Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi denir. İş kanunu kapsamına giren bir işçiden söz edilebilmesi için öncelikle bu kişi ile işveren arasındaki sözleşmenin iş sözleşmesi olması gerekir. Dolayısıyla eser sözleşmesi, vekalet sözleşmesi veya adi şirket sözleşmesi gibi sözleşmelerle çalışan kişiler İş Kanunu bağlamında işçi sayılmazlar. Ayrıca memurlar, çırak ve stajyerler, kamusal yükümlülük kapsamında çalıştırılan tutuklu, hükümlü ve askerler ortada bir iş sözleşmesi olmadığı için işçi sayılmazlar. Bunun gibi yardım veya hatır için yapılan işler de iş sözleşmesine dayanmadığından işçi sıfatını kazandırmaz.

Bir kimsenin işçi niteliği taşıyabilmesi için onun mutlaka özel sektöre ait bir iş yerinde çalışıyor olması gerekmez. İşveren bir kamu kuruluşu da olsa çalışanla yapılan sözleşme iş sözleşmesi ise bu kişi işçi sıfatını haizdir. Aynı şekilde çalışan kişinin bedenen veya fikren çalışması onun işçi sıfatına etki etmez. Bu noktada önemli olan iş sözleşmesi ile çalışıyor olmaktır.

Sadece gerçek kişiler işçi olabilir. Tüzel kişiler işçi sıfatına sahip olamazlar.

Diğer Kanunlar Kapsamında İşçi Kavramı

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun uygulanması bakımından işçi, İş Kanunu kapsamında tanımlandığı gibidir. Fakat Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre iş sözleşmesi dışında ücret karşılığı iş görmeyi taşıma, eser, vekalet, yayın, komisyon ve adi şirket sözleşmesine göre bağımsız olarak mesleki faaliyet olarak yürüten gerçek kişiler de işçi sayılırlar.

Deniz İş Kanununda işçi kavramı gemi adamı olarak ifade edilmiştir. Bir hizmet sözleşmesine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimselere gemi adamı denir.

Basın İş Kanununda ise işçi, gazeteci olarak ifade edilmiştir. Bu kanunun kapsamına giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir.

Çırak ve Stajyer

Çırak, mesleki eğitim kanununda çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi olarak tanımlanmıştır. Ortada bir iş sözleşmesi bulunmadığı için çıraklar işçi olarak kabul edilmezler. Dolayısıyla çıraklar hakkında İş Kanunu hükümleri uygulanmaz. Bunun sonucu olarak çıraklar hakkında Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümleri de uygulanmaz.

Ayrıca mesleki eğitim kanunu kapsamına giren çıraklar hakkında Türk Borçlar Kanununun çıraklık sözleşmesine ilişkin hükümleri de uygulanmaz. Fakat mesleki eğitim kanunu kapsamına girmeyen çıraklar hakkında Türk Borçlar Kanunun çıraklık sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulama alanı bulur.

Stajyerlere ilişkin düzenlemeler de mesleki eğitim kanununda yapılmıştır. Stajyer, bir meslek hakkında kurumsal bilgilere sahip olmasına rağmen işyerindeki uygulamaları izleyerek pratik(mesleki) bilgilerini geliştirmek için işverenin yanında çalışan kişidir.

Stajyerlerle ücret karşılığında belirli iş görmek üzere iş sözleşmesi kurulmadığından bunlar işçi sayılmazlar. Dolayısıyla stajyerler hakkında da İş Kanunu hükümleri uygulanmaz.

Gerek çıraklar gerekse stajyerler, İş Kanununun uygulama alanı dışında tutulmuş olsalar da, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun kapsamı içinde yer alırlar. Başka bir ifadeyle çıraklar ve stajyerler, işçi olarak kabul edilmeseler de, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümlerinden işçiler gibi yararlanırlar.