Adana Fotoğraf Amatörleri Derneğinin (AFAD) yılın son sergisi sanatseverlerle buluştu. . Fotoğraf Atölyesini başarıyla tamamlayan öğrencilerin eserlerinden oluşan “Geç Kalanlar” Fotoğraf Sergisi, dün akşam sanatseverlerle buluştu. Atölye sürecinin final etkinliği olarak düzenlenen sergi, 100. Yıl Çırçır Sanat Merkezinde yoğun katılım ve ilgiyle gerçekleştirildi.

Etkinliğin açılış konuşmasını Dernek Başkanı Murat Tahiroğlu yaptı. Tahiroğlu, sanata ve fotoğrafa verilen önemin altını çizerek, atölye sürecine katkı sunan eğitmenlere ve katılımcılara teşekkür etti.

Açılışın ardından söz alan atölye danışmanı Ertuğrul Ay, atölyenin bir yıllık üretim sürecine değinerek, fotoğrafın yalnızca teknik bir disiplin değil, aynı zamanda güçlü bir ifade ve düşünme biçimi olduğunu vurguladı.

Whatsapp Image 2025 12 20 At 22.29.35 (2)

Programın son konuşmasını ise proje sorumlusu Günaydın Gündeş gerçekleştirdi. Gündeş, serginin kavramsal çerçevesini aktararak, “Geç Kalanlar” temasının bireyin kent yaşamı, zaman ve yalnızlıkla kurduğu ilişkiyi fotoğraf üzerinden sorguladığını ifade etti.

Konuşmaların ardından fotoğraf atölyesine katılan 24 öğrenciye sertifikaları, proje sorumlusu Günaydın Gündeş tarafından takdim edildi.

Yoğun katılımın olduğu sergi, izleyicilerden büyük beğeni topladı. Sergiyi gezen sanatseverler, ortaya çıkan üretim sürecini ve fotoğrafların anlatım gücünü ilgiyle takip etti. Etkinlik, katılımcılar ve izleyiciler tarafından olumlu geri dönüşlerle tamamlandı. Sergi beş gün boyunca açık kalacak.

Whatsapp Image 2025 12 20 At 22.08.53

Atölye Kursiyerlerinin isimleri , Emre Kuran, Mehmet Emin Özdemir, Mahmut Altun, Melisa Peksoy, Çiler Çalatlı, Semiha Dostlar, Elif Adaklı, Aslı Kınalı, Ahmet Yalçındağ, Yasemin Yağmurcu, Mehmet Ayan, Meral İkikardeş, Gülbin Aka, Emel Umur, Ayfer Pazarbaşı, Zümrüt Cebel, Altan Dağyıkan, Fatma Bolat, Çiğdem Eraslan, Gülbeyaz Gencer, Necla Mönür, Memduh Akgöz, Sinem Yetiker, Murat Karademir.

Whatsapp Image 2025 12 20 At 22.29.34 (1)

Atölye sorumlusu Günaydın Gündeş;

Merhaba sevgili dostlar
Buraya gelerek bizi onurlandırdınız, teşekkür ederim
Ertuğrul hocaya teşekkür et
Başkan Murat Tahiroğlu ve Ahmet Yalçındağ’a ve katkı sunan herkese teşekkür et
Modernizme göre…
İnsan, aklını kullanarak teknolojiyi geliştirerek doğanın zenginliklerinden faydalanacak ve daha mutlu, daha ahlaklı ve daha medeni bir hayat sürecektir.
Modernizm, ilerleme vaadiyle şehirleri büyüttü; zamanı hızlandırdı, hayatı ölçülebilir ve yönetilebilir hâle getirdi. Kent yaşamı, bireyi kalabalıklar içerisinde yalnızlaştırdı; hatta kimliksizleştirdi. İlerleme denile şey, insanın iç dünyasında koca bir boşluk yarattı. Hız, bireyin iç sesini bastırdı; kalabalıklar yalnızlığı daha da derinleştirdi.


19. yy da sanatçılar, modern şehrin gürültüsünden uzaklaşıp doğaya yöneldiler. Doğa; hızın karşısında dinginliği, kalabalıkların karşısında bireyselliği ve insanın temel varoluşunu hatırlatan bir alan sundu.


Empresyonistler, nesneleri olduğu gibi betimlemekten çok, anın ruhunu, ışığın titreşimini ve geçiciliği yakalamaya çalıştılar. Onlar için doğa, nesnel bir gerçeklikten çok, anlık bir algıydı. Ancak empresyonizm hâlâ dış dünyaya bakıyordu; görünenin, ışığın ve anın peşindeydi.
Post-empresyonist sanatçılarla birlikte bakış yönü değişti. Van Gogh, Gauguin ve onların kuşağı için artık mesele yalnızca görmek değil; hissetmekti. Doğa, bir kaçış alanı değil; sanatçının iç dünyasının yansımasına dönüştü. Van Gogh’un titreşen fırça darbeleri, modern hayatın insan ruhunda yarattığı sarsıntının açık bir ifadesiydi.


Postmodern çağ dediğimiz günümüzde ise şehirler daha da büyüdükçe kalabalıklar arttı beraberinde kaos ve karmaşa da… Gürültü, trafik, ekonomik etkenler, çarpık kentleşme, alt yapı noksanlığı gibi gibi… Bunun dışında teknolojinin gelişimi ile kentler ekranlarla, imgelerle ve bilgi gürültüsüyle örülmüş durumda. İnsan sürekli akan görüntü, algoritma ve tüketim çağrılarının içinde kayboluyor. Ne daha ahlaklıyız ne de daha mutlu… Hele zenginlikten hiç bahsetmeyelim.
Yalnızlık fiziksel bir durum değil; yapısal bir hâl. Kimlikler parçalı; geçici; hele derinlikli hiç değil. Bakıyoruz ama görmüyoruz. Hızlanıyoruz ama hiçbir yere varamıyoruz.


Teknolojiyle beraber ne yapacağımızı bilemez halde kocamann bir boşluğun içinde dönenip duruyoruz. Kaygılarımız arttı, gerçeklik algımız kayboldu, simülatif bir dünyadayız sanki. Hiçbir şey ve hiç kimse için vaktimiz yok.
Şöyle durup nefes alacağımız, bir ES vereceğimiz, ne geçmiş ne de gelecek… yer mekan ve zaman algısı olmadan, sadece o an… ruhun huzur bulduğu o an.

Tersakansanat ve Eğitim Sen İşbirliğiyle Demet Eşmekaya’nın “Destina O Sonsuz An” Kitap Etkinliği Gerçekleştirildi
Tersakansanat ve Eğitim Sen İşbirliğiyle Demet Eşmekaya’nın “Destina O Sonsuz An” Kitap Etkinliği Gerçekleştirildi
İçeriği Görüntüle

Whatsapp Image 2025 12 20 At 22.29.14
Bizler empresyonistlerin anlık izlenimleri ile zamanın insanın ve tüm kaygıların geçiciliğini vurgularken aynı zamanda post- empresyonist sanatçıların da iç dünyalarını ortaya koyan dışavurumcu yaklaşımını benimsedik ve fotoğraflarımızı bu minvalde ürettik. Bireyin içsel duygularını renkler ile ortaya koymak istedik. Kent yaşamı, doğa ve insana kısa bir bakış attık.


Sergimizi 2 bölüm gibi düşünebiliriz
İlk bölümü modernleşmeyle birlikte değişen kent yaşamının insanın duygu dünyasında açtığı yaralara; yalnızlık, melankoli, kimlik kaybı ve yabancılaşmaya odaklı.
Sonrasında ise bireyin nefes alacağı huzur arayışında kendini bulacağı, iç sesini duyacağı yer yani doğa… hangimiz doğaya çıkıp ta mutlu olmayız, denize karşı ya da sonsuz yeşillikler içinde ya da bir ormanda gözlerimizi kapatıp huzur bulmayız. Rüzgarın esintisi, denizin dalgası, yağmurun çisil çisil yağması…vs vs


Biz çalışırken çok keyif aldık, umarım siz de keyif alırsınız
Tekrar hepinize hoşgeldiniz diyor ve iyi seyirler diliyorum.

Whatsapp Image 2025 12 20 At 22.29.18 (1)

Whatsapp Image 2025 12 20 At 22.24.54 (1)

Whatsapp Image 2025 12 20 At 22.29.11

Whatsapp Image 2025 12 20 At 22.29.12 (3)

Muhabir: Haber Merkezi