Adana İMO, Karayalçın ve Atauz İle “Konut Sorunu ve Barınma Hakkı” Konularını Tartıştı

  • İMO Adana Şubesi “Konut Sorunu ve Barınma Hakkı” Konferansı düzenledi
  • 10 Aralık İnsan Hakları Gününde, En Temel İnsan Haklarından Barınma Hakkı Konuşuldu
  • Konut Sorunu Yaşamsal Bir Sorundur

İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi tarafından 1989- 1993 dönemi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın ile Şehir ve Bölge Plancısı Akın Atauz’un konuşmacı olarak yer aldığı “Konut Sorunu ve Barınma Hakkı” Konferansı Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda gerçekleştirildi. 

photo1670680004 (1)

Konferansın açılış konuşmasını İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur yaptı.

AKSUNGUR: BARINMA HAKKI, EN TEMEL İNSAN HAKKIDIR

Konferansın açılış konuşmasını yapan İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur; en temel insan haklarından olan barınma hakkını, 10 Aralık İnsan Hakları gününde işlemelerinin ayrı bir anlam taşıdığını belirtti.

İçinde yaşadığımız zorlu ekonomik, sosyal koşullarda barınma hakkının daha da önem kazandığını söyleyen Aksungur; barınma hakkının, konut hakkını da içeren ama onu da kapsayarak aşan temel bir insan hakkı olduğunu söyledi. Konutun, sadece dört duvar ve çatıdan oluşan bir sığınak olmadığını belirten Aksungur;  barınma hakkının; güvenli, ödenebilir, ulaşılabilir, insani yaşam standartlarına uygun, deprem ve benzeri afetlere karşı dayanıklı ve aynı zamanda asgari yaşamsal hizmetleri de içeren temel bir insan hakkı olarak tanımlanacağını belirtti.

Konferansa Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Ceyhan Belediye Başkanı Hülya Erdem, Büyükşehir Genel Sekreter Yardımcıları Türkan Eşli ve Birgül Ağdemir, Seyhan Belediyesi Başkan yardımcısı Leyla Tan, Büyükşehir ve İlçe Belediyelerinin daire başkanları ve müdürleri ile siyasi parti, emek meslek örgütlerinin başkan ve yöneticileri katıldı. 

Meclis Bütçe görüşmeleri nedeniyle Konferansa katılamayan CHP Milletvekilleri Burhanettin Bulut, Dr. Müzeyyen Şevkin ve Orhan Sümer, İYİ Parti Adana Milletvekili DT. M. Metanet Çulhaoğlu yazılı mesaj gönderdiler ve başarılar dilediler.

Konferansın katılımcılarından ve konuşmacı da olan Şehir ve Bölge Plancısı Akın Atauz “Konut Sorunu ve Barınma Hakkı” ile ilgili sorunu çok geniş bir çerçeveden sundu.

ATAUZ: KONUT ÜRETİMİ, TOKİ VE ÖZEL SEKTÖR TEKELLERİ TARAFINDAN PAYLAŞILIYOR.

Konferans konuşmacısı Şehir ve Bölge Plancısı Akın Atauz, konut kavramının karmaşık ve çok boyutlu bir kavram olduğunu; genellikle sadece inşaat boyutuna indirgenmiş olarak ele alındığını ya da çözümünün pazar mekanizmasının bir göreviymiş gibi, bir kenara bırakıldığını ifade etti. Konutun psikolojik, ekonomik ve sosyolojik bir öge olduğunu söyleyerek; kentin kimliğini belirlediğini ifade etti.

Atatuz anlatısının devamında, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinde, sorunun çeşitli dönemlerde nasıl değerlendirildiği ve ele alındığı, hangi politikaların geliştirildiği üzerinde durdu. Bu dönemleri, 1920-1950 arası, 1950-1980 arası ve 1980- bugüne kadar gelişmeler olarak ayırarak detaylandırdı. 1980’lerle birlikte neoliberalizmin Türkiye’ye yerleşmesi ve küresel ekonomi koşullarının, dünyanın bütün kentlerinde olduğu gibi Türkiye’de de, üretimi, toplumu ve kentleri sarstığını söyleyen Atauz;  “Bu dönemin konut bakımından tipik özellikleri ise ‘kentsel dönüşüm’ projeleriyle gecekonduların kentlerden ‘temizlenmesi’, yoksulların kent çeperlerine doğru sürülmesidir. Üst gelir grupları hatta bazı orta gruplar çitlenmiş ‘sitelerde’ ve en üst gruplar da merkeze yakın yerlerde çok katlı kuleler biçimindeki konutlarda yaşamaya başladı.  Kent bir yandan banliyölere doğru sıçrayarak genişlerken, merkezi bölgelerde yoğunluk ve betonlaşma, ekolojik sorunları artırdı. Konut üretimi, TOKİ ve özel sektör tekellerinin paylaşımına bırakıldı.

Atauz, konut sorunun çözümünde asıl önemli olanın, bu sürecin tasarlanması ve projelendirilmesinde, ihtiyaç sahiplerine göre kalibre edilmiş katılımcı yöntemlerin kullanılması ve sürecin bütünüyle demokratik ve saydam bir süreç olarak kurulabilmesi olduğuna işaret etti.

1989- 1993 dönemi Ankara Belediye Başkanlığı görevini yapan Murat Karayalçın ise sunumunda Ankara Batıkent modelini anlattı.

KARAYALÇIN: KONUT HAKKI KAVRAMI, DAR GELİRLİ YURTTAŞLARIMIZ İÇİN İŞLETİLMELİDİR

Murat Karayalçın ise konuşmasına insan haklarına olan bağlılığını ifade ederek başladı. Konut sorunu ve barınma hakkının toplum için yaşamsal bir sorun olduğunu dile getirdi. Özellikle son yıllarda fahiş kira artışlarıyla dar gelirliler için daha da yaşamsal hale geldiğini söyledi.

Anayasanın haklar bölümünde konut hakkına yer verildiğini ve çözümü için Türkiye Cumhuriyeti devletine ödev verildiğini belirten Karayalçın, aslında konut sorunun tüm kesimler için değil, dar ve sabit gelirler açısından yaşanmakta olduğunu, tüm gelir gruplarının değil, dar ve sabit gelir grupları için konuta ihtiyaç olduğunu söyledi. Bu nedenle de Anayasa’nın konut hakkıyla ilgili 57. Maddesinde yurttaşlarımızın tümü için dile getirilen konut hakkı kavramının, aslında dar gelirli yurttaşlarımız için işletilmesi ve değerlendirilmesi zorunluluğunun bulunduğunu vurguladı.

Konut piyasasının dar gelirli toplum kesiminin gereksinmelerine yanıt vermediğini ifade eden Karayalçın “Devlet, piyasanın çarpıklığını göz önünde bulundurarak bu sektöre müdahale etmelidir; devlet, belediyecilik deyimiyle diyeyim ‘konut tanzim satışı’ yapmalıdır” dedi.

Karayalçın AKP’nin konut projesini de “Yönetiminin 20. yılında seçime giderken AKP’nin yurttaşlarımıza ‘Tarihimizin en büyük konut projesi’ diye sunmuş olduğu proje; plansızdır, insafsızdır ve özensizdir. Projedeki ödeme planıyla, dar gelirlilerin konut edinmesi imkansızdır” sözleriyle özetledi.

Yapılması gerekenin devlet, yerel yönetimler ve halk örgütlenmelerinin bir üçlü oluşturarak devreye girmesi olduğunu söyleyen Karayalçın; özel sektörün de bu üçlü çerçevesinde yapımcı olarak sistemde yerini alması gerektiğini belirtti.  

TÜRKİYE’NİN YENİ BATIKENT’LERE İHTİYACI VARDIR

Belediye Başkanlığı döneminde Türkiye’nin ilk toplu konut projesini hayata geçiren Karayalçın bu projeyi şu sözlerle aktardı: “Batıkent’te 55 bin dar gelirli aile yani 300 bin insan konut sahibi olmuştur. Bin hektarlık alanda kurulan Batıkent, Birleşmiş Milletler’den Dünya Konut Yılı ödülünü almıştır. Projenin 1 Milyar dolar olan maliyeti de kullanıcılar tarafından ödenmiştir. Devlet süspansiyonu yoktur. Devlet, düşük faizli ve uzun vadeli kredi sağlamıştır. Tümüyle katılımcıların kendi kaynaklarıyla yapılmıştır. Batıkent projesinin çekiciliği budur. Batıkent sadece toplu konut değil, yeni bir kent projesi değil; aynı zamanda kentsel toprak reformudur.”

Türkiye’nin yeni Batıkent’lere ihtiyacı olduğunu söyleyen Karayalçın; yeni dönemde Türkiye demokrasisinin inşası için, Cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlandırılabilmesi için yeni yönetim modellerinin devreye sokulması gerektiğini ifade etti.

Yerel yönetimlerin halk ile ortak bir çok işi başarabilme şanslarının olduğunun altını çizdi.

photo1670680004 (3)

photo1670680004 (2)

Editör: Güven BOĞA