Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Hatice Hazar’dan Sert Çıkış: “Bu Skandal Toplumsal Vicdanın Sınavıdır”
ADANA – Türkiye’yi sarsan sahte diploma skandalı, sadece birkaç kişiyi değil, milyonlarca gencin ve ailenin geleceğini ilgilendiren derin bir toplumsal yaraya dönüştü. Eğitim-İş Adana 1 No’lu Şube Başkanı Hatice Hazar, kamuoyunda büyük infial yaratan bu skandala ilişkin sert bir açıklama yaptı. Hazar, Türkiye’de eğitimin, üniversitelerin ve akademik çevrelerin itibarsızlaştırıldığını ve toplumun adalet duygusunun sarsıldığını ifade etti.
“Gençlerimiz Alın Teriyle Okurken, Birileri Oturduğu Yerden Diploma Sahibi Oluyor”
Hatice Hazar yaptığı açıklamada, Türkiye’de milyonlarca gencin, ailelerinin büyük fedakarlıklarıyla okuduğunu, kimilerinin ailesinin tarlasını satarak, kimilerinin yıllarca borç içinde çırpınarak eğitim hayatlarını sürdürdüğünü belirtti. Ancak tüm bu çabalara rağmen gençlerin önemli bir kısmının “diplomalı işsizler” kervanına katıldığını vurgulayan Hazar, “Ekranlarda her gün atama bekleyen öğretmenlerin hayallerinin nasıl yarım kaldığını izliyoruz. Bu manzara hepimizin yüreğini burkuyor,” dedi.
Buna karşılık bazı kişilerin hiçbir çaba harcamadan, sahte diplomalarla meslek sahibi olduğunu dile getiren Hazar, “Psikolog olan da var, mimar olan da, hatta akademisyen ve siyasetçi olan bile var! Bu tablo bize şu soruyu sorduruyor: Emeğin karşılığı nerede? Adalet nerede?” ifadelerini kullandı.
“Bu Soruşturma Sahte Diplomayla Yetinmemeli, Sistemle Hesaplaşmalı”
Hatice Hazar, sahte diploma skandalıyla ilgili başlatılan soruşturmayı dikkatle takip ettiklerini belirtti. Ancak bu soruşturmanın sadece sahte belgeleri düzenleyenlerle sınırlı kalmaması gerektiğine dikkat çekti:
> “Bu sahtekârlığın parçası olan, sahte diplomalarla kamusal haklara erişen, kadro alan, görev yapan, unvan kullanan herkes adalet önünde hesap vermelidir. Bu sadece bir hukuki süreç değil, aynı zamanda toplumsal vicdanın da sınavıdır.”
“Eğitim Sistemi Güven Kaybıyla Yüz Yüze”
Eğitim-İş Şube Başkanı Hazar, skandalın, Türkiye’deki eğitim sisteminin itibarı açısından da ciddi sonuçları olduğunu dile getirdi. Akademik unvanların ve yükseköğretimin içinin boşaltıldığını vurgulayan Hazar, “Gençlerimiz, yıllarını vererek kazanamadığı bir mesleği, bir başkası parayla, sahte yollarla birkaç haftada elde ediyorsa bu, yalnızca bireysel bir adaletsizlik değil, toplumsal bir çöküştür” değerlendirmesinde bulundu.
Hatice Hazar son olarak, yetkilileri bu süreci örtbas etmeden, kararlılıkla yürütmeye çağırdı:
> “Toplumun adalete ve liyakate olan inancını kaybetmemesi için bu mesele kapatılmamalı, tüm yönleriyle açığa çıkarılmalıdır. Eğitimde, kamuda ve siyasette sahtekârlığın yeri olmamalıdır.”