Kamuoyunda “Cumartesi Anneleri” olarak bilinen ve 15 Nisan 2023 günü 942.’si gerçekleştirilecek olan buluşma, 243. kez engellenmiş; buluşmaya katılanlar gözaltına alınmışlardır.

Cumartesi Anneleri buluşması, Türkiye’nin en uzun süreli toplantı ve gösterisi olarak dünya çapında tanınan, ilk günden itibaren barışçıl demokratik hak kullanımı şeklinde öne çıkan bir toplanma olarak bilinmektedir.

Anayasa’da toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, herhangi bir ayrım yapılmaksızın “herkes” için güvence altına alınmıştır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, “önceden izin almaksızın” kullanılabilecek bir hak olarak tanınmıştır. Bununla birlikte bazı düzenlemelerde yer alan “bildirim” şartı kolluk kuvvetleri tarafından “izin” şartı olarak değerlendirilerek toplantı ve gösteri hakkı kullanımına engel olunmaktadır.

Anayasa Mahkemesi, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına yönelik kısıtlamalarla ilgili çok sayıda karar vermiş ve içtihat oluşturmuştur. Cumartesi Anneleri buluşması hakkında vermiş olduğu Maside Ocak Kışlakçı kararında (Başvuru no. 2019/21721), “Müdahaleye dayanak olan yasaklama kararında toplantı için bildirim yapılmamasının kamu düzenini ne şekilde bozacağına veya başkalarının hak ve özgürlüklerini nasıl zedeleyeceğine dair hiçbir açıklamada bulunulmaması nedeniyle idarenin bu kanaate nasıl ulaştığı anlaşılamamıştır” denilmiş, “… başvurucunun da içinde yer aldığı grubun kaybolan yakınlarının bulunması ve kamuoyunda farkındalık yaratılması amacına yönelik oturma eylemi ve basın açıklaması yapmak istemesi demokratik bir toplumda saygı ile karşılanmalıdır” ifadesine yer verilmiştir.

Anayasa Mahkemesin kararına da yansıdığı üzere “…etkinliğe müdahale etmesini gerektirecek makul sebep ortaya koymadan ve anılan hakkın kullanılabilmesine yönelik tolerans göstermeden…” yapılan müdahale hukuka aykırıdır; hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu demokratik bir toplumda meşru kabul edilmesi düşünülemez.

Sonuç olarak, yakınlarının kamusal erk kullanılarak kaybedildiğini iddia eden yurttaşların sözlerine kulak verilerek gereği yapılmalı ve etkin bir soruşturma yürütülmelidir. Bunun yerine iddia ve taleplerini demokratik ve barışçıl yöntemler ile ifade eden yurttaşların toplantı ve gösteri hakkının engellenmesi hukuka aykırıdır. Üstelik bu yurttaşlar hakkında bir de gözaltı işlemi yapılması demokratik bir toplumda kabul edilemez niteliktedir ve suç teşkil etmektedir.

Soruşturulması gerekenler barışçıl gösteri hakkını kullanan yurttaşlar değil, hukuka aykırı müdahalede bulunarak Anayasal bir hakkı engelleyenlerdir.

Türkiye Barolar Birliği olarak tüm sorumlulara hukuk devletinde hak ihlallerine hoşgörü gösterilmesinin kabul edilemez bir tutum olduğunu bir kez daha hatırlatırken, beklentimizin hukukun doğru şekilde işletilmesi ve müdahalede bulunanlar hakkında gereğinin yapılması olduğunu kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

Hiçbir yurttaş savunmasız değildir.

Türkiye Barolar Birliği

Editör: Haber Merkezi