Tanal: “Türkiye’de milyonlar yoksullukla değil, yoksulluğu büyüten politikalarla mücadele ediyor”
ANKARA – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Şanlıurfa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Av. Mahmut Tanal, 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada Türkiye’de derinleşen ekonomik eşitsizliğe dikkat çekti. Tanal, “Yoksulluk kader değil, kötü yönetimin sonucudur. Türkiye artık emeğin değil, yoksulluğun ülkesi haline gelmiştir” dedi.
“Açlık ve yoksulluk sınırı asgari ücretin çok üzerinde”
TÜRK-İŞ verilerini paylaşan Mahmut Tanal, ekonomik çöküşün boyutlarını şöyle özetledi:
“Eylül 2025 itibarıyla dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 27 bin 970 TL, yoksulluk sınırı 91 bin 109 TL. Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 36 bin 305 TL. Asgari ücret ise 22 bin 104 TL. Bu tablo milyonların her ay başında yoksulluğa, ay sonunda borca mahkûm edildiğini gösteriyor.”
“Gelir adaletsizliği Avrupa birincisi”
TÜİK ve OECD verilerine dikkat çeken Tanal, gelir dağılımındaki uçurumu şu sözlerle vurguladı:
“Toplumun en zengin yüzde 20’si gelirin yüzde 47,6’sını alırken, en yoksul yüzde 20 yalnızca yüzde 6,1’ini alabiliyor. OECD verilerine göre Türkiye, Avrupa’da gelir adaletsizliğinde birinci sırada. Bu düzen emeği değil, ayrıcalığı ödüllendiriyor.”
“Geçim derdi büyüyor, sofralar küçülüyor”
Tanal, son bir yılda gıda fiyatlarının ve kiraların katlanarak arttığını belirtti:
“ENAG’a göre gıda fiyatları yıllık yüzde 132 arttı. Et 700 lirayı, peynir 350 lirayı, beş litrelik yağ 500 lirayı geçti. Kiralar son bir yılda yüzde 110 arttı. Emekli maaşı kirayı bile karşılamıyor. Halk karanlığa ve soğuğa mahkûm ediliyor.”
“Kadınlar ve çocuklar en büyük bedeli ödüyor”
UNICEF verilerine göre Türkiye’de her üç çocuktan birinin yoksulluk riski altında olduğunu belirten Tanal, “Kadınların yüzde 72’si temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bu tablo, sosyal devletin çöküşünü gösteriyor” dedi.
“Yoksulluğu yaratan düzen değişmeden Türkiye nefes alamaz”
Tanal, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Yoksulluk bir kader değil, kötü yönetimin sonucudur. Bu düzen değişmeli, yoksulluğu yaratan politikalar sona ermeli. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, hiçbir anne çaresiz kalmayacak, hiçbir emekli geçinemediği için boyun eğmeyecek. Mücadelemiz, kimseye muhtaç etmeyen bir sosyal devlet içindir. Çünkü biz biliyoruz: Yoksulluk kader değildir! Değişim, halkın iradesiyle mümkündür.”
