Deyr ez Zor ve Lazkiye’deki çatışmalar, Şam ile Demokratik Suriye Güçleri arasındaki anlaşmanın tıkanmasına yol açarken; geçici yönetim Hizbullah’ın kaçakçılık ağlarını tasfiye etmeye çalışıyor. Kürtler ise anayasal hak, yerinden edilmişlerin dönüşü ve adem-i merkeziyet talebinde ısrarlı.
Suriye’nin doğusu ve batısında tırmanan askeri gerilim, Demokratik Suriye Güçleri (HSD/SDG) ile Şam yönetimi arasında Mart ayında imzalanan uzlaşma anlaşmasının uygulanmasını zora soktu. Yerel kaynaklara göre, Deyr ez Zor’da Suriye ordusu ile SDG arasında çatışmalar yaşanırken, Lazkiye kırsalında Suriye ordusuna destek veren Hizbullah güçleri ile Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) unsurları arasında şiddetli çatışmalar çıktı.
Deyr ez Zor’da Suriye Ordusu ile SDG Karşı Karşıya
Kuzeydoğu Suriye’nin Deyr ez Zor vilayetinde, Suriye ordusuna bağlı birliklerle Demokratik Suriye Güçleri (SDG) arasında son günlerde çatışmaların yoğunlaştığı bildirildi.
Yerel kaynaklara göre, Mehkan ve Keşme kasabalarında taraflar arasında ağır silahların ve topçu atışlarının kullanıldığı çatışmalar yaşandı.
SDG, bu saldırıların “Şam yönetiminin barış anlaşmasının uygulanmasını engelleme çabası” olduğunu ileri sürerken, Suriye hükümetine yakın kaynaklar ise “SDG’nin kontrol noktalarını genişletme girişimi”ni gerekçe gösterdi.
Deyr ez Zor hattında ABD destekli SDG güçleri, Fırat Nehri’nin doğusunu elinde tutuyor. Nehrin batısında ise Suriye ordusu ve İran destekli milis gruplar — özellikle Hizbullah ve Haşdi Şabi bağlantılı güçler — bulunuyor. Bu hat, iki taraf arasında zaman zaman çatışmaların yaşandığı bir “cephe hattı” niteliğinde.
Lazkiye’de Hizbullah ve HTŞ Çatışması
Suriye’nin batısında, Akdeniz kıyısındaki Lazkiye vilayetinde ise gerilim farklı aktörler arasında yaşanıyor. Bölgedeki son çatışmalarda, Suriye ordusuna destek veren Lübnan Hizbullahı birlikleri ile radikal İslamcı örgüt Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) arasında sıcak temaslar rapor edildi.
HTŞ, İdlib merkezli bir örgüt olup El Kaide’nin eski kolu olarak biliniyor ve Lazkiye’nin kuzey kırsalında Suriye ordusu ile sık sık çatışmalara giriyor.
Hizbullah güçleri, özellikle Lazkiye’nin kuzeydoğusundaki dağlık bölgelerde Şam ordusuna “kara desteği” sağlıyor.
Son çatışmalarda her iki tarafın da kayıplar verdiği, Lazkiye’nin Kebine ve Selma bölgelerinde yoğun topçu bombardımanı yapıldığı bildirildi.
Barış Anlaşması Uygulamada Tıkanıyor
10 Mart 2025’te Şam hükümeti ile SDG arasında yapılan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki sivil ve askeri kurumların entegrasyonu, Kürtlerin anayasal haklarının tanınması ve mültecilerin geri dönüşü gibi maddeleri içeriyordu. Ancak sahada hem Deyr ez Zor hattında yaşanan SDG–ordu çatışmaları hem de Lazkiye’deki Hizbullah–HTŞ gerilimi, anlaşmanın uygulanmasını fiilen imkânsız hale getirdi.
Analistler, “siyasi uzlaşmanın kırılgan bir zeminde inşa edildiğini”, tarafların hâlâ kendi güvenlik alanlarını korumakta ısrarcı olduğunu belirtiyor.
Tarafların Pozisyonları: Kısa Tanım
- SDG (Demokratik Suriye Güçleri): ABD destekli, çoğunluğu Kürt savaşçılardan oluşan askeri koalisyon. Kuzeydoğu Suriye’de “Demokratik Özerk Yönetim”in askeri gücü.
- Suriye Ordusu: Şam yönetimine bağlı resmî ordu, Rusya ve İran desteğiyle ülkenin büyük bölümünde yeniden kontrol sağladı.
- Hizbullah: Lübnan merkezli Şii silahlı grup; İran’ın bölgesel müttefiki olarak Suriye ordusuna sahada destek veriyor.
- HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam): İdlib merkezli, El Kaide’nin eski kolu. Suriye’nin kuzeybatısında rejim karşıtı en güçlü yapı.
“Sahadaki Gerilim Barış Sürecini Tehlikeye Atıyor”
Bölgedeki gözlemciler, hem doğuda SDG–Şam hattında hem de batıda Hizbullah–HTŞ cephesinde artan çatışmaların, ülke genelinde siyasi istikrarın önündeki en büyük engel olduğunu belirtiyor.
Rusya tarafları diyaloga çağırırken, ABD’den gelen açıklamalarda “SDG’nin savunma pozisyonunda olduğu” vurgulandı.
Birleşmiş Milletler (BM) ise, artan gerilimlerin “yerinden edilmiş sivillerin geri dönüş sürecini tehdit ettiği” uyarısında bulundu.
Sonuç olarak, hem doğudaki Deyr ez Zor çatışmaları hem de batıdaki Lazkiye hattında yaşanan Hizbullah–HTŞ gerginliği, Suriye’de Mart ayında başlayan kırılgan barış sürecinin ciddi biçimde sarsıldığını gösteriyor. Taraflar arasındaki güven eksikliği ve dış aktörlerin etkisi, sürecin geleceğini yeniden belirsiz hale getirdi.




