BM uzmanları 15 Eylül'de, ülkede ifade özgürlüğüne yönelik baskılar artmaya devam ederken, Suudi Arabistan'ın tweetleri ve YouTube faaliyetleri nedeniyle Mohammed al-Ghamdi'ye verilen idam cezasını derhal iptal etmesi gerektiğini söyledi.
BM uzmanları, "Eleştirel görüşlerin yalnızca çevrimiçi olarak ifade edilmesi, uluslararası hukukta ölüm cezasının uygulanmasına ilişkin eşiği karşılayamaz" dedi. “İddia edilen suçlar hiçbir durumda 'en ciddi' suçları teşkil etmez.”
Mohammed al-Ghamdi, 11 Haziran 2022'de Suudi güvenlik servisleri tarafından tutuklandı ve sosyal medyada ifade ettiği görüşler nedeniyle ceza gerektiren suçlarla suçlandı. Suçlamalar arasında "dinine, ülkesine ve yöneticilerine ihanet", "kamu düzenini bozmak ve güvenliği istikrarsızlaştırmak amacıyla asılsız söylentiler yaymak" ve "terör ideolojisine ve terör örgütüne destek vermek" yer alıyordu.
İhtisas Ceza Mahkemesi, Mohammed al-Ghamdi'yi suçlu buldu ve 10 Temmuz 2023'te ölüm cezasına çarptırdı. Mahkeme, Al Ghamdi'nin "küresel medya platformu aracılığıyla güçlendirilen" "iğrenç suçlar" nedeniyle ağır şekilde cezalandırıldığını söyledi.
Uzmanlar, "Suudi Arabistan'ın çevrimiçi ifadeye yönelik cezalarının, terörle mücadele yasaları uyarınca ölüm cezası veya onlarca yıllık hapis cezalarını da içermesi endişe verici" dedi. "Bu cezalar uluslararası hukuka ve insan hakları standartlarına tamamen aykırıdır" dediler.
İfade ve düşünce özgürlüğünün, özgür ve demokratik bir toplum, sürdürülebilir kalkınma ve kişinin tam gelişimi için vazgeçilmez koşullar olduğunu vurguladılar.
Uzmanlar, "Mohammed al-Ghamdi'nin tutuklanması, gözaltına alınması ve ölüm cezasına çarptırılması, Suudi Arabistan'da kendilerini özgürce ifade etmek isteyen herkese açık ve tüyler ürpertici bir mesaj gönderiyor" dedi.
Uzmanlar, idam cezasının geri döndürülemezliği göz önüne alındığında, Suudi Arabistan'daki yargı ve diğer kurumlara Muhammed Al Ghamdi'nin infazının ertelenmesini sağlama çağrısında bulundu.
Uzmanlar, "Bay Al Ghamdi'nin akıl sağlığının gözaltına alınmasından bu yana kötüleştiği, tıbbi bakım eksikliği ve gözaltı koşulları nedeniyle daha da kötüleştiği yönündeki raporlardan derin endişe duyuyoruz" dedi.
"Bu cezanın uygulanması halinde, uluslararası insan hakları standartlarının açık bir ihlali teşkil edecek ve keyfi bir infaz olarak değerlendirilecektir" dediler.