İnsanlar yaşam mekânları kurarken strüktürel(yapısal) ve inşai özelliklerin biraraya gelişiyle birlikte binayı biçimlendiren kuvvetlerin yatay ve dikey olarak ifade bulmasıyla enropiyi bozan yapay mekânlar oluştururlar. Bu strüktürel mekanlar heykel formu ve kent mimarisindeki birer heterotopik tasarım objesi olarak uzamsallık bağlamında değerlendirilebilecek özelliğe sahiptir.

Resim1: https://insapedia.com/

Kent mimarisi, farklı coğrafî mekanlarda çeşitli sebeblerle bir araya gelip yaşamlarını sürdüren insan topluluklarının planlanmış genel yapıların içinde yaşama alanlarını da içeren bu birimler her ne kadar bütünsel (bir binanın dış görünümü) bir özelliğe sahip olsada içinde en küçük birimleri, farklı zamanlara ve mekanlara göre fonksiyonları olan hanelere (odalara) göre sınıflandırılmış somut kapalı heterotopik mekânlardır.

Bu mekânlar kentin işleyişine cevap veren kamusal alanlardır.Fonksiyonları herhangi bir nedenden dolayı sonlanabilir veya dönüşerek entropiye uğrayan mekânlar olarak kalabilirler.Entropiye uğratılmış bu yapıların yüzeyleri (duvarları) dışa karşı koruyan, iç mekânlarını birbirinden ayıran dikey düzlemleri faydasız bir enerji olarak işgal etmesini vurgulayan G.M. Clark,işlevleri bitmeden önce kentin Heterotopyası olan bu mekânları yeni faydalı bir enerjiye dönüştürür.

Yani G.M. Clark maddenin(mimari mekânların) zorunlu değişim kurallarına müdahale ederek entropiyi bozar. Daha sonra geometrik kesmeleriyle-delmeleriyle-yıkmalarıyla bu yapıların yüzeylerine kattığı plastik değerlerle entropiyi yeniden başlatır. Bu noktada plastik değerleri zorlayan mimari yapı, zamanı temsil eden bir formdan çıkar heykelin temel meseleleriyle örtüşen, aynı dili konuşan bir formsal hacme dönüşür. Hacimlerin, yüzeylerin ve mekânların boşluğu işgal etme nedeni heykele evrilir, enerjisi yükselir. Bu durum MichelFoucault’nun Tek bir gerçek mekân içinde birçok zaman ve mekânın birden barınması ilkesini güçlendirerek doğrular.

Mekânlar uzamları ifade eder. Mekan, sınırı olamayan ama uzamsal nesnelerle sınırlandırılabilen uzay boşluğunda bir çok mekanı barındırabilir. Uzam içindeki formlardan oluşan plastik sanatlardaki sanat nesnesi olan heykelin heterotopik olarak yeniden yorumlanması gerekir.

 Anthony Caronun 1960’larda geometrik metal levhalarla yaptığı heykel, mekânda sınırları olan ve kendi iç okumalarında mekânları süreksizdir. Anthony Caronun“Sarı Salıncak” heykeliyle a priori (önsel) uzayda aynı mekândaki seyirciler arasında farklı bir zaman olamaz. Bu geometrik levhaların uzay zamanı parçalaması düşünüldüğünde uzayda-mekânda boşluğa uzanarak oluşturduğu mekanların kesinti oluşturduğu yerde bir başka biçimlendirilmiş uzam, zaman ve mekân başlar. Bu sebeble kontrol edilemez bir durumda yaratabilir. Yani geometrik uzamların zaman ve mekân farkı birbirleri ile ilişkilerinde Heterotopyaları oluşturur.