Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, yıllardır saldırılara maruz kalan trans kadın Ajda Ender hakkında dava açılmasına ilişkin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdi.
(HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, soru önergesinde
Türkiye’de LGBTİ+’lar cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden dolayı yaşamın her alanında ayrımcılığa, şiddete ve nefret cinayetlerine maruz kalırken iktidar ise kimi zaman doğrudan LGBTİ+’ları hedef göstererek kim zaman da nefret suçu işleyen failleri yargı yoluyla koruyarak söz konusu saldırıların daha da artmasına neden olmaktadır.
İstanbul'da yaşayan trans kadın Ajda Ender uzun yıllardır komşuları tarafından tehdit edilmekte ve transfobik saldırılara maruz kalmaktadır. Pandemi döneminde komşuları tarafından çıkarılan "uzaklaştırma kararı” nedeniyle uzun bir süre kendi evine girmesi engellenerek barınma hakkı elinden alınmıştır. Bu süreçte devam eden saldırılara karşı Ajda Ender’in komşuları hakkında açtığı davada savcılık tarafından takipsizlik kararı verilmiştir. Daha sonra sırf transfobik saldırıları savcılığa bildirdiği için hakkında haksız ithamlarla yapılan şikâyet sonucu dava açılmıştır.
Defalarca saldırılara maruz kalan Ajda Ender’in şikayetlerinin takipsizlikle sonuçlandırılması ve mağdurken “sanık” haline getirilmesi kendisine yönelik saldırıların artmasına neden olacaktır.
Bu bağlamda;
1. Trans kadın Ajda Ender’e yönelik saldırıların uzun yıllardır devam ettiği biliniyorken bu saldırılara karşı açtığı davaya ilişkin takipsizlik kararı verilmesi yaşam hakkına yönelik tehdit değil midir?
2. Saldırıya uğramasına ve daha önce kendi evine girmesi dahi engellenmesine rağmen Ajda Ender’e yönelik hangi gerekçeyle dava açılmıştır?
3. Ajda Ender’in yıllardır maruz kaldığı saldırılara karşı geçmişte Bakanlığınızın almış olduğu önlemler olmuş mudur? Söz konusu saldırıların tekrar yaşanmaması için alacağınız önlemler nelerdir?
4. Türkiye’de transfobi ve homofobi yaygın olmasına rağmen gerçek anlamda ceza hukukunda karşılığı olmayan politik suçlardır. “Cinsiyet kimliği” ve “cinsel yönelim” temelli nefret suçlarına ilişkin caydırıcı hukuki düzenlemeler yapılacak mıdır?





