15 Temmuz darbe girişiminde 251 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 194 kişi yaralandı.

21 Temmuz 2016’da ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) 18 Temmuz 2018 itibarıyla sona erdi. OHAL toplamda 7 kez uzatılarak 2 yıl sürdü.

OHAL döneminde 37 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarıldı.

OHAL kapsamında çıkarılan KHK’ler ile 131 bin 922 “tedbir” gerçekleşti. OHAL’ de 125 bin 678 kamu görevlisi ihraç edildi, 270 kişinin öğrencilikle ilişiği kesildi, 2 bin 761 kurum ve kuruluş kapatıldı, 3 bin 213 personelin rütbesi alındı.

OHAL sürecinde toplam 204 medya kuruluşu kapatıldı. Kapatılan 179 medya kuruluşu arasında 53 gazete, 37 radyo istasyonu, 34 televizyon, 29 yayınevi, 20 dergi ve 6 haber ajansı bulunuyor.

2 yılda 6 bin 81 akademisyen ve üniversitelerin idari kadrosundan bin 427 personel ihraç edildi, bu ihraç kararlarından 185’i kaldırıldı.

234 bin 419 pasaport iptal edildi. Pasaport tahditleri aşamalı olarak kaldırıldı.

OLAĞANÜSTÜ HAL İŞLEMLERİ İNCELEME KOMİSYONUNUN 03.07.2020 TARİHLİ KARARLARI HAKKINDA Kİ EN SON DUYURUSU İSE ŞU ŞEKİLDE

Komisyon bünyesinde 80’i raportör (hâkim, uzman, müfettiş) olmak üzere toplam 250 personel görevlendirilmiştir. 

Kurumlardan intikal eden personel dosyaları, mahkeme dosyaları ve eski başvurularla birlikte toplam 490.000 evrakın tasnif, kayıt ve arşivleme işlemi tamamlanmıştır.

Olağanüstü hal kapsamında yayımlanan KHK’lar ile 125.678’i kamu görevinden çıkarma (3.213 rütbe alma, 270 yurtdışı öğrencilikle ilişiği kesilme, 2.761 kurum ve kuruluş kapatma)olmak üzeretoplam 131.922 tedbir işlemi gerçekleştirilmiştir. 

Komisyon Kararları

03/07/2020 tarihi itibariyle Komisyona yapılan başvuru sayısı 126.300’dür. Komisyon tarafından verilen karar sayısı (108.200) dikkate alındığında, incelemesi devam eden başvuru sayısı 18.100’dür.

22 Aralık 2017tarihinden itibaren karar verme sürecine başlamış olan Komisyon tarafından, 03/07/2020 tarihi itibariyle verilen karar sayısı (12.200 kabul, 96.000 ret olmak üzere) toplam 108.200’dür. Kabul kararlarından 60’ı kapatılan (dernek, vakıf, öğrenci yurdu, televizyon kanalı, gazete) kuruluşların açılmasına ilişkindir. Buna göre, Komisyonun karar vermeye başladığı tarihten itibaren 30 aylık süre içerisinde toplam başvuruların yüzde 85’i hakkında karar verilmiş bulunmaktadır. Komisyon ayrıca, 3.500 dosya için ön inceleme kararı vermiştir.

15 TEMMUZ VE SONRASI YAŞANANLARA DÖNÜK KİM NE DEDİ?

HDP KOCAELİ MİLLETVEKİLİ ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin 4. yıl dönemindeyiz. Bu lanetli darbe girişimi neler getirdi neler doğurdu maalesef darbe girişimi sonrasında yeni darbeler oluştu. 4 yıldır devam eden bir darbeler sürecindeyiz.

Her tarafa darbe yapıldı annelere, babalara, çocuklara, ailelere darbe yapıldı. Halkın iradesine darbe yapıldı. Milletin vekillerine darbe yapıldı. Kayyumlarla darbe yapıldı. Gazetecilere darbe yapıldı. Her yolla OHAL baskıcı bir rejim oluşturdu. Evet, tüm demokratlar olarak biz 15 Temmuz darbe girişimine daha ilk saniyesinden itibaren karşı çıktık ama sonrasında demokrasi nöbetleri dendi ama bu aslında baskıcılığın devam etmesi yönündeki bir talebi getirdi.

Artık tek bayrak tek devlet gibi sloganlar atılarak tekçileştirme girişimleri ve herkesi kendisine boyun eğdirme girişimleri başlamıştı. OHAL’le, KHK larla ilan edilen soykırım metoduyla yüzbinlerce insan ihraç edildi. Acımasız bir şekilde işinden ihraç edildi. Adeta vatandaşlıktan çıkarıldı ve sonrasında da daha doğrusu hayattan ihraç edildi. Yurt dışına çıkışları yasaklandı. Özel sektörde çalışmasının önüne geçildi ve acımasız bir şekilde bir koca hapishanede ölüme terk edilen yüz binlerce milyonlarca insan oldu ve halen de devam ediyor. Gittikçe ağırlaşan OHAL şartları artık sadece mağdurları değil toplumun etkilenmeyen kısımlarını da etkilemeye başladı. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demenin ne kadar yanlış olduğu apaçık bir şekilde ortaya çıktı.

Bugün 15 Temmuz 2020 ve darbenin 4 yıl dönümü lanetle anıyoruz Ama bu 4 yıldır devam eden antidemokratik uygulamaları da aynı lanetle kınıyorum.

TMMOB GENEL BAŞKANI EMİN KORAMAZ

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden tam 4 yıl geçti. Aradan geçen 4 yıllık süreye rağmen ne darbenin gerçek sorumluları açığa çıkartılabildi ne de darbe hakkındaki soru işaretleri giderilebildi. Darbe girişiminden sonra üç aylığına ilan edilen OHAL rejimi ülkemizin olağan yönetim biçimi haline getirildi.

Darbe girişimi AKP'nin toplumu sürekli baskı ve tehdit altında tuttuğu bir İstibdat rejiminin inşasıyla sonuçlandı.

Türkiye şu anda anayasal demokrasi ortadan kaldırıldığı, Meclisin tamamen işlevsizleştirildiği, yargının siyasi iktidarın kolluk gücüne dönüştürüldüğü, halk egemenliği yerine kişi ve parti egemenliğinin hüküm sürdüğü, muhalif siyasi parti başkanlarının ve milletvekillerinin cezaevlerinde tutulduğu, gazetecilerin yüzlerce yıllık ceza istemiyle yargılandığı kısacası toplumun tüm kesimlerinin baskı altında tutulduğu karanlık bir dönem yaşıyoruz.

TMMOB olarak dün olduğu gibi bugün de darbelere Hayır diyoruz. Diktaya son diyoruz. Darbelerin ve diktatörlüklerin karşısında tutum almaya devam edeceğiz baskının zulmün ve sömürünün hüküm sürdüğü bir ülke yerine eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin ve Adaletin egemen olduğu bir Türkiye istemiyle mücadelemizi sürdüreceğiz.

TTB GENEL BAŞKANI SİNAN ADIYAMAN

15 Temmuz askeri darbe girişiminin üzerinden 4 yıllık süreç geçti.

Bu dönem sadece kişisel hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, Hukuksuz ve keyfi yönetim anlayışının had sayfada yaşandığı değil, anayasanın değiştirildiği, parlamenter demokrasinin ortadan kaldırılarak yeni bir rejimin inşa edildiği bir dönem oldu.

Aradan geçen 4 yıla rağmen bugün hala darbe girişiminin tam olarak aydınlatılamadığı, sorumluların ortaya çıkartılmadığının farkındayız.

Ülkemizin ihtiyacı olan Olağanüstü Halin yani ilk iki sene uygulanan Olağanüstü Halin süreklileştirilmesi değil demokrasi ve özgürlüklerin sınırlarının genişletilerek OHAL ve KHK rejimi ile yaratılan hak kayıplarının ortadan kaldırılmasıdır.

Türk Tabipleri Birliği olarak toplumun sağlık hakkının korunması açısından gerekli sağlık hizmetlerinin nitelikli eşit ve ulaşabilir olarak sunulması, ayrıca ücretsiz olarak sunulması, özellikle bulaşıcı hastalıkların yaygın yaşandığı dönemlerde çok daha fazla önem kazanmaktadır.

Bu salgın sürecinde diğer sağlık sorunları göz ardı edilmeden toplumun gereksinim duyduğu sağlık hizmetlerinin sunulması nitelikli ve eşit şekilde ücretsiz ulaşılabilir olmasını sağlanması sağlık hizmetlerinin ve kaynaklarının adil dağılımının planlanması ve uygulamaya geçilmesi de devletin yükümlülüğündedir.

KESK EŞ GENEL BAŞKANI MEHMET BOZGEYİK

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'de 20 Temmuz'da ilan edilen OHAL ve KHK süreci ile birlikte tüm toplumsal kesimlere dönük çok yoğun bir baskı uygulamaları ile karşı karşıya kaldık.

O günden bu yana çıkartılan 37 tane kanun hükmünde kararname ile kamuda 130 bine yakın kamu emekçisi bir gecede herhangi bir mahkeme kararı olmadan idari bir soruşturma bir yargı kararı olmadan işten çıkartıldılar usulsüz bir şekilde.

Anayasaya aykırı olarak birçok temel haklarımız ortadan kaldırıldı başta çalışma hakkımız seyahat özgürlüğümüz, düşünce ve ifade özgürlüğümüze yönelik çok boyutlu saldırılar yaşandı.

O günden bu yana da konfederasyonumuz KESK’e bağlı 11 iş kolumuza üye 4650 kamu emekçisi Hukuksuz bir şekilde işten çıkartıldı.

Yine AKP iktidarının geliştirmiş olduğu baskıcı otoriter politikalar, demokratik siyaset üzerindeki baskılar, yerel yönetim seçimlerinde halkın iradesi ile seçilen Belediye eş başkanlarının gözaltına alınması ve yerlerine Kayyum atanması ile birlikte de birçok belediyede Tüm Bel-Sen üyesi kamu emekçisi arkadaşlarımıza dönük sözleşmelerin feshedilmesi, yine KHK’lere adlarını yazdırılarak işten çıkarma uygulamaları geçtiğimiz 4 yıl içerisinde çok yoğun olarak yaşandı.

Bizler kamu emekçileri Sendikaları Konfederasyonu olarak Ülkemizde yaşanan bu darbe girişimi ve ardından ilan edilen sivil darbe sürecine karşı; Demokrasiden, Adaletten, Barış'tan yana hukuktan yana mücadelemizi başından beri yürütüyoruz.

Yine hukuksuz bir şekilde işten çıkartılan kamu emekçisi arkadaşlarımızla dayanışma içerisinde mücadelemizi de 4 yıldır yürütüyoruz.

Şunu bir kez daha söylüyoruz mutlaka biz kazanacağız işimize geri döneceğiz tüm hukuksuzlukları yapan haksız Hukuksuz fiillerde imzası olan kamu bürokratları da bu yapmış oldukları hukuksuzluklar nedeniyle yargılanacaklar diye belirtmek istiyorum.

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE ANKARA MİLLETVEKİLİ YILDIRIM KAYA;

4 yıl önce bugün Temmuz yani 15 Temmuz 2016 1 Karabasan çöktü. Sokaklarda insanlar demokrasi için darbeye karşı direniş gösterirken 251 şehit, 2194 gazi verdik. 4 yıldan bu yana Fetö'nün terör örgütünün ana unsurları siyasi ayağı açığa çıkartılamadı, hesap sorgulamadı.

O süreci soruşturan Türkiye Büyük Millet Meclisi raporu 4 yıldır ortada yok kayıp. O dönemin Genelkurmay başkanı ve MİT başkanı parlamentoya gelip hesap dahi vermedi. Çünkü hesap verdiklerinde belki de bu darbe girişiminin siyasi ayağı açığa çıkacaktı. Darbeyi fırsata çevirenler bu Allah'ın bir lütfudur diyenler 20 Temmuz'da sivil bir darbeyi gerçekleştirdiler ve binlerce kamu çalışanını işinden ekmeğinden aşından ettiler.

Şehitler için, toplanan gaziler için toplanan paraların hesabı hala verilemedi. Şehit yakınlarına ve gazilere toplanan parayı istiyoruz diyenlere polis jopuyla karşılık verenler bir kez daha 15 Temmuz hain darbe girişimini anlamayanlar dır. Bu ülke darbelerden çok çekti. Bu ülkede darbelere karşı direnenler her zaman darbeciler tarafından ezildi, cezaevlerine atıldı, işkence tezgahlarından geçirildi. 12 Mart, 12 Eylül, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve 20 Temmuz darbesi tamamına karşı olmamızın nedeni demokrasi aşkımızdır.

Bir kez daha 15 Temmuz hain darbe girişimini yapanları kılıyor, şehitlerimize Allah'tan rahmet Gazilerimize uzun ömürler diliyorum.

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI GÖKÇE GÖKÇEN;

Öncelikle 15 Temmuz günü Türkiye olarak çok korkunç bir gün yaşadık, çok korkunç bir darbe girişimi yaşadık ve bu darbe girişimi sırasında sokağa dökülen vatandaşlarımızdan birçok can kaybı meydana geldi. Buradan tekrar 15 Temmuz şehitlerimizi saygıyla anıyorum.

Askeri darbelere nasıl karşıysak, sivil darbelere de aynı şekilde karşı durmak zorundayız hep birlikte. Türkiye’nin barış içinde huzur içinde yaşayabilmesi Türkiye’de demokrasinin ayakta kalabilmesi için.

20 Temmuz’da maalesef bir sivil darbe inşa edildi Türkiye’de. Olağanüstü Hal ilan edilmişti şu an yürürlükten kalktığı söyleniyor hukuken belki yürürlükte olmayabilir ama fiilen olağanüstü hal halen yürürlükte ve biz sivil darbeyle de mücadelemizi sürdüreceğiz.

Sivil darbe sırasında KHK’yla 130 bine yakın kişi kamu görevinden ihraç edildi. Bu insanlar Terörist olarak fişlendiler. Terörle iltisaklı, irtibatlı olarak fişlendiler. Sosyal çevrelerinden dışlandılar yalnızca işlerinden değil. Ve karşılarında bir hukuk yolu bile bulamadılar ilk başta. Anayasa Mahkemesi şimdiye kadar verdiği bütün kararlarını değiştirdi ve başvurularının hepsini reddetti, Olağanüstü Hal Komisyonu diye bir şey oluşturuldu. Olağanüstü Hal Komisyonu neye göre karar verdiği belli değil, hala belli değil süresi uzatıldı. Hala birçok kişi beraat etmesine rağmen takipsizlik almasına rağmen veya hiç terörden yargılanmamasına rağmen başvuruları bu kişilerin kabul edilmedi.

İnsanlar işlerine dönmek istiyorlar. İnsanlar terörist olarak fişlenmek istemiyorlar haliyle. Adil yargılanmak istiyorlar, yargılanmak istiyorlar. Kendilerini aklayabilecekleri bir ortam arıyorlar. Maalesef bugüne kadar böyle bir ortam sunulmadı hiçbir şekilde. Hukuka aykırı hatta hukuksuz diyebileceğimiz hiç hukukun olmadığı bir süreç işletildi.

Bugün hala KHK’lılar sesini sosyal medyadan duyurmaya çalışıyor her akşam görüyoruz. Bizlerde tüm vatandaşlarımızın yanında olduğumuz gibi KHK’lıların da, adil yargılanmayan bütün herkesin, adil olmayan yargılamalar sonucunda hüküm giyen herkesin yanındayız.

Türkiye’de Adalet için mücadelemiz sürecek.

Editör: TE Bilisim