HDP Mardin Milletvekili Pero DUNDAR  "Bugün, kadına yönelik şiddet uygulayan erkekler 'kravat indirimi' gibi absürt gerekçelerle iyi hal indirimleri alarak serbest bırakılıyor. Kadın cinayetlerinde uygulanan cezasızlık politikaları şiddet uygulayan erkekleri cesaretlendiriyor. Bu durum, sadece son bir yılda katledilen kadınların sayısına bakıldığında bile çok net bir şekilde görülebilmektedir ki bu veriler sadece kamuoyuna ve yargı mercilerine yansımış verilerdir. 2021 yılı Kasım ayından şimdiye kadar en az 335 kadın erkekler tarafından katledildi, en az 223 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 2008 yılından bugüne katledilen kadın sayısı ise en az 4200’dür. Bilinmeyen, görülmeyen, duyulmayan kadın cinayetleri de düşünüldüğünde durumun vahameti katlanmaktadır." dedi

HDP Mardin Milletvekili Pero DUNDAR  araştırma önergesinde şu ifadelere yer verdi.

Ülkede yaşanan çok boyutlu krizin bugün en ağır sonuçlarını kadınlar yaşamaktadır. Geçmişten günümüze artarak gelen kadına yönelik şiddet ve katliamlar artık önüne geçilemeyecek bir duruma gelmiştir. Kadınlar sokak ortasında katledilirken şiddetin her türlüsü ile karşı karşıya kalırken başvuracağı tek bir mekanizma dahi bırakılmamıştır. Var olan mekanizmalar ise kadınlar için hiçbir güvenirliği olmayan, kadınları şiddet ortamına geri dönmek zorunda bırakan ve adeta “öldürülmeyi bekleyen” bir hale getirmektedir.  

Bugün, kadına yönelik şiddet uygulayan erkekler “kravat indirimi” gibi absürt gerekçelerle iyi hal indirimleri alarak serbest bırakılıyor. Kadın cinayetlerinde uygulanan cezasızlık politikaları şiddet uygulayan erkekleri cesaretlendiriyor. Bu durum, sadece son bir yılda katledilen kadınların sayısına bakıldığında bile çok net bir şekilde görülebilmektedir ki bu veriler sadece kamuoyuna ve yargı mercilerine yansımış verilerdir. 2021 yılı Kasım ayından şimdiye kadar en az 335 kadın erkekler tarafından katledildi, en az 223 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 2008 yılından bugüne katledilen kadın sayısı ise en az 4200’dür. Bilinmeyen, görülmeyen, duyulmayan kadın cinayetleri de düşünüldüğünde durumun vahameti katlanmaktadır.

Kadın katliamları artarak devam ederken kadınlar aynı zamanda şiddetin birçok boyutuyla daha karşı karşıya kalmaktadır. Kamusal alandan ev içine kadınlar her türlü emek sömürüsünü yaşamaktadır. Ev işlerinin yanında çocuk, hasta, yaşlı ve engelli bakımı yapmak zorunda kalanlar ise yine kadınlar olmaktadır. İşyerlerinde çoğu zaman ucuz iş gücü olarak görülen kadınlar, özellikle pandemi süreci ile birlikte işten çıkarılan kesimlerin başında gelmiştir. Kadınlar her türlü yoksulluk ve yoksunluk ile baş başa bırakılırken bu durum adeta bir kadermiş gibi dayatılmak istenmektedir.

Tüm bu şiddet sarmalına karşı kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadınlar ise devletin kolluk gücünün şiddeti ile karşılaşmaktadır. Bugün yüzlerce kadın siyasetçi, aktivist bu mücadeleyi içerisinde yer aldığı için haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde tutulmaktadır. Kadın kazanımlarına yönelik saldırılara ise her gün bir yenisi eklenmektedir.  Kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilinmesiyle, kayyımlar tarafından kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerinin, sığınma evlerinin kapatılmasıyla kadınlar tamamen erkek şiddetine karşı savunmasız bırakılmak istenmektedir.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede var olan yasaların ve yasal düzenlemelerin içeriğine bakıldığında da bu düzenlemelerin amacının erkek şiddetiyle mücadele etmeye değil şiddeti meşrulaştırmaya-yasallaştırmaya, kadınları evlere kapatarak erkeğe bağımlı hale gelmesine dönük çalışmalar olduğu ortadadır.

Tüm bunlardan hareketle kadına yönelik şiddet ile mücadelede daha etkin yöntemlerin kullanılabilmesi, şiddet ve cinayetlerin önlenmesi adına alınacak olan tedbirlerin neler olacağının etraflıca tartışılması, konu ile ilgili incelemelerin ve buna yönelik gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla bir araştırma komisyonunun kurulmasını arz ederiz.

Editör: Haber Merkezi