Yıldırım Kaya; Türkçeyi Hedef Alan Mahir Ünal Karamanoğlu Mehmet Bey’i Bilir Misin?
nAKP iktidarının son günlerinde Grup Başkanvekili Mahir Ünal “kıt” bilgisiyle Cumhuriyet devrimlerini hedef alan açıklamalar yaparak, “Maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir" diyebiliyor.
Mahir Ünal Osmanlının yıkılış nedenlerini araştırmamış, kurtuluş savaşının nedenlerini kavrayamamış, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlayamamış bir boş insan… Bu yüzden Mahir Ünal’dan Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmasını beklemiyoruz.
Ancak Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin dibine kibrit suyu dökmeye yeminli bu zatın derhal istifa etmesini bekliyoruz.
Eyy Mahir Ünal, senin Türkçe kelime hazinen 500'ü geçmediği için düşünce üretemiyorsun, bunda Türkçenin suçu yok.
OSMANLI DIŞ İLİŞKİLERİ SON DÖNEMDE LATİN HAFİLERİNİ KULLANDI
Mahir Ünal, biraz okuyup araştırmış olsaydın, Osmanlının Arap harfleriyle yaşadığı sorunları az da olsa bilirdin. Osmanlı İmparatorluğu dış işlerinin dünya ile iletişim kurmak için 1850’li yıllarından itibaren, bütün telgraf yazışmalarında Latin harflerini kullandığını bilirdin.
1855 yılında telgraf telleri Avrupa’dan İstanbul’a ulaşmasına ulaşmış; ancak telgraf alfabesi Latin alfabesi temeline dayandığı için Arap harfleriyle yurt dışına Türkçe telgraf çekilememiştir. Askeri ve diplomatik alanda büyük zorluklar yaşanmıştır. Osmanlı Dış İşleri teşkilatları da telgraf yazışmalarını Latin harfleriyle yapmaya başlamıştır.
Tabii siz “Bir gecede cahil kaldık.” Yalanına sarıldığınız için Kurtuluş Savaşı sonrası 13 milyon nüfusun yüzde 80-90’ının köylerde yaşadığı, okuma yazma oranının erkeklerde yüzde 5, kadınlarda ise binde sadece binde 4 olduğunu da görmezden gelirsiniz. Bölgelere göre okuma yazma oranın daha da düştüğünü, örneğin Güneydoğuda okuma yazma oranının yüzde 1 olduğunu da görmezden gelirsiniz.
Mahir Ünal sen Konya’da kurulan Karamanoğulları Beyliği hükümdarı, Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277’de yayımladığı fermanında “Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya.” dediğini de bilmezsiniz.
Mahir Ünal sen hiç Yaşar Kemal okudun mu?
Yunus Emre’yi duydun mu?
Kırşehirli Şeyh Ahmed Gülşehri ve Aşık Paşa’yı bilir misin?
Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lügati-t Türk’ünden haberdar mısın?
Yusuf Has Hacip’n Kutadgu Bilig’ini bilir misin?
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 1930’da “Milli his ile milli dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesinin, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” demiştir.
Tabii biz Mahir Ünal'ın açıklamalarının, AKP'nin "Milli Eğitim" politikalarından bağımsız olmadığını biliyoruz. AKP Türkçe düşmanlığını "Türkçe öldü" diyen Nazıf Yılmaz’ı Milli Eğitim Bakan Yardımcısı yaparak perçinlemiştir.
İBN-İ HALDUN DEVLETİN ÇÖKÜŞÜ
İbn-i Haldun devletlerin çöküşünün beş aşamada ele alarak bugünü ayna tutmuştur.
1. Zafer aşamasında, rakiplerin yenilerek hâkimiyetin ele geçirildiği fakat devlet teşkilatlanmasının henüz tamamlanmadığı devredir. Bu devrede aile ve din bağları güçlüdür.
2. İstibdat aşamasında hükümdarın yönetimde kontrolü tamamen kendi eline aldığı, iktidarı kimseyle paylaşmadığı, hükümdarın iktidarı tekeline almaya başladığı dönemdir. Burada artık kurum ve kurallarıyla bir devletin oluşmaya başladığı dönemdir.
3. İktidarın iyice pekişmiş olduğu ve ‘‘ferağ’’ adı verilen üçüncü devrede ise artık iktidarın nimetlerinden yararlanılmaya başlanılmaktadır. Bu dönem (ferağ), rahatlık ve sükûnet çağıdır. Bir yandan da yönetim tarafından gösterişin, şatafatın, lüks ve debdebenin öğrenildiği dönemdir. Bu aşamada hükümdar lüks ve debdebeyi kendi otoritesini ve kişisel gereksinimlerini karşılamak için kullanır. Hükümdar kendi otoritesini koruyacak paralı askerlere bu aşamada başvurur. Kısacası bu dönem dinlenme ve rahatlık dönemidir.
4. Müsâlemet (huzur, barış) devresinde kanaat ve barış hâkim olup önceki hükümdarların örnek alınmasıyla iktidarın sürdürülmesi ve devletin yaşatılmaya çalışılmasının güvenli bir yol olduğuna inanılır. Öncekilerin kurduğu düzene de kanaat edilir. Bu aşama, doyum, tatmin, kendini beğenme ve kibir ile geçmektedir. Lüks, rahat yaşama ve kibir artık bir alışkanlık ve yaşam biçimi olmuştur. Hükümdar ve yakınları bu durumun sonsuza değin süreceği inancındadırlar.
5. İsraf döneminde ise devlet bir sona doğru ilerlemeye başlar. Devletin çöküş aşaması bu dönemde başlar… Son aşama sefahat, israf ve çöküş aşamasıdır. Bu aşamada hükümdarın ekonomik ve toplumsal olayları kişisel arzularına göre yönetmeye çalışmasıyla, devlette iyileşmesi olanaklı olmayan hastalıklar ortaya çıkar… Hükümdarın lüksünü ve desteğini, satın almış olduğu ordu ve bürokrasinin desteğini sürdürebilmesi için vergileri artırması gerekir. Artan vergi oranları ekonomik faaliyetlerin azalmasına neden olur ve hükümdarın amacının tersine devlet gelirleri azalır. Yönetilenlerin devletten beklentileri zayıflar ve umutsuzluk yayılır. Ekonomik faaliyetler duraklar. Kalabalık kentlerde nüfus ve çevre sorunları ortaya çıkar. Hükümdar ve çevresi, öncekilerin biriktirdiği serveti telef ederler. Görevler, ehil olmayanlara dağıtılır. Ordu bozulur. Zevk düşkünlüğü arttığı için gelirler giderleri karşılayamaz. Bu aşama aynı zamanda din ve dayanışmanın sayesinde başlangıçta sağlanan yaşamsal güçlerin, hısımlığın (asabiyet) tahrip edildiği dönemdir. Konfor ve lüksün tükettiği alışkanlıklar fiziki zaafların ve kötü huyların yayılmasına neden olmaktadır. Devlet kendi içinde çözülmeye başlar. Az sonra da dışardan gelen genç ve sağlıklı bir grubun istilası ile devlet yağı bitmiş bir lambanın fitiline benzer şekilde söneeer gider...
İbn-i Haldun’a Göre Bir Toplumun Çöküş Alametleri:
1-Dayanışmanın yok olması
2-Üretimin zayıflaması
3-Tüketim çılgınlığı
4-Vergilerin artması
5-Liyakatin dikkate alınmaması
6-Adaletsizliğin yaygınlaşması
7-Göçün hızlanması
8-Gurur ve kibir
9-Gösteriş
10-Riyakarlık (dalkavukluk)
Türkçe saldırı altındadır.
Eğitim ve kültür devrimleri hedeftedir!
Ancak başaramayacaksınız, geliyor gelmekte olan!
Yıldırım KAYA
CHP Ankara Milletvekili
26 Ekim 2022