Şırnak’ın Cizre ilçesinde 20 Aralık 2025 tarihinde bir lisede görev yapan bir öğretmenin çok sayıda öğrenciyi taciz ettiği iddiasıyla tutuklanması, eğitim kurumlarında çocuk güvenliği ve yargı süreçlerindeki cezasızlık tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Olayın ardından DEM Parti Iğdır Milletvekili Yılmaz Hun ile Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iki ayrı yazılı soru önergesi sundu.
Milletvekilleri, Cizre’de yaşanan son olayın münferit olmadığını vurgulayarak, ilçede 2019–2022 yılları arasında görülen başka bir öğretmen kaynaklı taciz davasını hatırlattı. Söz konusu dosyada ilk derece mahkemesinin verdiği hapis cezasının üst yargı mercilerince bozulduğunu anımsatan vekiller, bu sürecin kamuoyunda “yargılama var ama adalet yok” algısını derinleştirdiğini ifade etti.
“Cezasızlık failleri cesaretlendiriyor”
Adalet Bakanlığı’na yöneltilen önergede, çocuklara yönelik cinsel taciz ve istismar suçlarının artık tekil vakalar olmaktan çıktığına dikkat çekildi. Yargılamaların bozulması, cezaların ertelenmesi ve süreçlerin uzaması nedeniyle fiili bir cezasızlık pratiğinin oluştuğu belirtilerek, bu durumun failleri cesaretlendirdiği, çocukları ise korunmasız bıraktığı kaydedildi.
Hun’un imzasını taşıyan önergede; Cizre’deki son dosyanın soruşturma aşamasının durumu, kaç öğrencinin mağdur olduğu, çocuk dostu adalet mekanizmalarının işletilip işletilmediği, mağdur çocuklara psikolojik destek sağlanıp sağlanmadığı soruldu. Ayrıca geçmiş davada bozma kararının gerekçeleri, çocuklara yönelik cinsel suçlarda bozma oranları ve bu tablonun bir cezasızlık rejimi yaratıp yaratmadığı da Bakan Tunç’a yöneltilen sorular arasında yer aldı.
Milli Eğitim Bakanlığı’na denetim ve önleme soruları
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yöneltilen önergede ise Bakanlığın önleyici ve denetleyici sorumluluğu öne çıkarıldı. Cizre’de tutuklanan öğretmen hakkında idari soruşturma açılıp açılmadığı, görevden uzaklaştırma yapılıp yapılmadığı ve mağdur çocuklara rehberlik ile psikolojik destek sağlanıp sağlanmadığı soruldu.
Önergede ayrıca, 2019–2022 yılları arasındaki dosyada sanık hakkında hangi idari işlemlerin tesis edildiği, cezanın bozulmasının ardından sanığın yeniden eğitim kurumlarında görev yapmasının önüne geçilip geçilmediği de gündeme getirildi. Son beş yılda Türkiye genelinde öğretmen ve okul yöneticileri hakkında açılan taciz ve istismar soruşturmalarının sayısı, bu soruşturmaların sonuçları ve örtbas iddialarına ilişkin denetimler de Bakanlığa yöneltilen başlıklar arasında yer aldı.
Milletvekilleri, özellikle dezavantajlı bölgelerde çocukların adalete erişimini zorlaştıran yapısal sorunlara karşı özel politikalar geliştirilip geliştirilmediğini sorarken, taciz ve istismar vakalarında “sıfır tolerans” ilkesine dayalı, bağlayıcı bir Bakanlık yönergesinin neden hâlâ hayata geçirilmediğini de gündeme taşıdı.
Cizre’deki son tutuklama ile birlikte, eğitim kurumlarının çocuklar için güvenli alanlar olup olmadığı ve devletin koruma, denetim ve adalet mekanizmalarının etkinliği bir kez daha Meclis’in gündemine girmiş oldu.
