İNSAN NEDEN MUTSUZ

Post modern toplumlarda insanlar, büyük gösterişli evlere, lüks arabalara, baş döndürücü bir kariyere, fiziksel güzelliğe ve çekiciliğe sahip olmanın peşinde koşarken birçoğu, tüm bu seküler değerlere sahip olsa da,  mutsuzdur. İnsan doğası gereği ömrünü mutluluğu aramak ile geçirmiştir der Epikuros..  İnsanoğlu düşüncesi, eylemleri ve felsefesiyle 2500 yıldır mutluluğun peşinde koşmaktadır… Daha ne kadar sürecek mutluluğu yakalama çabaları? Bitecek mi bu arayış? Kendini mutlu sananlar, felsefenin ışığı üzerlerine tutulduğunda kendilerini hala mutlu hissedebilecekler mi acaba? Yaşam koşullarına bakıldığında mutlu olması olanaksız gibi gözüken biri, gerçekten mutlu olabilir mi?

erttttt-2

Modern yaşam, bireyler adına modern mutsuzluğu da getirmiştir.

Teknolojik gelişmeler dijital dünya ve internet birçok şeyi dönüştürüp hızlandırırken insanı da hızlıca evirmiş ve dönüştürmüştür. Kısa sürede insan, birçok şeye hızlıca ulaşmıştır. Her gün insan hayatına birçok yenilikler, avantajlar eklenirken insanların hayatı birçok değişime uğramaktadır. Ancak bu değişim birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Modern yaşam, bireyler adına modern mutsuzluğu da getirmiştir.

Günümüzde, nelerden hoşlanmamız nasıl eğleneceğimiz,  neye ihtiyacımız olduğunu ve nasıl bir dış görünüşe sahip olmamız gerektiği gibi birçok konuda sosyal medya ve görsel basın aracılığıyla insanın bilinçdışına müdahale edilmekte; varsa yoksa iyi para kazanabilmek, en son teknolojiyi satın alabilmek, lüks yerlerde tatil yapabilmek, hazza ve mutluğa erişebilmenin tek gerçeğiymiş gibi gösterilmektedir.

Böylece postmodern insan, para-başarı ve güçlü olma gibi değerlere yönlendirilmektedir. Bu değerlere ulaşmayı hedefleyip ulaşamayan insan hayal kırıklığına uğrarken, seküler değerleri hedefleyip hayatının tek amacı olarak gören kişiler, sahip olmaya aşırı odaklandıkları için hayal edikleri bu değerlere ulaştıklarında, bir boşluk duygusuna kapılmakta, bir sonraki amaca kadar bu duygu hali devam etmektedir.

Ancak mutluluk bir duygu durumudur ve süresi kısadır.

İnsan daima kendisine mutlu bir rota çizerek oyalanır. Ancak insanın mutlu olması yaşamda bir değer ve anlam bulmasına bağlıdır. Post modern kültürün ahlak anlayışı metalaşmış ögelerdir. Oysa bizi mutlu eden şeyler günlük olarak peşinde koştuğumuz şeylerden farklıdır. Örneğin dostluğa yüksek bir değer atfettiğimizi söyleriz, buna karşılık dostlarımızla nadiren görüşürüz.

Sevgi isteriz ancak sevmeyi denemeyiz.

Oysaki sevmek sevilmekten daha etkendir. Herkes birbirinden hoşgörü, cömertlik ve anlayış beklerken manevi değerleri değil başka değerleri idealleştirmektedir. Ancak seküler ahlak ve değer anlayışı post modern insanın manevi arayışına cevap olma iddiasını karşılamaktan oldukça yoksundur. Epikuros dostluğun mutluluğa giden kritik bir yol olduğunu doğrulamıştır. Cicero Epikür’dan alıntılayarak. “mutlu bir yaşama katkıda bulunan, bilgeliğin meydana getirmiş olduğu bütün şeyler içinde hiçbiri “dostluktan” daha önemli, daha yararlı değildir.” “kişinin kiminle yediği, ne yediğinden daha önemlidir” der,  ve dikkatimizi ölçülülüğe çeker. Bir şeye aşırı düşkünlüğün zevkli olduğunu ancak haddinden fazla lüksün bizi olağan şartlarımıza keder içinde bakmaya ittiğini, uzun vadede ise bunun, sahip olduğumuz mutluluğu azalttığını anlayana, anlamak isteyene anlatır. 

Bunun çözümü ise, düzenli olarak basit maddi mallara sahip olmak ve sevdiğimiz şeylerde aşırıya kaçmamaktır.