Adana İnsan Hakları Derneği Tarafından Şube Binasında "Toplumsal Barış için Demokratik Secim" Konulu Barış Nöbeti Gerçekleştirildi.

WhatsApp Image 2023-05-05 at 17.18.37 (1)

Yeşil Sol Parti Milletvekillerinin de Katılarak Destek Verdiği Barış Nöbetine Yönelik İHD Tarafından Yapılan Açıklamada; "BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde barış ve barışın temellendirileceği uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır. BM Genel Kurulunun Halkların Barış Hakkına Dair Bildirisinde “Barış Hakkı”nın kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır" denildi.

İHD tarafından yapılan açıklamaya şu şekilde devam edildi;

WhatsApp Image 2023-05-05 at 17.18.35

Barış istemek bir hak olarak tanımlanmıştır. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlik, hak ve özgürlüklerin tanınmaması, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın, haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz.

İHD’nin pek çok kez vurguladığı çoğulculuk, “herkes farklı, herkes eşit” sloganında ifadesini bulur. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiştir.           

Çatışma ve savaş ortamı ile birlikte genel baskı ortamında şiddetin öne çıkması ve beraberinde nefret dilinin de hakim olması kaçınılmaz olmuştur. Bilhassa iktidar dilinin yarattığı ağır sonuçları hep birlikte üzülerek yaşıyoruz. Nefret söylemleri sonucunda yaşam hakkı ihlallerini vahim şekilde  görüyoruz. Nitekim Cihan Aymaz isimli müzisyenin katledilmesine sebep olan da yine bu nefret ve ırkçılık dilidir. Benzer şekilde  muhalefet partilerinin adaylarına, seçim bürolarına ve parti binalarına yönelik sivil kişiler tarafından yapılan saldırılar ya da muhalif partilerin seçim çalışmalarına yönelik kolluk güçleri tarafından yapılan müdahale ve engellemeler dikkat çekicidir.

WhatsApp Image 2023-05-05 at 17.18.34

Seçimler de dahil olmak üzere kamusal işlerin yürütülmesine katılım, evrensel insan hakları hukuku araçları ile korunan bir insan hakkıdır. Dürüst ve güvenilir seçimler ise insanların yönetime katılım sağlamaları ve seslerini duyurmaları için hala en güçlü ve etkili yöntemdir. Başka bir ifadeyle İnsan hakları ilke ve normlarına saygı zemininde düzenlenen seçimler ve bu yolla oluşan halk iradesi kamu otoritesinin meşruiyetinin temelini oluşturur.

Evrensel hukuka göre seçim güvenliğini sağlama sorumluluğu devletlere/hükümetlere aittir. Siyasal iktidar Seçimlerin Barış ve huzur içerisinde geçmesi için gerekli tüm önlemleri almalıdır. Oysa siyasal iktidar bu konudaki pozitif ve negatif yükümlülüklerini layıkıyla yerine getirmediği için seçim çalışmalarının ivme kazanmasıyla birlikte yaşanan hak ihlallerinde kaygı verici bir artış görülmektedir.

Yine evrensel hukuka göre seçimlerin özgür olup olmadığına dair en temel gösterge, herhangi bir ayrımcılık ve kısıtlama yapılmaksızın belirlenen seçmenlerin siyasi iradesinin tezahür etmesine ne ölçüde izin verildiği ve seçimlerin insan haklarına tam olarak saygı gösterilen ve herkesin bunlardan tam olarak yararlanabildiği güvenli bir ortamda gerçekleşip gerçekleşmediğidir.

Seçim süreçlerinin merkezinde yer alan katılım hakkının yanı sıra başka temel hak ve özgürlükler de söz konusudur. Akla ilk gelen seçme ve seçilme hakkıdır. Ancak bu hakkın anlamlı bir şekilde kullanılabilmesi için, başta eşitlik ve ayrımcılığa uğramama hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, barışçıl bir şekilde toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, güvenlik hakkı, etkili hukuk çözümlerine erişim hakkı ve bilgi edinme hakkı olmak üzere insan haklarının herkes tarafından kullanıldığı bir ortamın olması gerekmektedir.

Bunun son örneği  seçime haftalar kala Diyarbakır merkezli olarak başlayıp, devam eden günlerde Yine İstanbul ve Ankara Merkezli Operasyonlar ile aralarında insan hakları savunucuları, avukatlar, gazeteciler, muhalif siyasi parti yönetici ve üyelerinin de olduğu çok sayıda kişinin gözaltına alınması ve Tutuklanması olmuştur. Seçimlere çok az bir sürenin kaldığı koşullarda bu soruşturmalar ve daha da artmasından kaygı duyulan gözaltılar ve tutuklamalar “demokratik” seçim ortamına ve seçim “güvenliğine” yönelik kabul edilmez müdahalelerdir.

Her bir Yurttaşın Seçim güvenliği konusundaki rolü elbette çok önemli ve değerlidir. Ancak Özellikle insan hakları savunucuları, avukatlar ve gazeteciler seçim güvenliğinin sağlanmasında kritik role sahiptirler. Bu kişilerin gözaltına alınmaları, seçim süreçlerinde yaşanan hak ihlallerinin ve yolsuzlukların izlenmesini, tespit edilip raporlanmasını, haber yapılmasını engellemek, böylelikle de halkın/seçmenlerin bilgi edinme ve hakikati öğrenme haklarını ihlal etmek anlamına gelmektedir.

Keza Muhalefet Partilerinin, yönetici ve üyelerinin gözaltına alınması partinin seçim çalışması yapmasını sabote etmek, dolayısıyla bu partiye oy veren milyonlarca seçmenin örgütlenme ve propaganda yapma özgürlüğünü ihlal etmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi yaptığı birçok yorum ve değerlendirmede siyasi partilerin ve parti üyeliğinin seçim süreçlerinin yürütülmesinde önemli bir rol oynadığını belirtmektedir. Dolayısıyla, siyasi partilerin ve üyelerinin gereksiz müdahalelerden uzak olmaları teminat altına alınmalı ve bunların kuruluş ve faaliyetlerine yönelik kısıtlamalar da yasallık, gereklilik ve orantılılık ilkelerine uygun olarak mümkün olan en dar çerçevede yorumlanmalıdır.

WhatsApp Image 2023-05-05 at 17.18.34 (1)

Kısacası gazeteciler, insan hakları savunucuları, yasalar çerçevesinde faaliyet yürüten siyasi partilerin yönetici ve üyeleri, seçim gözlemcileri, seçim toplantılarının gözlenmesi ve raporlanmasında yer alan diğer kişiler BM Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi dahil pek çok sözleşme kapsamında korunma hakkına sahiptirler.

Bahsini ettiğimiz operasyonlara dair Soruşturma Dosyalarına  kısıtlılık kararları getirildiği için gerekçesi kamuoyu ile paylaşılmayan söz konusu gözaltılar, eşitlik ve ayrımcılığa uğramama hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, barışçıl bir şekilde toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, güvenlik hakkı, etkili hukuk çözümlerine erişim hakkı ve bilgi edinme hakkının, dolayısıyla da seçme ve seçilme hakkının açıkça ihlalidir.

WhatsApp Image 2023-05-05 at 17.18.36 (1)

Bu son uygulamalar bugüne kadar yaşanan ihlaller ile birlikte düşünüldüğünde 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçimin güvenliği konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır. Adil ve demokratik bir seçim ortamı konusunda zaten birçok kısıtlılığın olduğu bir süreçte gerçekleştirilen ve doğrudan bir gruba yönelik olan bu “toplu” gözaltına alma fiili, gerçekte seçmenlerin bir grubunu suçlulaştırmayı hedefleyen ayrımcı bir çabadır.

Eşitlik ilkesinin açık bir ihlali olan bu tür fiillere; insan hakları savunucuları, avukatlar, gazeteciler, siyasi parti yönetici ve üyelerine yönelik yargısal tacize derhal son verilmeli, gözaltına alınanlar serbest bırakılmalıdır. Seçimlerin toplumsal Barış ve Huzur içinde geçmesinin yolu da bu hak ve özgürlüklere saygı duyulması ile gerçekleşebilir.

Seçimin güvenli ve demokratik koşullarda gerçekleştirilmesi için siyasal iktidara da uluslararası taahhütlerini hatırlatıyor, seçimlere dair insan hakları standartlarına uygun davranmaya davet ediyoruz.

 İNSAN HAKLARI DERNEĞİ ADANA ŞUBESİ

Editör: Haber Merkezi