ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in iki saatten uzun süren telefon görüşmesi, Ukrayna’daki savaşta olası bir dönüm noktasını gündeme taşıdı. Putin’in “anlaşmalara varılması halinde ateşkes mümkün” açıklaması, süregiden çatışmalar için diplomasiye kapı aralarken, Trump’ın da bu sürece açık destek vermesi dikkat çekti.
Görüşmeden Ne Çıktı?
Putin, Trump ile görüşmesini "samimi ve anlamlı" olarak tanımlarken, ABD’nin Kiev-Moskova arasında yeniden müzakere süreci başlatılmasına verdiği desteğin altını çizdi. Rus liderin açıklamalarına göre, İstanbul gibi tarafsız bir zeminde görüşmelere dönülmesi ve bir "muhtıra" hazırlanması ihtimali masada.
Ateşkes Ne Kadar Gerçekçi?
Putin’in açıklamaları, doğrudan bir ateşkesten çok, belirli diplomatik şartlara bağlı bir süreç öngörüyor. Bu da şu anlama geliyor:
-
Ukrayna ile doğrudan müzakereler yeniden başlamalı.
-
Her iki tarafın kabul edeceği uzlaşı başlıkları oluşturulmalı.
-
Bu süreci destekleyecek uluslararası garantiler gündeme gelebilir.
Bu şartlar, özellikle Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve Rusya'nın işgal ettiği bölgeler üzerindeki tutumu açısından oldukça karmaşık ve zorlu müzakereleri gerektiriyor.
ABD’nin Rolü Kritik
Trump’ın ateşkesi desteklemesi ve müzakere masasını teşvik etmesi, özellikle 2024 seçimleri sonrası ABD dış politikasının nasıl şekilleneceğine dair ipuçları sunuyor. Ancak Beyaz Saray’ın kurumları, Dışişleri ve Savunma çevrelerinin bu çizgide ne kadar istekli olacağı da ayrı bir soru işareti.
Sonuç: Umut Var Ama Yol Uzun
Putin’in açıklamaları, retorik olarak diplomatik bir pencere açıyor, ancak somut adımların atılması hem zaman alacak hem de ciddi siyasi bedeller gerektirecek. Ukrayna cephesinden bu yönde bir açıklama gelmemesi de sürecin henüz başlangıç aşamasında olduğunu gösteriyor. Yine de Trump’ın desteğiyle şekillenebilecek bir barış süreci, çatışmaların durdurulması için en azından yeni bir umut zemini oluşturmuş durumda.