HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Halklar ve İnançlar Komisyonunun Alevi Masası tarafından Dersim'de düzenlenen “Alevilere Eşit Yurttaşlık Hakkı” kampanyasının tanıtım toplantısında konuştu. Sancar, şunları söyledi: 

Alevilerin mücadelesinden süzülen bilinci esas alıyoruz

Aldığımız bilgiler ve bize sunulan öneriler, fikirler olmuştur. Alevi toplumunun yaşadığı sorunların sayısını buradan listelemeye kalksak, bu toplantıyı sadece bu konuyla sınırlı yürütmek zorunda kalırız. Her alanda ayrımcılık ve inkar yoğun biçimde uygulanıyor. Bunun kökleri Cumhuriyetin başından, Osmanlı’dan beri süregelen uygulamalarla yerleşik bir hal aldı. Bu sorunu çözmeden Demokratik Cumhuriyeti ve toplumsal barışı inşa etmek mümkün değildir. Sorunun çözümünün anahtarı eşit yurttaşlıktır. Alevilerin on yıllardır yürüttükleri mücadeleden süzülen bilinci ve birikimi biz esas aldık. Onların mücadele birikiminin üzerine şiarımızı ve programımızı inşa ettik.

Biz Aleviler adına konuşmuyoruz, Alevilerle birlikte konuşuyoruz

HDP, hiçbir toplumsal kesim adına ahkam kesen ve onların yerine geçerek söz kuran bir parti değildir. HDP, toplumsal kesimlerle birlikte vardır ve onların ortak mücadelesinin yarattığı güçlü bir fikriyattır, teşkilattır. Burada Alevi meselesinde de aynı yolu izledik. Bizler burada Aleviler adına konuşmuyoruz, Alevilerle birlikte konuşuyoruz. Tıpkı Kürt sorununda Kürtler adına değil Kürtlerle birlikte konuştuğumuz gibi.

Eşit yurttaşlık talebini bir programa dönüştürdük

Bu partiyi halkların partisi olarak inşa ettik. Partinin fikriyatı halkların, inançların ve kültürlerin ortak iradesidir. Bütün çalışmalarımızı da kuruluş felsefemize uygun bir şekilde yürütmeye çalışıyoruz. Eşit yurttaşlık Alevilerin temel talebidir. Bunun birçok somut unsuru vardır. Bu talepler çeşitli başlıklar altına sınıflandırılarak bir programa dönüştürülmüştür. İlk defa bu kapsamda bir siyasi parti olarak bunu HDP gerçekleştirmektedir.

Makbul vatandaşlık değil eşit yurttaşlık

Eşit yurttaşlık esasen bu sistemin temelinde var olan anlayışa da bir cevaptır. Bu sistem makbul vatandaşlar yaratma ideolojisi üzerine kurulmuştur. Sistemin temel taşı olarak belirledikleri ideolojik unsurları, toplum kesimlerine kabul ettirmek için bir dayanak olarak almaya çalışmışlardır. Sistemin kurucuları ve sürdürücüleri açısından makbul vatandaş tam da bu anlayışı ifade etmektedir. Makbul vatandaş, bu sistemin ideolojisini toplum kesimlerine dayatmak için seçtiği sinsi bir yöntemdir. Biz makbul değil eşit yurttaşlık şiarıyla hareket ediyoruz. Bütün yurttaşların eşit olduğu toplumsal bir düzen ve siyasal yaşam inşa etme amacındayız.

Demokratik Cumhuriyetin temel unsuru eşit yurttaşlık olacak

Burada özgürlüklerin en alt düzeyde eşitlendiği ve eşitsizliğin esas alındığı bir yol değil tam özgürlük ve gerçek eşitlik yol göstericimiz olmuştur. Eşit yurttaşlık derken en alt düzeyde herkesi eşitlemek gibi anlayış taşımıyoruz. Eşit yurttaşlık hakkı derken mevcut baskıcı ve inkarcı sistemin tanıdığı hakların herkes için geçerli olması gibi bir anlaşımız yok. Eşit yurttaşlığı tam olarak Demokratik Cumhuriyet hedefinin bir parçası olarak kabul ediyoruz. Özgürlükleri genişleterek ileri düzeye taşımak ve eşitliği yaşamın her alanında gerçek anlamda var etmek hedefimizdir. Demokratik Cumhuriyetin temel ürünleri bu olacaktır. Tam özgürlük ve gerçek eşitlik üzerine kurulu bir yurttaşlık anlayışını savunduğumuz için Alevilerin bu talebinin bizlere yeni yaşam ve başlangıç için yol gösterici olduğunu söylüyoruz.

Din kültürü dersindeki ayrımcılık AYM ve AİHM tarafından da kabul edilmiştir

Alevilerin ibadethaneleri tanınmıyor. Eğitim asimilasyona göre düzenlenmiştir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde hangi içeriklerin verildiği ve bunun nasıl bir ayrımcı anlayışa dayandığı sadece bizlerin sözleriyle değil AİHM’in ve AYM’nin kararları ile de sabittir. Burada ibadethane ve eğitimde saygı esasına dayalı bir müfredat temel talepler arasındadır. Sadece bundan ibaret değildir taleplerimiz. Bu program eşit yurttaşlık hakkının hayata geçirilmesi için var olan asimilasyoncu ve inkarcı bütün uygulamaların terk edilmesi gerektirmektedir. Önce bunları ortadan kaldırmalı, sonraki adım olarak da bu inkarcı, asimilasyoncu, imhacı anlaşın bir daha bu topraklarda vücut bulamayacağı toplumsal yaşam ve siyasal düzeni inşa etmeliyiz. Temel hedefimiz budur.

Programımızı, eşit yurttaşlığı anayasal güvenceye bağlayacak mücadeleyi yükseltmek için hazırladık

Bu programda hangi uygulamalara dair ne gibi düzenlemeler yapılması gerektiği yer alıyor. Bu programda yer almayan bir hususu da burada bulunmamız vesilesiyle sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kampanyayı Dersim'de Pir Seyit Rıza’nın memleketinde açıklamamızın elbette nedenleri var. Bu programı sadece bir çevre ve bölgede yaşayan Alevilere değil, Türkiye'nin dört bir yanından hangi etnik kimliğe ve dile sahip olursa olsun tüm Alevilerin hakların savunmak, eşit yurttaşlık statüsünü yasal ve anayasal güvenceye bağlayacak mücadeleyi yükseltmek için hazırladık. 

Katliamlarla yüzleşme politikaları hayata geçirilmelidir

Bu sistemin, asimilasyonu her daim canlı tuttuğunu biliyoruz. Bazen baskı ve kıyım, bazen ise sinsi politikalar ile yapılıyor bu. Açık kıyım politikalarının en ağır örneği Dersim Tertelisidir. Dün bu tertelenin yıl dönümünde anmalar yapıldı. Programımızın startını bu anmanın yıl dönümüne denk getirmemizin nedeni Alevi canların yaşadığı sorunların temelinde yatan kıyımcı zihniyetin en kara örneğinin yaşandığı tarih olmasıdır. Dersim de işte bu kara tarihin, bu kanlı politikaların, kıyımcı zihniyetin merkezi olarak seçilmiştir. Bir yandan eşit yurttaşlık için neler yapılması gerektiğini anlatırken öbür yandan da bir yüzleşme programının da ayrıntılı olarak hayata geçirilmesini istiyoruz. 

Hakikati ortaya çıkarmadan adalet sağlanamaz

Yüzleşme programında neler olması gerektiğini de sizler ve kamuoyu ile paylaştık. Yüzleşme önce hakikatin ortaya çıkarılmasını gerektirir. Hakikati ortaya çıkarmadan geçmişe adalet, bugüne adalet, geleceğe adalet sağlanamaz. Adalet önce hakikatin üzerine kurulacaktır. Burada kefen ve mezarsız yatan on binlerce canın hakikatini ortaya çıkarmak zorundayız. Nerede kaç insanımız kefensiz ve mezarsız yatıyorsa bunları tespit etmek için gerekli yöntemlerin mutlaka kurulması gerekir. Eğer hakikati ortaya çıkarabilirsek bunun üzerine adaleti inşa etmek de mümkün olacaktır. Hakikat ve adalet, toplumsal barışa ve demokratik kültüre giden yolun temelidir. Tam da tertelenin yıl dönümünde bu acı gerçeğe işaret etmek, bu acı gerçeği bir kez daha hatırlatmak için programımızı da burada ve bu tarihe denk getirdik.

Sadakacı ve lütufçu anlayışı reddediyoruz

İktidarların sinsi yöntemleri arasında sadaka politikası da vardır. Sadaka dağıtarak Alevi toplumunu ayrımcı, inkarcı, zalim sistemin bir parçası, uysal bir unsuru haline getirmek istiyorlar. Şiarımız “sadaka değil hak”tır; biz sadaka değil hak istiyoruz. Bütün yurttaşlar için olduğu gibi Kürtler ve Alevi canlarımız için de istiyoruz. Ancak sadece iktidarların değil diğer muhalefet partilerinin de aynı anlayışı sürdürdüklerine tanık oluyoruz. Sadaka ile Alevi toplumunu kendilerine sadık ve kendi çizdikleri çizgide tutmak istiyorlar. Sadaka; sadık, biat eden, boyun eğen, uysal bir toplum yaratma amacına yöneliktir. Bunu reddediyoruz. Sadaka değil hak diyoruz. Aynı şekilde bir sinsi yöntem de lütuftur. Biz diyoruz ki, lütuf değil yasal ve anayasal güvence. Bunun yerine hak, yasal ve anayasal güvenceye bağlanan güvenceli statü istiyoruz. 

Buna ihtiyaç duyan toplulukların başında Aleviler ve Kürtler geliyor. Bu iki meseleyi Türkiye’de Demokratik Cumhuriyet inşa etmek konusunda anahtar olarak görmemiz boşuna değil. Bu sadece bu toplulukların meselesi değildir; bütün yurttaşların özgür, demokratik bir düzende yaşamasının gerçek lokomotifidir. Aleviler, eşit yurttaşlık haklarına özgür yaşam talep ettiğimizde kavuşacaktır. Eşit yurttaşlık, kendilerini makbul vatandaş statüsünde görmeye meyledenleri de özgürleştirecek ve eşit yaşama kavuşacaktır. Toplumsal barışı ve Demokratik Cumhuriyeti getirmeyi mümkün kılacaktır.

Bu programı uzun istişare, çalışmalar ve çalıştaylar sonucunda hazırladık. Halklar ve İnançlar Komisyonumuzun büyük emekleri var. Her birine teşekkür etmek, kendilerini tebrik etmek istiyorum. Bu çalışmalarımıza katkı sunan Alevi kurumlarına ve tek tek bireylere de emeğinize sağlık diyorum.

Provokasyonlarla iktidarını sürdürmek isteyenleri durdurmanın yolu ortak mücadeledir

Her türlü provokasyonu deneyerek iktidarını sürdürmeye azmetmiş bir blok var. Bu bloku durdurmanın ve değiştirmenin yolu ortak mücadeleden geçiyor. O nedenle bizler burada Aleviler adına konuşmuyoruz derken bunun altını çizmek istiyorum. Biz birlikte mücadele için, ortak mücadeleyi büyütmek için bu çalışmaları yapıyoruz. Bu hem mevcut inkarcı ve asimilasyoncu iktidarı durdurmak için gereklidir hem de on yıllardır devam bu zihniyeti değiştirecek yeni bir yaşam kurmak için kaçınılmazdır. Amacımız, Türkiye’de yaşayan bütün halkların ve inançların eşit ve özgür olacağı Demokratik Cumhuriyetin gerçek anlamda kurulacağı bir gelecek inşa etmektir. Bu geleceği sizlerle birlikte; Alevi toplumu, Kürt halkı, bütün ezilenlerle ve yoksullarla birlikte yaşama geçireceğiz. 

Bu sömürüyü, yoksulluğu, talanı, soygunu örtmenin de en sık başvurulan yöntemi inançlar ve kimlikler arası çatışmaları sürekli gerilim kaynağı olarak kullanmaktır. Emekçiler. Kürtler, Aleviler ve bütün toplum için bu oyunları fark ederek ortak mücadele etmek gerektiğine bütün kalbimizle inanıyoruz. Toplumun bütün kesimlerinin böyle bir mücadele istediğinin olduğunun farkındayız. Bize düşen bu iradeyi somut güce dönüştürmek; yeni başlangıç, yeni yaşam, eşit yurttaşlık, Demokratik Cumhuriyet için var gücümüzle mücadele yürütmektir. Geldiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Yolumuz açık olsun, Hızır yardımcımız olsun.

Sancar’ın konuşmasının ardından Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız Tülay Hatimoğulları, hazırlanan broşür ve kampanyaya ilişkin bilgiler verdi. 

Kampanya broşürünü buradan indirebilirsiniz.

5 Mayıs 2022

Editör: TE Bilisim