(952. Hafta) CUMARTESİ ANNELERİ ONURUMUZDUR!
İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi 18. Olağan Genel Kurul öncesi Cumartesi Annelerine destek amacıyla Barış Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamaya Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz ve bir çok kitle örgütü temsilcisi katıldı.
İHD Adana Şube Başkanı Av. Yakup Ataş tarafından okunan basın açıklaması şu şekilde;
Dünyanın birçok ülkesinde bir baskı, sindirme ve cezalandırma yöntemi olarak karşımıza çıkan “gözaltında kaybetme” insanlığa karşı suç niteliğinde olup, insan haklarının ve temel özgürlüklerin ağır ve açık ihlalidir. Uluslararası hukuka göre tüm devletler, gözaltında kaybetme suçunun sorumlularını istisnasız biçimde soruşturma, yargılama ve yaptırıma tabi tutma yükümlülüğü altındadırlar.
Türkiye’de de gözaltında kaybetme suçu topluma korku salma ve muhalifleri susturma yöntemi olarak yaygın bir biçimde uygulandı. Yüzlerce insan evlerinden, işyerlerinden, kafelerden, otobüs duraklarından, otobüslerden, otomobillerinden gözaltına alındılar ve bir daha geri dönemediler. Akibetleri ailelerinden dahi gizlendi, hakikat karartıldı.
Yüzlerce insan gözaltında kaybedilmesine rağmen bu suç yok sayıldı ve iddialar derin bir suskunlukla karşılandı. Gözaltında kaybetme suçu adalet sistemi eliyle cezasız bırakıldı. Diğer ağır hak ihlallerinde olduğu gibi gözaltında kaybetmelerde de hakikatin açığa çıkartılması ve adaletin sağlanmasına yönelik politikalar hayata geçirilmedi. Aksine AİHM’in de işaret ettiği gibi Türkiye’de cezasızlık, bilinçli ve sistemli bir devlet politikası olarak uygulandı.
Hiç şüphe yok ki gözaltında kaybetmeler bu topraklarda örgütlü bir biçimde gerçekleşti ve yalnız yargının değil, ilgili tüm devlet kurumlarının iş birliği ile örtbas edildi. Bu yüzden bu suç yaygın ve sistematik biçimde işlenebildi ve sonuçsuz/ cezasız bırakılarak işlenmeye devam etti. Bu topraklarda yaşanan gözaltında kaybetme pratiğine dair hiçbir iktidar yüzleşme ve hesaplaşma iradesi göstermedi. İnkar ve cezasızlık politikaları iktidarlar değişse de devam ettirildi.
1990 lardan bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanında kayıp yakınlarının çocuklarının eşlerinin babalarının kemiklerinin bulunmasını akıbetlerinin açığa çıkarılmasını, faillerinin yargılanmasını, hakikat ve adalet taleplerini ifade etmek için toplanan ancak 700.haftadan beri Galatasaray Meydanı kendilerine yasaklanan bu mücadeleden vazgeçmeyip her Cumartesi gibi bugün de 952. haftasında güvenlik güçleri tarafından ters kelepçe ve işkence ile gözaltına alınan annelerinin adıdır Cumartesi Anneleri.
Kamuoyunda Cumartesi Anneleri/İnsanları olarak bilinen ve 28 yıldır gözaltında kaybedilen , gözaltına alındıktan sonra varlıkları inkar edilen, kendilerinden bir daha da haber alınamayan insanların aileleri ve insan hakları savunucuları akıbetlerinin açıklanması ve adaletin sağlanması için Anayasadan, yasalardan ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerden doğan haklarını kullanıyor. 699 hafta boyunca onlarla bir hafıza mekanına dönüşen Galatasaray Meydanı’ndan taleplerini haykırdılar. Ne yazık ki bu sese tahammül etmeyenler, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişinin ardından beş yıldır Galatasaray’daki buluşmalar, polis şiddeti ile engelleniyor. Anayasa Mahkemesi’nin Cumartesi Anneleri’ne Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasını hak ihlali olarak değerlendiren iki kararına rağmen engelleme devam ediyor. 11 hafta boyunca her Galatasaray’a çıktıklarında polis tarafından ablukaya alınıyor, hiçbir yasal koşul oluşmadığı halde kelepçeleniyor ve gözaltına alınıyorlar.
Oysa Anayasa Mahkemesi kararları, Cumartesi Anneleri’nin engellenmesinin bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasını içermektedir. Beyoğlu Kaymakamlığı’nın ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün bu karara uymayı reddetmesi, ihlalde ve kötü muamelede ısrar ile ifade edilebilir. Bu uygulamalar, AYM’nin güvenilirliğine ve AYM tarafından koruması gereken insan haklarına doğrudan bir saldırıdır. Dahası, bu yasaklamadaki ısrar, aynı zamanda barışçıl olarak bir araya gelip taleplerini ifade etmek isteyen toplumun üzerinde caydırıcı etki yaratmayı, otosansür ve korku ile otokontrol yaratmayı hedeflemektedir.
Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri hakikati , adaletin tecelli etmesini , bu topraklarda yaşanan inkarı ve adaletsizliği görünür kılmak için mücadele ediyor. Bu insanlar anayasal haklarını hukuk zemininde kalarak barışçıl gösteri hakkını kullanarak kayıplarını arıyor ve faillerin cezalandırılmasını talep ediyor. Ancak her hafta hukuksuzlukta ısrar edenler zorla ve şiddetle hak savunucularını susturmak istiyorlar.
Ama bizler sayısı İstanbul’daki Cumartesi Anneleri/insanları ile sınırlı olmayan hak savunucuları susmamakta kararlıyız. Biz de diyoruz ki; Kayıplarımızdan, adalet arayışımızdan ve Galatasaray’dan vazgeçmiyoruz. Doğruyu söylemenin, evrensel değerlere uygun haklı taleplerimizin olduğunu bilmenin gücü ve cesaretiyle Tüm baskılara, karşı çıkıyoruz.
952. haftada bu kez Adana’dan CUMARTESİ ANNELERİNE destek ve ses olmak istiyoruz. Bir kez daha hatırlatıyoruz ; AYM ve AİHM kararlarını uygulamayan bir sistem, hukuk güvenliği yaratamaz.Kamu otoritesini , yönetenleri Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına ve meşruiyetine saygı göstermeye, beş yıldır keyfi bir biçimde sürdürülen Galatasaray yasağına derhal ve koşulsuz olarak son vermeye çağırıyoruz.
KAYIPLARIMIZDAN, ADALET ARAYIŞIMIZDAN VE GALATASARAY MEYDANINDAN VAZGEÇMİYORUZ!
CUMARTESİ ANNELERİ ONURUMUZDUR !