ANKARA – DEM Parti Şırnak Milletvekili Av. Nevroz Uysal Aslan, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 89. maddesinde yer alan “pişmanlık” ibaresinin kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kanun teklifi sundu. Uysal Aslan, 2020 yılında yapılan yasal değişiklikle birlikte “iyi hal” değerlendirmesinde “pişmanlık” kriterinin aranmasının, özellikle siyasi mahpuslar üzerinde bir tür ideolojik inkâr ve kimlik baskısına dönüştüğünü belirtti.

“Özgürlüğün Şartı: Pişmanlık Beyanı”

2020’de yapılan düzenlemeyle birlikte koşullu salıverilme, hükümlünün “iyi halli” olup olmadığının değerlendirilmesine bağlanmış, bu kapsamda da kişinin “işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlık” göstermesi aranmaya başlanmıştı. Ancak bu kriterin, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilen siyasi suçlar bakımından ciddi hak ihlallerine yol açtığı ifade ediliyor.

Uysal Aslan, yaptığı yazılı açıklamada, “Pişmanlık beyanı talebi, ceza infaz sürecinde kişiyi ideolojik dönüşüme zorlayan bir araca dönüşmüştür. Mahpuslardan sadece düzen içinde davranmaları değil, aynı zamanda inanç ve kimliklerinden vazgeçmeleri beklenmektedir,” dedi.

Hasta Mahpuslar Dahi Serbest Bırakılmıyor

Milletvekili Uysal Aslan, infazını tamamlamış olmasına rağmen yalnızca pişmanlık beyanında bulunmadığı gerekçesiyle tahliye edilmeyen hasta mahpusların yaşam hakkının dahi tehlikeye atıldığını vurguladı. Bu uygulamanın bir tür “manevi işkenceye” dönüştüğünü belirten Uysal Aslan, pişmanlık şartının keyfi biçimde uygulandığını, denetlenemez idari yapıların yargı yetkisi kullanmasının hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu ifade etti.

Anayasa’ya Aykırı

Uysal Aslan, mevcut uygulamanın Anayasa’nın 25. ve 38. maddelerine de aykırı olduğunu dile getirdi. “Hiç kimse düşünce ve kanaatini açıklamaya zorlanamaz. Hiç kimse kendisini suçlayan beyanda bulunmaya mecbur bırakılamaz. Oysa pişmanlık şartı, tam da bu anayasal güvenceleri ihlal eden bir pratik halini almıştır,” dedi.

Kanun Teklifi Sunuldu

Sunduğu kanun teklifinde, 5275 sayılı Kanun’un 89. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı” ifadesinin metinden çıkarılması öngörülüyor. Teklifin gerekçesinde ise, bu kriterin soyut, ölçülemez ve siyasi yorumlara açık olduğu; infaz hukukunun adalet ve insan haklarına uygunluğu açısından ciddi sorunlar doğurduğu vurgulandı.

Uysal Aslan, son olarak, “Bu değişiklik yalnızca özgürlüğü gasp edilen yüzlerce mahpusa adalet getirmeyecek, aynı zamanda infaz sistemimizin hukukla yeniden bağ kurmasına da katkı sağlayacaktır,” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 89. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifim gerekçesi ile birlikte ekte sunulmuştur.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

 

     Nevroz Uysal Aslan

      Şırnak Milletvekili

 

GENEL GEREKÇE

2020 yılında Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 89. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte, koşullu salıverilme süreci “iyi hal” değerlendirmesine bağlanmış ve bu bağlamda hükümlünün işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlık da bu değerlendirme kriterleri arasına eklenmiştir.

Ancak “pişmanlık” kavramının infaz aşamasında bir kriter olarak kullanılması, hukuk devleti ilkesini zedelemekte ve çok sayıda anayasal hak ihlaline yol açmaktadır. Her şeyden önce, pişmanlık müessesesi ceza hukukunda maddi ceza hukuku kurumu olarak yargılama aşamasına aittir ve yalnızca hâkim takdirinde değerlendirilmesi gereken bir unsurdur. Bu nedenle infaz aşamasında, yani cezanın kesinleşmesinden sonra tekrar gündeme getirilmesi, ceza hukukunun “mükerrer değerlendirme yasağı”na açıkça aykırıdır.

CHP’Lİ Evrim Karakoz Aydın Denizli Otoyolu İçin İktidarı Bir Kez Daha Uyardı CHP’Lİ Evrim Karakoz Aydın Denizli Otoyolu İçin İktidarı Bir Kez Daha Uyardı

İkinci olarak, infaz sürecinde “pişmanlık” kriterinin aranması; özellikle siyasi mahpuslar açısından, suçunu inkâr etmeyen ve siyasi kimliğini koruyan bireyler üzerinde bir tür ideolojik inkâr ve kimlik dayatmasına dönüşmektedir. Bu bağlamda, mahpuslardan yalnızca iyi halli olmaları değil, aynı zamanda ceza aldığı eylem ya da fikirle ilgili bir “pişmanlık beyanı” sunmaları talep edilmekte, aksi takdirde özgürlükleri gasp edilmektedir. Oysa pişman olmayan failin yeniden suç işleyeceği varsayımı hem bilimsel hem de hukuki olarak geçersizdir. Pişmanlık, cezaevi içindeki davranışlardan ziyade zihinsel ve ideolojik tutumlara dair bir değerlendirmeye dönüşerek düşünce özgürlüğünü ihlal etmektedir.

Bu durum, Anayasa’nın 25. ve 38. maddeleri ile de açık biçimde çelişmektedir. Anayasa madde 25’e göre, “herkes düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahiptir; düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz.” Madde 38 ise, “hiç kimse kendisini suçlayan beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz” demektedir. Oysaki “pişmanlık” kriteri, mahpusun hem düşüncesini açıklamaya hem de bir anlamda kendisini suçlayan beyanda bulunmaya zorlandığı anayasaya aykırı bir uygulamaya dönüşmüştür.

Ayrıca, uygulamada bu kriterin değerlendirilmesi tamamen öznel, keyfi ve denetlenemez biçimde yapılmaktadır. İdare ve Gözlem Kurulları, herhangi bir hukuki standarda dayanmadan, kişisel kanaatlerle hükümlünün “samimi olup olmadığını”, “örgütle bağını koparıp koparmadığını” veya “toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığını” değerlendirmekte; böylece idari kurul niteliğindeki bir yapıya yargı yetkisi yüklenmektedir. Bu, yalnızca mahpusların değil, hukukun bütünlüğünün de açık ihlalidir.

İnfazını tamamlamış hasta mahpuslar dahi, yalnızca pişmanlık beyanında bulunmadıkları gerekçesiyle özgürlüklerinden mahrum bırakılmakta; yaşam hakkı dahi riske atılmaktadır. Pişmanlık dayatmasının, özellikle siyasi mahpuslar üzerinde bir çeşit manevi işkenceye, yani kimliğini reddetme baskısına dönüştüğü somut örneklerle sabittir.

Bu gerekçelerle, 5275 sayılı Kanun’un 89. maddesinde yer alan “pişmanlık” ibaresinin kaldırılması hem hukukun temel ilkeleri hem de insan haklarına dayalı bir infaz rejimi açısından acil bir zorunluluk haline gelmiştir. Böyle bir değişiklik, yalnızca özgürlüğü ihlal edilen yüzlerce mahpusa adalet sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda infaz sisteminin hukuka uygunluğunu da yeniden tesis edecektir.

MADDE GEREKÇELERİ

MADDE 1 – 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 89. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ve işlediği suçtan duyduğu pişmanlık” ibaresi yürürlükten kaldırılması amaçlanmaktadır. Ceza infaz sürecinde “pişmanlık” gibi soyut, ölçülemez ve siyasi yorumlara açık bir kriterin uygulanması hukukun üstünlüğü ilkesine, insan onuruna ve anayasal güvencelere aykırıdır. Bu nedenle 5275 sayılı Kanun’un 89. maddesinde yer alan “pişmanlık” kriteri hem hukuki belirlilik hem de adalet ve insan haklarına uygunluk bakımından sorunlu olduğundan söz konusu ifade madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 2 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

 

 

Editör: Haber Merkezi