CHP Adana İl Kadın Kolları Başkanı Avukat Oya Tekin alan çalışmasında uyuşturucu kullanımını ve uyuşturucunun aileler üzerinde yarattığı tahribatı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Tekin konuyla ilgili çalışmalarını farklı mahallerde sürdürerek önemli veriler elde ediyor.

Oya Tekin’in, “Madde Kullanımına Bağlı Suçlarda Mağdurlar Yine Kadınlar” Başlıklı Çalışması Şu Şekilde;

Türkiye’nin uluslararası uyuşturucu madde kaçakçılığı rotasının üzerinde bulunduğu gerçeği, kullanımın yaygınlığı ve son yıllardaki artışı, madde kullanımını Türkiye’nin en tehlikeli ve en çok hasıraltı edilen sorunu haline getirdi.

WhatsApp Image 2023-03-25 at 22.21.36

Son verilere göre, madde bağımlılarının yüzde 68,5’ini erkekler, yüzde 31,5’ini kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de en çok kullanılan uyuşturucu madde esrar iken, son dönemlerde metamfetamin bağımlılığı ve bu maddeye bağlı işlenen suçlar ve ölümler dikkat çekiyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın "2022 Narkolog Raporu"na göre, metamfetamin kullanımında, iş durumuna göre meslek dağılımı ele alındığında yüzde 13,2 ile en çok kullananların işçiler olduğu göze çarpıyor. Metamfetamin kullananların yarısından çoğu da düzenli bir işte çalışanlar olarak gözleniyor. Metamfetamin kullanıcısı kişilerin profiliyle ilgili paylaşılan bilgide, diğer madde kullanıcılarına göre metamfetamin kullanan kadın oranının yüksek olduğu görülüyor. Ayrıca bu gruptaki insanların maddeyi kullanmaya başlama yaşı da diğer gruplardakine göre daha yüksek.

Sokak jargonunda “ateş buz” olarak adlandırılan Metamfetamin türü, yalnızca kullanıcı için değil, yakın çevresi için olduğu kadar toplum için de son derece yıkıcı bir madde. Kolay ulaşılabilir olması, ucuz olması, kullanıcının dışarıdan net bir şekilde anlaşılmaması ve bu konuda yeterli bilgilendirme olmaması sebebiyle ateş buz adlı maddenin kullanım yaygınlığı, toplumun her kesiminde çığ gibi büyüyor. Hükümetin uyuşturucuyla mücadelede, gerçeği görmezden gelen ve hasıraltı eden politikaları nedeniyle de sorun katlanarak artıyor.

Madde kullanımı meselesinin yalnızca bireyler açısından değil toplum açısından da ne kadar büyük bir sorun teşkil ettiğinin farkında olduğum için, bu konu hakkında Adana’nın çeşitli mahallerinde madde bağımlılarının anneleri, eşleri ve kız kardeşleri olmak üzere yakın çevrelerindeki kadınlarla görüşmeler yaptım. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü’nün son raporuna göre uyuşturucu suçları, erkek egemen bir suç türü. Uyuşturucu suçlarını işleyenlerin %95,1’ini erkekler oluştururken sadece %4,9’unu kadınlar oluşturuyor. Ve günün sonunda, madde kullanımına bağlı işlenen suçlarda mağdurlar ağırlıklı olarak kadınlar oluyor.

WhatsApp Image 2023-03-25 at 22.21.35

“POLİS TORBACILARA İSMİMİZİ VERİYOR”

Farklı mahallelerde birçok yüz yüze görüşmeler yapan Tekin, örnek olması açısından Kocavezir mahallesinde ki görüşmesini paylaştı.

Tekin görüşmesini şu şekilde özetledi;

Son yıllarda Suriyeli göçmenlerin yerleştiği bir bölge olarak öne çıkan mahallede yaşayanların, eğitim ve gelir seviyesi de bir hayli düşük. Diğer yandan bu bölgede madde kullanımı, özellikle de “ateş buz” kullanımı oldukça yaygın.

Burada görüştüğüm, üç çocuğu da ateş buz bağımlısı olan … hanım, “Çocuklarımızı kurtarmak için bir adım bile atamıyoruz çünkü şikayetçi olduğumuzda torbacılara ismimizi veren bir devletin çatısı altında yaşıyoruz” diye başlıyor sözlerine.

Kendisinin akciğer kanseri olduğunu söyleyen… hanım, tedavi görmesi gerekirken oğlundan şiddet gördüğünü belirterek “sadece bana değil, eşi de dahil olmak üzere çevresindeki tüm kadınlara zarar veriyor. Beni gecenin ikisinde komşular arayıp ‘koş oğlun karısını öldürüyor ‘ diyorlar” diye anlatıyor.

….. hanım, oğlunun madde kullandığında bir caniye dönüştüğünü, kendisine “dilsiz şeytan” diyerek saldırdığını, 9 yaşındaki öz oğlunu bile öldürmeye kalkıştığını anlatıyor ve şöyle diyor: “Oğlum kendine geldiğinde ve yaptıklarını fark ettiğinde ise günlerce kendini kapatıp ben ne yaptım diye ağlıyor.” … hanım, diğer yandan, ateş buz kullanan diğer iki çocuğunun ve çevrelerindeki gençlerin de bu şekilde olaylar yaşadığını, ölümün hep bir adım ötede olduğunu söylüyor.

Gerçekten de, hemen her gün basında yer alan ve madde kullanımı sonrası çevresini istismar eden, şiddet uygulayan ve hatta ölüme sebebiyet veren bağımlıların haberlerini okudukça, bu fikre katılmamak mümkün değil.

WhatsApp Image 2023-03-25 at 22.21.35 (1)

“SEYDA HAZRETLERİNDEN HABER BEKLİYORUZ”

……. hanım bu noktada çok önemli bir gerçeği de benimle paylaşıyor. Devletin ve AMATEM’lerin tedavi alanında işe yarar hiçbir çalışma yapmadığına dikkat çekiyor. Bu noktada, bu alanda devletin yarattığı boşluğu çeşitli dini vakıf, dernek ve tarikatların doldurduğunu, bağımlıları onların tedavi ettiklerini söylüyor. Kendisinin de, çaresizlikten ötürü çocuklarını Menzil tarikatına teslim ettiğini, ancak burada çocuklarının zikre girerken bile ateş buz içtiğini, hiçbir şeyin değişmediğini söylüyor ve bir umutla şu ifadeleri kullanıyor: “Artık Seyda hazretlerinden haber bekliyoruz. O neyi layık görürse, önce Allah sonra o”.  …. Hanım, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Ben, bir anne olarak evimde oturamıyorum. Çocuklarım sokakta sürünürken, gecenin üçünde, dördünde 9 yaşındaki torunumla yollara düşüyoruz. Çocuklarım yemek yemiyor, ‘açım anne’ dedikleri için verdiğim 10 TL - 20 TL ile gidip madde alıyorlar. Ben parayı neden istediklerini anlayıp para vermeyince de, gidip kağıt veya çöp topluyorlar, maddenin parasını ordan çıkarıyorlar. Günün sonunda, 9 yaşındaki torunumdan teselli arıyorum ben…”

… hanım, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Büyük oğlum bir dönem içeride yattı, dört ay kadar. İçerdeyken ‘bir daha tövbe’ dedi ama çıktığında, 15 gün sonra tekrar başladı. Ben yine de, tedavidense çocuklarımın hapse girmesini tercih ederim çünkü bu ülkede tedavi diye bir şey yok, zaten tedavi yapan yerler de bizden para istiyor, verecek durumum yok. Geriye bir tek hapishane seçeneği kalıyor, çünkü hapishanede en azından maddeyi bulamıyorlar. Çevremdeki tüm bağımlı anneleri ve eşleri de benim gibi düşünüyor. Tabii evdeki bağımlı kişi hapse girince yuvalar dağılıyor ama en azından maddeden uzak kaldıkları için, kendileri de, biz de geçici de olsa rahat ediyoruz. Bazen de, Allah affetsin ama ‘çocuklarım ölse de kurtulsam’ diyorum. Düşünebiliyor musunuz, bir anne bu noktaya geliyor. Bu uyuşturucuyu bizim çocuklarımız içiyor ama onlar cahil, peki devlet buna nasıl göz yumuyor? Bu maddeler gözümüzün önünde satılıyor. Bir şey diyemiyoruz, satanı şikayet ediyoruz. Ama polis, şikâyet edenin, yani bizim ismimizi satıcıya veriyor ve sonunda da satıcılar bize gelip ‘sen mi beni şikayet ettin?’ diye hesap soruyor. Can güvenliğimiz kalmıyor.”

AMATEM’LERDE GÖREV YAPAN HEKİMLERE SORULARIMI SIRALIYORUM

Görüşmelerin ardından, konunun uzman isimlerinden bilgi almam gerektiğine karar veriyorum. Zira son derece çetrefilli ve karanlık bir konuyu ele aldığımı, yaptığım görüşmelerle birlikte daha çok fark ediyorum. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden AMATEM’lerde görev yapan hekimlere sorularımı sıralıyorum.

Ancak Adana’daki AMATEM’in 80 kişilik yatak kapasiteli olduğunu duymak beni endişelendiriyor. Zira Adana uyuşturucu bağımlılığında Türkiye’de ilk sıralarda yer alıyor. Dolayısıyla, bu yatak kapasitenin son derece yetersiz olduğunu anlamak için uzman olmaya gerek yok.

Görüştüğüm uzmanlar, Türkiye’de uyuşturucu madde kullanımı yaygınlığının ilk dönemlerinde Devletin, bu sorunu görmezden geldiğini zira bu sorunun doğudan yoğun göç alan bölgelerle sınırlı olduğunu ve kültürel bir mesele olduğunu varsaydığını söylüyorlar. Bugün gelinen aşamada ise madde bağımlığının bir salgın hali aldığına dikkat çeken uzmanlar, “burası, yani Adana artık geçiş alanı değil, bir merkez oldu. Ceyhan’da üretim yerleri çok fazla, tabii ateş tek bir yerde kalmaz yayılır. Kullanım artınca bir bölgede kalmadı Türk, Kürt, kadın, erkek, çocuk, yetişkin dinlemedi” ifadelerini kullanıyor.

ŞİZOFRENİ VAKALARI BEŞ KAT ARTTI

Son dönemde başta ateş buz denilen Metamfetamin kullanımının korkunç derecede yaygınlaştığını söyleyen uzmanlar, bu maddenin basit bir laboratuvarda üretilebildiğini, bu nedenle de toplumun her kesimine kolaylıkla ulaştırıldığını söylüyor. Diğer yandan esrar maddesinin de masum gibi gösterilerek yaygınlaştırıldığını söyleyen uzmanlar, esrar kullanımına bağlı psikoz ve şizofreni vakalarında adeta patlama olduğuna dikkat çekiyor. Dahası, ateş buz gibi metamfetaminlerin, insan psikolojisinde şizofreninin beş katı ağır belirtilere neden olduğunu söylüyor ve ekliyor: ”Bu maddelerin neden olduğu şizofreni, bambaşka bir tür. Biz bunlara ‘saatlik şizofreni’ diyoruz. Çok vaka gördüm ki, annesinin boğazını kesip hatırlamıyor veya öz kızına tecavüz ettiğini ertesi gün fark ediyor.”

Uzmanlara, son yıllarda uyuşturucu madde kullanımında yaşanan patlamanın sebebini sorduğumda ise temel nedenin satışın önünde caydırıcı bir engel olmaması, kitlelerin yoksul, eğitimsiz, bilinçsiz ve kolay kandırılabilir olması, bu alanda görev yapan hekimlerin mesleklerine adeta küstürülmesi gibi nedenleri sıralıyorlar.

TÜRKİYE NARKO DEVLET OLMUŞ DURUMDA

Uzmanlar sözlerini şöyle sürdürüyor: “Diğer taraftan mutsuz ve umutsuz bir gençlik var Türkiye’de. Sadece gençlik de değil, yetişkin bireyler de yaşama sevinçlerini kaybetmiş durumdalar. Düşünün ki 55 milyon kutu antidepresan kullanılıyor bu ülkede. Sağlık Bakanlığı da, 55 milyon kutu antidepresan satılıyor toplumda, bunun sebebi nedir diye merak etmiyor. İktidarın bu konuyu hiçbir şekilde gündeme getirmemesi de çok ilginç. Türkiye, ne yazık ki narko devlet olmuş durumda. Valiliklerdeki göstermelik toplantılarla toplumun gözünü boyuyorlar.”

Bu noktada aklıma şu soru geliyor: “Devletin uyuşturucu ile mücadelede ortaya koyması gereken ideal tedavi yöntemi ne olmalıdır?” Uzmanlar madde bağımlılığında halihazırda uygulanan 21 günlük detoks programının ardından bir yılı bulan “izole terapi tedavisi”nin mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar. Öte yandan AMATEM’lerde çalışan sağlık personelinin de büyük bir risk altında olduğunu söyleyen uzmanlar, AMATEM’ler önünde uyuşturucu ticareti yapan insanlarla sağlık personelinin muhatap olmak zorunda kaldığını, hatta kurşunlanmaya varan vakaların yaşandığını belirtiyorlar.

TEDAVİNİN BAŞARI ORANI %10 CİVARINDA

Uzmanlar, AMATEM’lerde ayakta ve yatarak yapılan tedavilerin başarı oranının %10’larda olduğunu belirterek,” kişi geliyor, onun isteğine göre, yatış istiyorsa yatış, istemiyorsa ayakta tedavi veriyoruz. Bir başka değişle, tamamen bağımlının motivasyonuna göre karar veriyoruz. Fakat bu önemli karar, bir ekiple verilmesi gereken bir karar. Tek başına bir hekime bırakılamayacak kadar önemli. Ancak ne yazık ki Türkiye’nin çoğu yerindeki AMATEM’lerde bu kararı bir veya iki hekim veriyor.”

ÇOCUĞUNUN ÖLÜM HABERİNE SEVİNEN ÇOK ANNE GÖRDÜM

Son görüştüğüm uzmanın yanından ayrılırken aklıma bir soru daha geliyor. Bugüne kadar görüştüğüm tüm anneler bağımlı çocuklarının ölümünü dilemişlerdi. Peki gerçekten böyle oluyor mu, diye soruyorum uzman hekime… Cevabı kan dondurucu: ”Çocuğunun ölüm haberini verdiğimde, sevinç çığlığı atmamak için kendini zor tutan çok anne gördüm.”

Madde kullanımı üzerine yaptığım bu görüşmelere şimdilik bir son verirken, görüştüğüm annelerden birinin bana tedavi seçeneği olarak adres gösterdiği sözde klinik aklıma geliyor. Direksiyonu o yöne kırıp, söz konusu merkezin önünde durduğumda, karşımda madde bağımlılığını bir günde, hatta birkaç saatte tedavi ettiğini iddia eden bir cemiyetin sorumlusunu buluyorum. Bu demek oluyor ki, resmi makamların bu alanda bıraktığı büyük boşluğu her zamanki gibi şarlatanlar doldurmuş. Söz konusu merkeze, Türkiye’nin her yerinden bağımlıların yanı sıra, Emniyet birimleri ve AMATEM’lerden de bağımlıların yönlendirildiğini söyleyen sözde sorumlu “Biz bu işi Allah için yapıyoruz. Bağımlılığı kimi zaman, bir saatte bile tedavi ediyoruz. Zaten devlet destekliyiz. Bağımlı aileleri bize gönül rahatlığıyla güvenebilir” diyor. Zaten sözde merkezin kapısında da asılı olan büyük bir afişe baktığımda,  Türkiye’nin bu alandaki acizliğinin özetlenmiş olduğunu görüyorum. Afişte, “Hızlı terapi ücretsiz. Sigara, alkol ve madde bağımlılarına terapi” ifadeleri yer alıyor…

Editör: Haber Merkezi