İstanbul Milletvekili Kezban KONUKÇU, Türkiye'deki iş cinayetlerine ve sistematik cezasızlık pratiğine dikkat çekmek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bir Araştırma Komisyonu Kurulması önergesini sunmuştur.

Önergede, 2015 yılında gerçekleşen Soma Katliamı'nın ardından başlayan ve uzun yıllar süren dava sürecinde işçi katliamını önlemek için gerekli tedbirlerin alınmadığı, sorumluların adalet önüne çıkarılmadığı vurgulanmıştır. Ayrıca, Türkiye'de iş cinayetlerinin artarak devam ettiği, yargı sisteminin ise cezasızlık politikasını beslediği belirtilmiştir.

Önergede, AKP iktidarının benimsediği neoliberal politikaların iş cinayetlerine zemin hazırladığına ve yargı sisteminin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini almayan patronlara yönelik cezasızlık politikalarının iş cinayetlerini beslediğine dikkat çekilmiştir. Soma Davası'nın adaletin sağlanamadığı bir süreç olarak nitelendirilmiş ve benzeri olayların yaşandığına vurgu yapılmıştır.

Sonuç olarak, önergede uluslararası sözleşmeler ve mevzuatın işverenleri ve devleti iş kazalarını önlemek ve önleyici tedbirleri almak konusunda yükümlü kıldığı hatırlatılmıştır. Bu çerçevede, işçi katliamlarının önlenmesi için gerekli adımların atılması ve cezasızlık politikalarının sonlandırılması için TBMM'de bir Araştırma Komisyonu kurulmasının önemi vurgulanmıştır.

İstanbul Milletvekili Kezban KONUKÇU, Araştırma Komisyonu Kurulması önergesinde gereklerini şöyle sıralmıştır.

GEREKÇE

AKP iktidarının benimsediği neoliberal politikalarının bedeli iş cinayetlerinden gereği gibi korunmayan, işsiz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşayan, örgütlenmeleri engellenen, sosyal güvenlikten yoksun bir çalışma kesimi yaratmak olmuştur.

Milletvekili Ekmen, TBMM’de yerel basının sesi oldu Milletvekili Ekmen, TBMM’de yerel basının sesi oldu

Yaşam, en temel insan hakkı olmasına rağmen Türkiye’de her yıl 7 tane daha Soma Katliamı yaşandığını işçi katliamları raporları ile ortaya konmaktadır.

Öte yandan, yargı sisteminin önlenebilir olmasına rağmen işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayan patronlara yönelik olarak sergilediği cezasızlık pratikleri de iş cinayetlerini besler duruma getirmektedir.  Nitekim, Soma’da adaletin yerini bulmaması ve bu büyük suçun cezasız, yaptırımsız kalması madenlerde yeni cinayetlere de zemin hazırlamış, 8 Ekim 2014'de Ermenek'te 18 maden işçisi, 17 Kasım 2016'da Şirvan'da 16 maden işçisi, 14 Ekim 2022'de Amasra'da 42 maden işçisi, 12 Şubat 2024'te İliç'te 9 maden işçisi göz göre göre yaşamlarını yitirmeye devam etmiştir.  

Soma Davası, toplumun adalete ve hukuka olan inancını zedeleyen bir biçimde sonuçlanmıştır. Aradan geçen 10 yılda Soma katliamı sadece bir maden felaketinin adı değil, aynı zamanda bir hukuk felaketinin de adı haline gelmiştir. Yargı sistemi, adaleti sağlamak, ölenlerin yakınlarının beklentilerini karşılamak bir yana madencilik sektöründeki en vahşi çalışma koşullarını yaratan çalışma düzenini ısrarla kollamaya devam etmiştir.

Türkiye’deki sistematik cezasızlık pratiğinin bir örneği olan Soma Katliamına ilişkin 2015’te başlayan ve uzun yıllar süren dava sürecinde yargılama sırasında özellikle heyetin değiştirilmesiyle başlayan yargıya müdahale, sonrasında da zaten bir cezasızlık politikasının tezahürü olarak sonuçlanmıştır.  Bilirkişi raporlarında “denetimde yetkili ve görevli kurumların mevzuat ve madencilik tekniklerine aykırı hususları görmezden gelerek göz yumduğu’ belirtilmiş olmasına rağmen kamu görevlileri hakkında yıllarca soruşturma izni verilmeyerek kamu kurumlarının sorumluğu yok sayılmış, maden şirketi sahiplerine göstermelik cezalar verilmiştir. Siyasi iktidar tarafından çıkarılan infaz indirimiyle de sorumlular hapis dahi yatmadan serbest bırakılmışlardır. Maden patronu ve yöneticilerini adeta ödüllendiren bu yargı sisteminde faciada yaşamını yitiren madencilerin yakınlarının AYM’ye yaptıkları bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi’nin 29 Ocak 2020 tarihinde verdiği ‘yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ve ihlal sonucunun ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılması yönündeki kararı ile kamu görevlilerinin yargılanmasının önü açılabilmiştir. Dosya 3 yıl kadar Soma Cumhuriyet Savcılığında bekletildikten sonra nihayet 14 Aralık 2023 tarihinde 28 şüpheli hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesine dava açmıştır. Ancak AYM Kararının Soma Cumhuriyet Başsavcılığınca 3 yıl bekletilmiş olması, kamu davasının görevi kötüye kullanmak suretiyle bilinçli taksirle 301 kişinin ölümüne, 162 kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten açılması gerekirken sadece görevi kötüye kullanmak suçundan  açılması,  hukukçuların aylardır süren ısrarla katılma taleplerinin kabul edilmemesi, dosyanın avukatların incelemesine açılmaması ve avukatların UYAP kayıtlarının yapılmaması gibi durumlar  toplum nezdinde etkili bir yargılama yapılmayacağı yönünde şüpheleri barındırmaktadır.

Sonuç olarak; uluslararası sözleşmeler, iş yasası ve mevzuat işverenleri her türlü önlemi almakla, iş kazalarını ve iş cinayetlerini önlemekle, devlet de bu önlemlerin alınıp alınmadığını denetlemekle yükümlü kılmaktadır. Denetim görevini yapmayarak işçi katliamını önleyecek tedbirleri almayan tüm sorumluların açığa çıkarılıp yargılanmalarının sağlanarak adaletin tesis edilmesine katkıda bulunulması ve ülkede sistematik hale gelen ve patronları kollayan cezasızlık pratiğinin sonlandırılmasın yönelik gerekli çalışmaların yapılması amacıyla TBMM’de acilen bir araştırma komisyonunun gereği elzemdir. 

Editör: Haber Merkezi