Adana – Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Dersim 1937–38 Katliamı’nın 88. yıldönümü dolayısıyla Adana İnönü Parkı’nda “İdam edilişlerinin 88. Yıldönümünde Kefensiz Yatanları Anıyoruz” başlıklı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı DAD Adana Şube Eş Başkanı Aslı Çetinkaya okudu. Çetinkaya'nın ardından DAD Eş Genel Başkanı Zeynel Kete de kapsamlı bir konuşma yaptı.

Kamu Alacaklarında Gecikme Zammı %3,7’ye Yükseltildi
Kamu Alacaklarında Gecikme Zammı %3,7’ye Yükseltildi
İçeriği Görüntüle

Whatsapp Image 2025 11 15 At 15.45.05 (1)

Açıklamada, 1937–38’de Dersim’de yaşananların yalnızca askeri bir operasyon olarak değil, halkın hafızasına “soykırım, sürgün ve kültürel yıkım” olarak kazındığı vurgulandı.

“Dersim’in kapanmayan yaralarıyla alanlardayız”

Eş Başkan Aslı Çetinkaya, Seyit Rıza ve Dersim ileri gelenlerinin idamlarının 88 yıl sonra hâlâ aydınlatılamadığına dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Bugün bir halkın, bir coğrafyanın, bir kültürün ve bir ikrarın adı olan Dersim’in kapanmayan yaralarından birinin yıldönümü nedeniyle bir kez daha alanlardayız. Cenazelerimiz çoğu zaman toplu bir mezarı bile hak görmeyen bir zulümle karşı karşıya bırakıldı.”

Açıklamada, katliamın tarihsel arka planına değinilirken, Koçgiri halk hareketi, İttihat ve Terakki iktidarı, Türk-İslam sentezi politikaları, Şark Islahat Planı ve Takrir-i Sükûn uygulamalarına işaret edildi.

DAD, Dersim’in hem Kürt hem Alevi kimliği nedeniyle hedef haline getirildiğini belirterek saldırıyı, “Mazlum halkların tasfiyesine dayalı soykırım zincirinin bir halkası” olarak niteledi.

“Uçaklar, zehirli gazlar, kayıp kız çocukları…”

Çetinkaya açıklamasında, Dersim Katliamı’nın en ağır sonuçlarını hatırlattı:

  • Uçak filoları ve zehirli gazlar kullanıldı.

  • On binlerce insan yaşamını yitirdi, sağ kalanlar sürgün edildi.

  • Kayıp kız çocuklarının akıbeti hâlâ bilinmiyor.

  • Seyit Rıza ve beraberindeki Resik Wusen, Wusené Seydi, Fındıq Ağa, Hesen Ağa, Hesené İvrayimé Qıji ve Aliyé Mırzé Sıli savunma hakkı olmadan idam edildi.

  • Mezar yerleri hâlâ açıklanmadı.

DAD’ın talepleri: “Arşivler açılsın, Dersim ismi iade edilsin”

Basın açıklamasında devlet ve hükümete yönelik şu çağrılar yer aldı:

Seyit Rıza ve altı Dersimli ileri geleninin mezar yerleri açıklansın.
Cenazelerin Dersim’e nakline izin verilsin.
Arşivler açılsın, Dersim’in tarihsel adı iade edilsin.
Sürgünler, kayıplar, gasp edilen çocukların akıbeti açıklansın.
Asimilasyon, göçertme ve şiddet politikaları son bulsun.
Dersim halkından resmî özür dilensin ve anayasal güvence sağlansın.

Zeynel Kete: “Bir kişi değil, bir halk dara çekildi”

DAD Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, yaptığı konuşmada Dersim’in resmi tarih anlatılarında “isyan” olarak gösterilmesini reddetti:

“Resmî tarihçilerin dediği gibi Dersim’de asla bir isyan yoktu. Müzakereler, anlaşmalar vardı. Dersim’de bir isyanın olduğunu söylemek yapılan zulmü meşru kılmaktır.”

Kete, Seyit Rıza’nın idama götürülme sürecini hatırlatarak, tıpkı Şeyh Said ve Şeyh Abdülkadir örneklerini vererek şu sözlerle konuşmasını sürdürdü:

“Seyit Rıza’nın son isteği, evladı Reşik Hüseyin'in gözlerinin önünde asılmamasıydı. Ama önce evladını idam ettiler. Bu topraklarda dara giden canların son sözleri bile yerine getirilmedi. Aynı zihniyet Şeyh Said'i, İskilipli Atıf Hoca’yı ve Şeyh Abdülkadir’i de dara gönderdi.”

Kete, Türkiye'de gerçek bir yüzleşmenin ancak demokratik cumhuriyet ve eşit yurttaşlık temelinde gerçekleşebileceğini vurguladı.

“Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik yüzleşme mümkün”

DAD, yürüyen barış ve demokratik toplum sürecinin önemine dikkat çekerek tüm halklara şu çağrıyı yineledi:

“Bu süreç her etnisite ve inançtan halklarımızı sağaltacak, ortak vatanda rıza temelli bir geleceği mümkün kılacaktır.”

SON SÖZ: “Zaman sahipsiz, mazlum çaresiz değildir”

Açıklama şu sözlerle son buldu:

“Zaman sahipsiz, mekân rızasız, mazlum çaresiz değildir. Hakikat yerini bulacaktır.”

Muhabir: Güven BOĞA