KESK, Sendikal Birlik Türkiye toplantısı Eğitim Sen'de gerçekleştirildi. Kritik bir sürecin yaşandığı bugünlerde toplanan Sendikal Birlik grubu olarak KESK, sendikaların, ülkemiz deki sendikal ve siyasal süreç ile grup çalışmaları değerlendirilmesi yapmıştır.

Gerçekleştirilen toplantı sonrası Sendikal Birlik sonuç bildirgesi yayınladı, yayınlanan sonuç bildirgesinde şu ifadelere yerverildi,

SİYASAL SÜRECİN DEĞERLENDİRİLMESİ;

Uluslararası güçlerin ve uluslararası sermayenin güdümündeki AKP, gerici, ırkçı, tekçi ve savaş politikalarıyla ülkede 21 yıl boyunca iktidarda kalmayı başarabilen bir partidir. Milliyetçiliği temel argüman olarak kullanan Cumhur İttifakı, toplumsal gerilim ve kutuplaştırma üzerinden yürütülen seçim süreci (14 Mayıs ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri) seçmenler tarafından da karşılık bulmuş ve kazanan yine Cumhur İttifakı olmuştur.

Devletin olanaklarını ve basının gücünü elinde bulunduran siyasal iktidar, ülkeyi algıyla yönetmekte ve başarısızlıklarından tamamen muhalefeti sorumlu tutan bir pratik sergilemektedir. AKP, yasa, hukuk tanımaz uygulamalarıyla emek ve demokrasi güçlerine uygulanan baskı ve şiddetle insanlar adeta cehennemi yaşamaktalar.

Yaşama ve doğaya düşman, rant düşkünü AKP, imar barış aflarıyla çarpık kentleşmeye zemin oluşturmuştur. 6 Şubat Maraş merkezli depremler neticesinde plansız, denetimsiz,  rantta dayalı yapılan yapıların tamamı enkaz haline dönmüştür. Sorumluluklarını “kader” ve “fıtrat” diyerek örtmeye çalışan siyasal iktidar yüzbinlerce yurttaşımızın ölümüne ve yine yüzbinlerce yurttaşımızın yaralı ve sakat kalmasına neden olmuştur.

Siyasal iktidar eliyle topraklarımızda her türlü acı ve zulmü katmerli olarak yaşıyoruz. Ülke kaynaklarının % 54’ünü %1’ne tekabül eden ayrıcalıklı bir zümreye peşkeş çekilirken, geriye kalan 85 milyon insanın payına ise yoksulluk ve sefalet düşmektedir. Bürokraside görev alanların yetersizlik ve liyakatsizlikleri iç ve dış politikadaki gelişmeleri tamamen olumsuz etkilemekte ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin prestijini uluslararası arenada yok etmektedir.

AKP’nin yönetme beceriksizliği nedeniyle bugün ülkemizde çoklu krizler yaşanmaktadır. Krizin faturasını, krizi yaratanlar değil, yoksul emekçi halklar ödemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Cumhuriyetin kazanım ve değerlerine düşman bu iktidar bloğu, OHAL KHK’leriyle kendi siyasal, ideolojik ihtiyaçlarını karşılayacak olan tek adam rejimini güçlendirme faaliyetlerini hızla sürdürmektedir. Cumhur İttifakı kamu kurumlarını tasfiye ederek, kamu hizmetlerini eğitimden- sağlığa tamamen paralı hale getirmiştir. Ne yazıktır ki eğitim alanı tamamen cemaat ve tarikatlara bırakılmıştır. Gerici, ırkçı, tekçi bir müfredat ile laiklik karşıtı aleni bir süreç yürütülmektedir.  Türkiye halklarının iradesini tanımayan ceberut, kayyumcu iktidar, anti demokratik uygulamalarıyla toplumsal muhalefeti baskılamaktadır. Doğasına, ormanına, limanına ve topraklarına sahip çıkan toplumsal kesimler, şiddetin her türlüsüne maruz kaldıklarını görüyor ve yaşıyoruz.

Toplumun yarısını oluşturan kadınlara, kadınların emeğine, bedenine, kimliğine her türlü saldırı ve şiddeti meşru gören saray rejimi, İstanbul Sözleşmesini tek taraflı feshini yaparak kadını yurttaş değil, tebaa olarak gören anlayışlarını açıkça kamuoyu ile paylaşmışlardır. Kadın mücadelesinde kaybeden AKP, kazanan taraf ise mutlaka KADINLAR olacaktır. Bu anlamıyla kadın mücadelesini önceleyen çalışmalara alan açmak gibi temel bir sorumluluğumuz vardır.

Siyasal iktidarın kıyım ve talan politikaları sürerken, ana muhalefet partisi başta olmak üzere muhalif partiler sürece cevap olabilecek ne politikalar ürettiler ne de bu politikaları hayata geçirecek mücadele araçlarını üretebildiler. Muhalefetin AKP karşısında aldığı seçim yenilgisi içeride kimi tartışmalara neden olmuş, aynı zamanda bu durum muhalif seçmende büyük bir güvensizlik yaratmıştır. İktidar olmaya dönük programı ve çabası olmayan, muhalefete kalmayı yeterli bulan, parti tüzüğü ve parti disiplinini yok sayan, kişilerin yaklaşımı toplumun diğer muhalif yarısında umut ve duygu kırılmasına neden olmuştur.

CHP’nin içerisinde olduğu Millet İttifakı (altılı masa) birçok hata ve eksiği içinde barındırması ile birlikte, ilkeler temelinde farklı toplumsal kesimlerin bir arada birlikte politika yapmasını ve birlikte yol yürümenin mümkün olduğunu göstermiştir. Yeşil Sol Parti veya Halkların Demokratik Partisi ile korkak ve utangaç bir şekilde ön kapı değil, arka kapı diplomasisi CHP tabanında da ciddi eleştirilere neden olmuştur. Yine, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yapılan gizli ve açık protokoller duygu kırılmasına ve sonrasında oluşabilecek birlikteliklere şimdiden zarar vermiş ve güvensizliğe neden olmuştur.

Kaybedilen seçim sonrası, CHP’nin en üst organlarında görev almış olan MYK üyeleri, belediye başkanları parti tüzüğü ve parti disiplinini yok sayan bir tutumla DEĞİŞİM taleplerini parti organlarında değil, kamuoyu önünde açıklamışlardır. Seçmen yoksulluk ve sefaleti yaşarken, seçim kampanyasında görev alanların DEĞİŞİM talepleri bugün daha net anlaşılmaktadır. Değişim elbette olmalıdır. Halkın talepleri elbette karşılanmalıdır. Seçimi birlikte kaybedenler arasındaki değişim, değişim değildir. Politika yapanların sorumluluk almaları, aldıkları sorumluluk gereği her yetkilinin etik ve ahlaki davranış sergilemesi siyasi bir zorunluluktur.

SENDİKAL SÜRECİN DEĞERLENDİRİLMESİ;

Toplumsal muhalefetin motor gücü, emekçilerin yüz akı KESK ve bağlı iş kolları, emekçilerin mutabakat örgütleridir. Tüzükleri, hukukları ve ilkeleri, mücadele ve ödenen bedellerle kayıt altına alınmıştır. Emekçilere güven veren, emekçilerin alın terine sahip çıkan Konfederasyonumuz KESK, emek mücadelesini barış ve demokrasi mücadelesiyle eşgüdüm içinde yürüten tek konfederasyondur.

Savunduğu değerler ve ilkeler için mücadele tarihi buyunca bedeli ve sonuçları düşünülmeksizin KESK ve bağlı iş kolları, emekçileri onurla temsil etmiş, değer ve ilkelerinden asla geri adım atmamıştır. Bu onur, bu gurur hepimizindir. Bu bağlamda KESK’te örgütlü olan, KESK’e güç veren her bireyi, her sendikal anlayışı, saygıyla selamlıyoruz. KESK’te örgütlü anlayışları rakibimiz olarak değil, yoldaşımız olarak görüyoruz. “Birlikte güçlüyüz, birlikte başaracağız” yani özü itibariyle yoldaşlarımıza inanıyor ve güveniyoruz.

Daha dinamik, daha nitelik ve nicelik olarak büyüyen bir KESK için önerilerimiz;

  • Emekçilerin özlük, ekonomik, demokratik haklarına kavuşabilmeleri için, 4688 sayılı sendikalar yasasının revize edilmesi, Grev ve Toplu Sözleşmeyi kapsayan haklarla ilgili yasal düzenlemelerin gerçekleşmesi için Konfederasyonumuz KESK mutlaka bir mücadele programı oluşturmalıdır.
  • Demokratik bir çalışma yaşamı, güvenceli iş, güvenli geleceği ilişkin mücadele programı oluşturmalıdır.
  • Kamusal bütün hizmetlerin parasız ve anadilinde olması için bir mücadele programı oluşturmalıdır.
  • Konfederasyonumuz KESK ve bağlı iş kollarının tüzükleri, hukukları ve içtihat haline gelmiş gelenekleri kurumlarımızın yetkili organları tarafında değiştirilmedikçe karşıt söylemlerle sendikalarımızı zaafa uğratacak söylem ve pratiklerden uzak kalmalıyız.
  • Konfederasyonumuz KESK ve bağlı iş kolları var olan yapısal sorunlarını yetkili organlarınca tartışılmalı ve ortak çözümler üretmelidir.

1. Örgütlenme modeli (Profesyonel sendikacılık, Ücretli izinli vb.) 

2. Meclis modeli (İşlevi olan meclisler, örgütsel sorumluluğu ve örgütsel temsiliyeti olan meclis üyeleri)

3. Seçim sitemi gibi (Doğrudan seçim)

  • Sendikalarımız emek örgütleri olduğu gibi aynı zamanda kadın örgütleridir. Kadınların, geçlerin sendika yönetimlerinde yer alabilmeleri için mutlaka pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.
  • KESK ve bağlı iş kolları, OHAL KHK’leriyle ihraç edilen üyeleriyle maddi, manevi ve hukuksal anlamda dayanışmayı büyütmelidir. Siyasal iktidarın hukuk tanımayan anti demokratik uygulamalarını İLO, ETUC, İTUC, AİHM gibi uluslararası örgütler üzerinden teşhiri sağlanmalı, KESK’li ihraçlar görevlerine iade edilinceye kadar siyasal iktidara baskı ve basınç uygulanmalıdır.
  • KESK ve bağlı iş kolları, üniversitelerde örgütlü yapılar üzerinden öğrencilerle bağ kurmalı ve öğrencilerle her türlü ilişkiyi geliştirecek faaliyetler sürdürmelidir.
  • Siyasal iktidar, gerici, ırkçı, tekçi bir müfredat ile laiklik karşıtı aleni bir süreç işletmektedir. Konfederasyonumuz KESK laik eğitim, laik yaşam mücadelesini güçlendirecek her türlü faaliyeti yürütmelidir.

YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!

YAŞASIN KESK!

Editör: Haber Merkezi