İnce Memed bir Abidin Ağa, bir de belalısı olan, en çorak toprakta dahi biten, çakır dikeni'nden çeker.

İnce Memed, Yaşar Kemal tarafından 32 yıllık süre içinde yazılan dört ciltlik bir başyapıttır. Okuyucu, sözün büyüsüyle efsunlanır ve “iyi ki sanat var” diyerek, büyük bir heyecan içinde 2 bin küsür sayfalık bir yolculuğa çıkar. Dili o kadar akıcıdır ki, her eğitim seviyesinden insanın çok rahatlıkla okuyabileceği şiirsel bir metindir İnce Memed.

Sayfalar akıp giderken, Torosların büyüleyici atmosferi bitimsiz bir fotoğraf karesi gibi okuyucuya sunulur. Yaşar Kemal, efsanevi Rus edebiyatçılar kadar zengin doğa tasvirleri yapmaya muktedir bir kalem olduğunu gösterirken, Toroslar onun kalemiyle adeta dile gelir.

İnce Memed düzene başkaldıran bir köylü çocuğunun insan ilişkileri, insan toprak etkileşimi, bölgenin doğası ve bütün renkleriyle sarı sıcak Çukurova'nın öyküsü anlatılır.

Osmanlının son döneminde yerleşik hayata geçirilmek istenen göçebe aşiretlere Çukurova'da topraklar verilir. Bu topraklar zamanla çok değerlenir, ağalar göçebelerin ellerindeki bu yerleri gerek kandırarak, gerekse de eşkıyaları kullanarak ellerinden almaya başlar ve servetlerine servet katar. Bu ağalardan biri olan ve 5 köy sahibi Abidin Ağa bütün köylülerine ve en çokta yetim İnce Memed'e zülüm etmektedir. İnce Memed bir Abidin Ağa, bir de belalısı olan, en çorak toprakta dahi biten, çakır dikeni'nden çeker.

Küçük bir çocuk olan İnce Memed için hayat siyah bir libas giyinmiştir, hemde zindan karanlığındadır. Roman küçük İnce Memed'in köyden kaçmasıyla başlar ve olaylar gelişir…

2.kitapta Ali Safa Bey, 3.kitapta Çiçekli Mahmut Ağa, 4.kitapta Çukurova'nın en büyük zorbası, mebus Arif Sami Bey'e karşı verilen mücadeleler ekseninde İnce Memed efsanesi tamamlanır.

Yaşar Kemal bu romanda üretim araçları, emek-sermaye ilişkisini ayrıntılı biçimde ele alır. Bütün değeri üreten emekçi sınıfı temsil eden köylünün, kendini mülk sahibi olarak gören sermayedar sınıfı temsil eden ağaların elindeki çaresizliği romanın ana eksenidir.

Yaşar Kemal, İnce Memed romanında Asya Tipi Üretim Tarzı yerine Çukurova'da feodal toprak sisteminin varlığı ekseninde bir anlatım biçimini benimsemiştir. Köy sahibi olan Ali Safa Bey'in Vayvaylı Köyünden bazı köylüleri sürgün etmesi, ya da Çiçekli Mahmut Ağa'nın bütün Çiçeklideresi köyünü sürgün etme girişimleri ancak feodal düzende yapılacak işlerdir.

İnce Memed bir kurgu olmasına rağmen diğer pek çok konuda olduğu gibi milli mücadele içinde çarpıcı analizler yapar; “Fransızlar Çukurova'dan çekildikten, Kurtuluş Savaşı bitip, yeni hükümet kurulduktan sonra o kadar çok kişi kahraman kesilmişti ki, bunların toplamı Toroslarda çarpışanların belki de on mislini geçmişti.” Bu ifadeler, gerçek kahramanların daima uyanıklar tarafından tarihten silindiği gerçeğini bize hatırlatır. İnce Memed'de zorba ağaların hepsinin İstiklal Madalyası sahibi olduğu dört cilt boyunca sürekli tekrarlanır.

Bütün kitap serisi boyunca ağaların sınıf bilinci ile İnce Memed'e karşı ortak hareket ettikleri görülür. Zaten tarih boyunca ezilenler değil, ezenler sınıf bilinci ile hareket etmişlerdir.

Yaşar kemal bu roman için “bir mecbur adamın öyküsüdür” diyor. İçinde başkaldıran bir kurt ile doğanların yapmaya mecbur olduğu, sömürü düzenine itiraz eden bir kahramanın yaşadıklarının anlatımıdır.

Büyüsel gerçeklik denilen bir tarzda yazılmış olan İnce Memed'de iyilerin çok iyi, kötülerin çok kötü olması, teknik bir kusur olarak görülebilir. Yaşar Kemal ideolojik bir taraf olduğunu roman boyunca gizlemez. Bu yaklaşımın sonucu karakterler ya siyah ya da beyaz olarak tasvir edilmiştir, oysa insan gridir. Tarihin bize öğrettiği yalın hakikat, insanları beyaza yakın griler ve siyaha yakın griler olarak ikiye ayırmaktır.

İnsanı tanımak ve tanımlamak çok zordur, zira insan çok değişken yaradılışlı bir varlıktır, insan tanıdığı sandığı insanı kendisine benzeterek tanırmış ya da kişi herkesi kendi gibi bilirmiş. İki bin sayfadan fazla olan İnce Memed romanında beni en çok etkileyen karakter Murtaza Ağa'dır. 3. ve 4.ciltte bu anti kahramanla çok sık karşılaşırız. Korkak, ikiyüzlü ve sinsi, güç saplantısı içinde, tuttuğunu koparan, marazi bir tutkuya sahiptir. Ancak sürekli gelgitler içinde deliliğin sınırlarında dolaşır. Yaşar Kemal'in Murtaza Ağa'yı ana eksene alan bir roman yazmasını çok isterdim, muhtemelen dünya edebiyat tarihinin en önemli psikolojik romanlarından biri olurdu.

Son söz, henüz İnce Memed'i okumayanlara olsun, hala ne bekliyorsunuz?

Editör: TE Bilisim