"Millet İttifakı kazanırsa KHK'lıların durumu ne olacak? Seçimi kazanırlarsa neler değişecek?" sorusuna Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Antalya Milletvekili Adayı Prof. Dr. Serap Yazıcı Özbudun yanıt verdi:

Anayasa Hukuku Profesörü, Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Türk Demokrasi Vakfı İcra Kurulu Üyesi Hukuk Araştırmaları Direktör Prof. Dr. Serap Yazıcı Özbudun, Fatih Altaylı ile Teke Tek programının konuğu oldu.

Fatih Altaylı: Sayın hocam az önce bahsederken işte bu mağdurlarda AK Partili döneminin özellikle Cumhurbaşkanlığı sisteminin ve 15 Temmuz sonrası ki hukuksuzluk ortamının yarattığı mağdurdan bahsettiniz. Peki şimdi Bununla ilgili bir şey söylediğin zaman diye FETÖ’cüler değil mi bunlar diye bir savunma geliyor. Elbette bir kısmı FETÖ’cüler ama hep söylenen bir şey vardır. Suçun şahsiliği bugün de vurgulandığı gibi yani hiç kimse Orta Çağ’dan bu yana ailesinden dolayı suçlu aramaz, ama bugün bir anda bunu söylediğin zamanda peki bunları FETÖ’cü değil mi ya da aileden birisi diğerleri değil mi?

Özbudun; "Türkiye hiçbir zaman gerçek bir hukuk devleti olmadı ama hiçbir zaman da bu kadar geniş bir kitleyi mağdur edecek şekilde anayasa ihlal edilmemişti."

Şimdi bir kez bizim anayasamız 2. maddesinde hukuk devleti ilkesine yer vermekte ve bu ilkenin değiştirilmesini de yasaklamakta ve çeşitli hükümlerinde de hukuk devletinin yaratılmasını sağlayan ilkelere yer vermekte. 38. maddede işte suç ve cezanın kanuniliği cezanın şahsiliği Masumiyet karinesi yargılaması ceza olmaz ilkesi gibi kurallar var genel anayasaya baktığımız zaman yani şu anki değil tabii 2017 öncesinden söz ediyorum kuvvetler ayrılığı ilkesinin olduğunu görüyoruz. Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, Yargı yetkisi bağımsız mahkemelerin, Yürütme etkisi O tarihte işte cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunun ve bunların hepsi hukukun sınırları içinde hareket etmek zorundalar.

O dönemde Evet bir FETÖ mücadelesi vardı bu mücadelenin haklı temelleri de vardı bir darbe teşebbüsü olmuştu. Bunun bastırılması elbette ve bastırılması ile ilgili birtakım tedbirlerin olması son derece normaldi. Ama darbe teşebbüsü bence bir iki gün içinde bastırıldı. Dolayısıyla bir olağanüstü hal ilanına bence ihtiyaç yoktu. Haydi diyelim ki vardı anayasanın olağanüstü hale ilişkin 121. Maddesi o tedbirlerin ne maksatla ne şekilde ve hangi ölçüler dahilinde alınacağını 15. maddesi de olağanüstü hallerde dahi dokunulamayacak olan hakları ve devletin kullanacağı yetkilerin sınırlarını gösteriyordu. Ne oldu o dönemde farz edelim ki üst katınızdaki komşunuz sizden haz etmiyordu bir yere cimere hakkınızda şikâyette bulunuyordu ve sorgusuz sualsiz siz bir de bakıyordunuz ki KHK listesinde o eklİ listelerde yer alıyorsunuz. Bir gecede on binlerce kişi o listelerde yer alarak yargılanmadan savunma hakkı tanınmadan tüm haklarından mahrum kılındılar.

Editör: Haber Merkezi