Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın nafakanın “süresiz” olduğuna dair açıklamaları, hukuki gerçeği yansıtmamakla birlikte kamuoyunu yanıltıcı niteliktedir.
Yoksulluk nafakasını düzenleyen Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” denilmek suretiyle kusuru ağır olan eşin yoksulluk nafakası alamayacağı ve yoksulluk nafakasının, nafakayı ödeyecek kişinin mali gücü oranında belirleneceği belirtilmiştir.
Kanun metninden açıkça anlaşılacağı üzere, kamuoyunda yaratılmaya çalışılan algının aksine; yoksulluk nafakası her koşulda süresiz değildir. Ayrıca mahkemelerce ödenmesine hükmedilen nafakalar, nafaka alacaklısının insan onuruna yaraşır biçimde yaşamasına engel miktarda olup çoğu zaman nafaka yükümlüsünün Kanuna aykırı davranışları nedeniyle de tahsil edilememektedir.
Ülkemizde öncelikle sorgulanması ve devlet politikalarıyla ortadan kaldırılması gereken; kız çocuklarını eğitim sisteminden, devamında ise kadınları işgücünden ve kamusal hayatın akışından dışlayan dinamiklerdir. Bir toplumda boşanmakla birlikte yoksulluğa düşen tarafların ezici ve trajik bir üstünlükle kadınlar olmasının altında yatan sosyolojik sebepler göz ardı edilerek süresiz nafaka tartışmalarını dile getirmenin, kadınlar aleyhine vücut bulan toplumsal dinamiklerin ortadan kaldırılması yerine o dinamiklere katkıda bulunacağı açıktır. Sayın Bakan’a bir kez daha hatırlatmak isteriz ki; tartışılması gereken nafaka değil “KADIN YOKSULLUĞU”, “TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ”, “KADINA KARŞI ŞİDDET”, “CEZASIZLIK POLİTİKALARI” ve tüm bunların önüne geçmek için yürütülmesi gereken bütüncül politikalar ile kadının ekonomik özgürlük ve refahının sağlanmasıdır.
TÜBAKKOM olarak kadınların nafaka hakkı başta olmak üzere hak ve kazanımların kaybına neden olacak her türlü girişimin karşısında olacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
KADIN HUKUKU KOMİSYONU (TÜBAKKOM)