ADANA NÜKLEER KARŞITI PLATFORM, ADANA EKOLOJİ PLATFORMU; 12. YILINDA FUKUŞİMA NÜKLEER FELAKETİNİ TEKRAR HATIRLATIYORUZ. BIKTIK ARTIK, YENİ BİR FELAKET YAŞAMAK İSTEMİYORUZ. AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ İNŞAATI DURDURULMALIDIR!”

Adana Nükleer Karşıtı Platform, Adana Ekoloji Platformu tarafından konuyla ilgili açıklaması şu şekilde;

 11 Mart 2011 tarihinde Japonya’da, karadan 24 km. uzakta, denizde 9 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Deprem, büyük tsunami dalgalarına ve kıyı bölgelerinin sular altında kalmasına neden oldu. Kıyıda bulunan Fukuşima nükleer santrali’ni de büyük su kütleleri kapladı. Santralin soğutma sistemi tümüyle devre dışı kaldı ve 3 ünitede aşırı ısınma sonucu zincirleme reaksiyonlar ve çekirdek erimesi başladı. Atmosfere, denize ve bütün çevereye hızla radyoaktif kirlilik yayıldı. 40 km. çapında geniş bir bölgede yaşayan 250 bin insan başka bölgelere tahliye edildi. İşinden, yurdundan ayrılmak zorunda kalan bu insanların büyük bölümü bugün dahi eskiden yaşadıkları yerlere dönemiyor. Aradan 12 yıl geçmesine rağmen felaket bütün ağırlığı ile devam ediyor. Nükleer yanma engellenemiyor ve temizlik çalışmaları sonuç vermiyor. Şimdiye kadar 200 milyar dolar harcandığı ve bu miktarın 600 milyar dolara kadar çıkabileceği yetkililer tarafından ifade ediliyor. Bin megavat gücünde bir nükleer santralin kurulum maliyetinin ortalama olarak 5 milyar dolar olduğu düşünülürse, felaket sonrası temizlik maliyetinin ne kadar yüksek olduğu daha iyi anlaşılır. Kısacası, nükleer santral denilen belayı dilimizde sıkça kullanılan bir deyimle, astarı yüzünden pahalı olarak tarif edebiliriz. Çernobil ve Fukuşima örneklerinde olduğu gibi, nükleer felaketin yaşandığı çok geniş bir bölgede yüzyıllar boyunca canlı hayatın olamayacağı gerçeğini de unutmamak gerekir.

Fukuşima nükleer felaketini 200 km. uzakta ve denizde yaşanan bir deprem tetikledi. Ülkemizin de depremler ülkesi olduğu biliniyor. 6 Şubat depremlerinin ve devam eden artçı depremlerin yıkıcı etkilerini günübirlik yaşamaya devam ediyoruz. Açıklanan resmi rakamlara göre 50 bin, tahminlere göre ise bu rakamın çok üstünde canımızı yitirdik, yüz binlerce insanımız da evini kaybetti, açıkta yaşam savaşı veriyor. Akkuyu’da yapılmak istenen nükleer santralin çok yakınından geçen fay hatları olduğu bilim insanlarınca defalarca açıklandı. Bütün bunlara rağmen, adeta inat ederek, yeni bir felaketi davet eder gibi Akkuyu’da nükleer santral yapımında ısrar etmek ne anlama gelir? Bu ağır suçun altından nasıl kalkılır? İnsanlığa, doğaya ve bütün canlılara karşı planlanmış bu suçun işlenmesine seyirci kalınabilir mi? Üstelik, yaşanmış örneklerinde görüldüğü gibi, bir nükleer felaket depremle kıyaslanamayacak kadar tehlikelidir. Depremin izlerini yıllar içinde silebilir, yaraları sarabilir, normal hayata dönüşü sağlayabilirsiniz. Oysa, nükleer felaketin ölümcül  izleri yüzlerce, binlerce yıl devam eder.

Nükleer santral kurmak için hırsla, inatla hareket eden, eleştirilere ve karşı çıkışlara, toplumsal muhalefete kulak tıkayan AKP-MHP iktidarının önümüzdeki genel seçimlerde iktidarı kaybedeceğinin işaretleri ortadadır, yirmi yıllık yıkıcı icraatlarının sonuna gelinmiştir. Seçimleri kazanıp, ülkenin yönetimine gelecek olan muhalefet cephesinden ise nükleer santral konusunda anlaşılmaz sesler çıkmaktadır. Ana muhalefet partisi sözcülerinden birisi “Devlette devamlılık esastır, nükleer santral yapımına devam edilecektir.” diyebilmiştir. Bunu söyleyen kişinin kendi partisinin tabanındaki halkı karşısına aldığını bilmesi gerekirdi. Yıllarca nükleer karşıtı mücadelede yer almış kişiler bu anlaşılmaz söylem karşısında herhalde çok şaşırmışlar ve tepki göstermişlerdir. “Devlette devamlılık esastır” sözü boş bir sözdür. Kötü yönetilen devlette, kötülüğün devamlılığı neden esas olsun? Seçimlerden önce muhalefet partilerini nükleer santral konusunda açık ve net açıklamalar yapmaya davet ediyoruz.

Elektrik üretmek için nükleer gibi riskli ve pahalı bir yola hiç ihtiyacımız yok. Zaten mevcut durumda elektrik enerjisi üretiminde kurulu güç, kullandığımız elektrik miktarının çok üstündedir. Nükleer santrali olan ülkenin güçlü olduğu iddiası da içi boş politik ve militarist bir söylemdir. Aksine, Ukrayna’da devam eden savaş nükleer santrallerin savaş ve politik gerginlikler anında nasıl başa bela olacağını göstermiştir.

Bir kere daha ifade etmekte, hatırlatmakta fayda var: Nükleer santral yapımından yana olan partilere doğadan, insandan, hayattan yana olanlar seçimlerde oy vermezler.

AKKUYU’DA, SİNOP’TA, ÜLKENİN VE DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE NÜKLEER SANTRAL İSTEMİYORUZ.

NÜKLEERE İNAT, YAŞASIN HAYAT!

Saygılarımızla. 11 Mart 2013

ADANA NÜKLEER KARŞITI PLATFORM, ADANA EKOLOJİ PLATFORMU

Editör: Haber Merkezi