partilerimizin eş genel başkanları, eş sözcüleri, MYK üyelerimiz, vekil arkadaşlarımızın bir kısmı ile birlikte DEM Parti Heyeti olarak Süleymaniye'de olacağız. 11 Temmuz'da Süleymaniye'de bir grup PKK’linin katılımı ile gerçekleştirilecek bu ilk adıma, bu tarihi ana tanıklık etmek için orada olacağız. Bunun yalnızca bir tanıklık olmadığını biliyoruz. Tanıklığın çok önemli bir sorumluluk ve ciddiyet yüklediğinin farkındayız. Biz bu meseleye ciddi yaklaşıyoruz ve herkesi de ciddiyetle yaklaşmaya davet ediyoruz. Yalnızca DEM Parti'nin meselesi olmadığını söylüyoruz o yüzden şunu eklemek istiyoruz. Bu tarihi anı yani silahların tümden devreden çıkması için atılacak bu somut adıma, kongre kararlarına uygun bir şekilde ve Sayın Öcalan’dan gelen bugünkü mesaja uygun bir şekilde atılacak bu adıma bu ülkede Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin eşit, adil ve onurlu bir şekilde çözülmesi için kendisini sorumlu hisseden herkesin aynı hassasiyetle yaklaşmasını temenni ediyoruz. Bunu bir yenme, yenilme, tasfiye, taviz gibi görmemek, böyle yaklaşmamak, bu dili, üslubu ve yaklaşımı değiştirmek gerekir. Görüyoruz ki halen sürecin hassasiyetine rağmen bu dil tercih ediliyor. Bu meselenin bu dille çözülemeyeceğini geçen on yıllar bize gösterdi. Önümüzdeki on yıllarda yeni bir dil bir, yeni bir yaklaşım, yeni bir üslup, yeni bir zihniyete ihtiyacımız var. Bunu görmeyi temenni ediyoruz.
Demokratik siyasete tam geçiş için gereken tüm mekanizmalar bir an önce oluşturulmalı
Aynı zamanda diyoruz ki bu tarihi eşik bizim için bu anlama geliyor, toplum için de çok önemli anlamları var o sebeple demokratik siyasete tam geçiş için gereken tüm mekanizmalar bir an önce oluşturulmalı. Yasal güvencelerle desteklenerek bu fırsat kalıcı hale getirilmelidir. Bu tarihi eşikte, tarihi bir açıklamanın geldiğini söyledik. İlk tarihi açıklama değil ancak yeni tarih yazımı için unutulmayacak açıklamalar bunlar. Tarih bu açıklamalarla, bu açıklamaların içeriği ve bundan sonra ona uygun şekilde atılacak adımlarla yazılacak. Hem yakından takipçisiyiz bu sürecin hem yalnızca DEM Parti'ye bırakılmamasını ifade ediyoruz. Kendimize güveniyoruz, bu konudaki tecrübemize ortak mücadelemize güveniyoruz. Ancak Türkiye’nin bu kadar kritik bir meselesinde herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz, herkesin yapabilecekleri olduğuna inanıyoruz. Yalnızca Kürt sorunu için değil uluslararası bir mücadele ve dayanışma için de tarihi bir dönüm noktasında olduğumuzu ifade etmeliyiz. Yine bir başka temennimiz dünya barışı ve çözüm deneyimlerinden esin almaktır. Türkiye’de gelişecek olan barış ve demokratik çözüm modelinin dünya literatürüne geçmesini temenni ediyoruz. Eşit bir kardeşlik, demokratik bir Türkiye yaratıp bölgeye örnek olmasını temenni ediyoruz. Yani Türkiye halklarının barışının demokrasiye sarılarak, demokrasiyi güçlendirerek, demokratik bir cumhuriyeti inşa ederek başarıya ulaşmasını temenni ediyoruz. Bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazırız.
Soru: Sayın Öcalan’ın ikinci bir video mesajı olacak mı, 11 Temmuz’da olacağına ilişkin bizde bir takım bilgiler var?
İkinci bir video olacağına dair biz de bir bilgi yok. Biz 11 Temmuz’da Süleymaniye’ye gideceğimizi sizlerle paylaştık, gideceğiz, orada olacağız. Orada ev sahipleri var. Kürdistan Bölgesi'nde gerçekleşecek. Bir grup PKK’linin katılımıyla gerçekleşecek somut bir adımı izlemeye ve o tarihi anda orada olmaya gideceğiz. Ancak içeriğe dair bizim bir bilgimiz yok. Bu bilgi olsa olsa bu somut adımı gerçekleştirenler ve gerçekleştirmeye hazırlananlarda olabilir. Ancak Sayın Öcalan'dan ikinci bir görüntülü video bilgisi bizde yok, o yüzden bunu teyit edemiyorum.
İktidar ve muhalefet de bu ana tanıklık etmeli ve sorumluluğa ortak olmalıdır
Soru: Bazı siyasi partilerin de Süleymaniye çağrıldığı yönünde haberler çıktı. Öyle bir çağrınız oldu mu, geri dönenler var mı?
Bunu bu kürsüden daha önce defalarca yaptık. Bu iktidardan muhalefete kadar herkesin meselesi. Biz Türkiye'ye karşı, Türkiye'nin barışına karşı, demokratik çözümüne, eşit yaşamın inşasına dair sorumluluk hissediyoruz. Bu sadece bir siyasi partinin meselesi olmamalı. Muhalefet partiler tüm anti demokratik uygulamalara ve olumsuzluklara rağmen bu sürece destek vermek istiyorlar. Biz bunu büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Son derece yapıcı bir yerden pozisyon almak istiyorlar. Bu pozisyonu güçlendirebilecek adımların, güçlendirebilecek bir takım görüşmelerin iktidar bloku tarafından da yapılması gerekir. Elbette biz bu somut adıma, bu tarihi ana tüm siyasi partilerin aynı sorumlulukla yaklaşıp iktidarından muhalefetine orada olmalarını ve sorumluluk almalarını isteriz. Bu gizli saklı bir şey değil, açık aleni bir biçimde söyledik zaten bunu. İktidar bloğu da muhalefet partileri de parlamento dışındaki muhalefet partileri de 11 Temmuz’da Süleymaniye’de bu ana tanıklık etmeli ve bu sorumluluğa ortak olmalıdır. Eğer Türkiye'de demokratik siyaset alanının genişlemesini istiyorsak bu meseleye böyle yaklaşmak durumundayız.
Toplumun talebi Türkiye’nin daha özgür ve daha adil olması yönündedir
Soru: Bu süreç toplumsal bir meşruiyet kazandı mı?
Terörsüz Türkiye dediniz birincisi biz böyle adlandırmıyoruz DEM Parti olarak. Biz Barış ve Demokratik Toplum Süreci olarak bakıyoruz sürece. Yıllarca terör ve güvenlik gibi kavramlar kullanıldı. On yıllar bize gösterdi ki meseleyi doğru adlandırmayınca doğru sonuçlar da alınamıyor. O yüzden meseleye böyle yaklaşmamak gerekiyor. Toplumsal meşruiyete olan konu toplumsal talebin kendisidir. Bugün toplum talebi Türkiye’nin daha özgür, daha adil, daha eşit olması yönündedir. Dolayısıyla evet demokratik çözümden, barış arayışından daha meşru bir şey olamaz olmamalıdır. Bu konudaki meşruiyeti artırmak, kaygıları gidermek, duyulan endişeleri anlamak, itirazları önerileri yapıcı bir şekilde değerlendirmek iktidarından muhalefetine herkesin görevi. Ancak şunu da hatırlatmak isteriz en çok da devlet yetkililerinin görevi. Eğer bir devlet politikasından bahsediyorsak ki MHP, Devlet Bahçeli böyle dedi, doğrudan Cumhurbaşkanına çağrıda bulundu. Bugün Cumhurbaşkanı kendisine teşekkürlerini ifade etti. O halde bize de şunu söylemek düşer toplum olarak da siyasi ve muhalefet partileri olarak da. Biz bu memnuniyet verici söylemlerin eyleme dönüşmesini, somut adımlara dönüşmesini bekliyoruz. Toplumsal meşruiyet hukukla yasal güvencelerle güçlenir. Ama barış ve demokrasi hakkından daha meşru bir hak ne olabilir ki?
Soru: Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşmeniz ertelenmişti. Bugün açıklama yaptı önümüzdeki günlerde görüşebiliriz diye. Bu açıklamadan sonra bir iletişiminiz oldu mu?
Bugün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç açıkladı neden ertelendiğini. Yeni bir gün belirlenmedi, önümüzdeki günlerde bu görüşme gerçekleşecek. Görüşmenin gerçekleşmemesinin nedeninin cenazeye katılım olduğunu Adalet Bakanı da ifade etti. Bir daha böyle acılar yaşanmasın, ölümler yaşanmasın, kim olursa olsun, hangi etnisiteden olursa olsun hiç fark etmez artık yeter, çözüm konuşulsun ölüm konuşulmasın.