Mersin'de STK'lerle bir araya gelen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İmralı tecridine değinerek, "Cezaevlerinde bir açlık grevi var bu zulüm karşısında. Tecrit politikası kaldırılsın diyor insanlar" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Mersin'deki temaslarına devam ediyor. Bakırhan, Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (Çukurova TUAY-DER) tarafından PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununa çözüm talebiyle 69 gündür dernek binasında sürdürülen Adalet Nöbeti eylemine katıldı. Bakırhan, daha sonra ise sivil toplum örgütü temsilcileri ile bir araya gelmek için kentteki bir otele geçip,  STK temsilcileriyle buluştu. Bakırhan, buluşma etkinliğinde siyasi sürece dair değerlendirmelerde bulundu.

'DEM PARTİ KÜRTTÜR, TÜRKTÜR, EMEKÇİDİR...'

Buluşmaya katılanları selamlayan Bakırhan, salonda bakarak, "Katılan kurumların listesine baktım Mersin’deki bütün renkleri inançları temsil eden bu mozaik bizi sevindirdi. Aslında tam da DEM Parti bu salonda oturan bileşenler demektir. DEM Parti Kürttür, Türktür emekçidir, yoksuldur tahtacıdır, kadındır, ekolojistir, gençtir, emekçidir. Dolayısıyla bu salonda arkadaşlarımla birlikte olmaktan dolayı mutluluk ve gurur duyuyorum. Eminim çok değerli eleştiri öneri, analiz yorumlarınızı da alacağız. Çok stratejik konularda daha çok yereli esas alıyoruz, yereli dikkate alıyoruz, yol gösterici olunabilir. Hem işin öznesi olan, işi oluşturan, yerelin kendisi olduğu için onu önemsemeyen dikkate almayan, onun düşüncelerinden azade her yaklaşım yarım ve eksik kalmıştır. Kesinlikle böyle bir anlayışın başarıya ulaşma şansı yok. Biz devrimciler demokratlar Kürtler toplumun bütün rentlerini oluşturanlar konuşarak anlaşarak anlayarak anlatarak yol alabiliriz. Çünkü zor bir süreçle karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

'ADALET YOK'

Ülkede var olan adaletsizliğe işaret eden Bakırhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Siz de izliyorsunuz, dünya hiç bir dönem olmadığı kadar adaletsiz, adalet yok, adalet adına oluşturulan kimi kurumların bir işlevi karşılığı yok. Olsaydı Filistin’deki zulmü katliamı işgali görürdü. Olsaydı Rojava’da okulların enerji ve eğitim sahaları üzerine bombalar yağmazdı. Olsaydı İran’da insanca yaşamak isteyen gençler aydınlar yazarlar hergün idam sehpasına gitmezdi. Olsaydı dünyanın neredeyse 3’te biri her an gözü başka bir sınırı geçmekte olmazdı. Daha güvenli ülkeye ve limana ulaşmak düşüncesiyle yorulup duruyor. Maalesef bunu önleyemedik bunun da tek bir sebebi var. Dünya sistemi hegemonik güçler maalesef daha fazla zenginleşmek sömürmek için çatışmalar savaşlarla kendi krizlerini örtmeye çalışıyorlar. Bugün dünyanın birçok yerindeki çatışmalar ve savaşlar da buna bir örnektir. Ukrayna’dan tutalım filistine rojavaya dünyanın başka başka coğrafyalarında savaş ve çatışmalar var. Savaşları halklar istemiyor. Eminim halklar hergün idam edilen Kürtler için üzülüyordur, emin Rojava’da düşen her bombaya Mersin’deki siz değerli Türkiye’nin prototipini oluşturan renga reng bu salon herhalde üzülüyordur. Biz hergün her birimiz milliyetimiz kimliğimiz inancımız fark etmeden Filistin’de hayatını kaybeden insanların acısını yüreğimizde hissediyoruz. İnsan olmanın bir gereği de budur. Katledilen ezilen sömürülenin kim olduğuna bakılmaksızın ona sahip çıkmaktır. 

KÜRDÜ, ALEVİ'Yİ TAHTACI'I KAPSAMAYAN HİÇBİR DÜŞÜNCENİN BAŞARIYA ULAŞMA ŞANSI YOK'

Bizi yakınen ilgilendiren bir süreçle karşı karşıyayız. Ortadoğu’da ciddi bir kaos var ne olacağı belirsiz. Her birimiz kaygıyla izliyoruz. Türkiye’de bundan azade değil Türkiyede bu merkezin orta yerinde duruyor. Bizi düşündüren kaygılandıran bir durum sözkonusudur. Türkiye aslında demokratik olsaydı yeterince özgürlükler olsaydı Mersin’de renkliliğinde kendi hukukunda siyasetinde eğitiminde yaşatabilseydi emin olun Ortadoğu’da çok iyi bir model iyi bir örnek olabilirdi. Biz HEP’ten bugüne kadar geleneğinden geldiğimiz bütün siyasi partiler aynı şeyi söylüyor. Bu renga renk Ortadoğu’daki bu karanlığa çölleşmeye çürümeye karşı aslında burası bir model olabilirdi. Tam da bunun mücadelesini veriyoruz. 40 yıldır demokrasi olsun özgürlük olsun Kürtle Türkün bir sorunu yok, Alevi ile Suninin birsorunu yok bunun yaratanın sisteminin kendisi olduğunu kendisi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Başka bir kurtuluşumuz yok. Kürdü kapsamayan, aleviyi, tahtacıyı kapsamayan, emekçinin adile yaşamasını, geçimini düşünmeyen bu konuda kaygılanmayan hiçbir sistemin, hiçbir düşüncenin başarıya ulaşma şansı olmadığını belirtmek istiyorum."

'TECRİT POLİTİKASI KALDIRILSIN'

"Birileri zenginleşirken Türkiye’deki emekçiler, emekliler, çalışanlar, işsizler gittikçe yoksullaşıyor" diyen Bakırhan, Türkiye'nin ekonomik, demokratik ve hukuk olarak kötü yönetildiğine ve ülkede ciddi bir çürümeye değindi. Çocukların düştüğü uyuşturucu batağına işaret eden Bakırhan, çocukların ne durumda olduğunun yönetenlerin umrunda olmadığını ama kendilerinin umrunda olduğunu sözlerine ekledi. 31 Mart Yerel Seçimlere ve şuandaki siyasi atmosferi vurgulayan Bakırhan, konuşmasını şöyle devam ettirdi: "Değerli arkadaşlar tam da böyle bir atmosferde 2 yılda 4 siyassi parti ismi değiştiren bir siyasi partinin eş genel başkanı olarak konuşuyorum. Dün bir büyükelçi gelmişti. Biz 2 yılda 4 kez siyasi parti ismi değiştirdik dediğimizde şaşırdı, nasıl oluyor diye. Neredeyse 40 yılda her iki yılda bir siyasi partimiz kapanmış, ismi değişmiş. Diyebilir miyiz bu ülkede siyasi partiler özgürce siyaset yapıyorlar. Dolayısyla aslında hepimiz tabloyu görüyoruz. Ama tablo karşısında ne yapacağımız konusunda farklılıklarımız var. Her birimiz kendi partisiyle, kendi programıyla, kendi kırmızı çizgileriyle hareket ettiği müddetçe emin olun bu sistem güçlenecek, büyüyecek belki bu salonlarda toplantılar da yapamayacağız. Ama biz Kürt niye anadilini konuşmuyoru sorduğumuz zaman Tahtacılar niye özgür ve eşit yaşamıyor, Alevilerin cemevleri ibadethane statüsüne kavuşmuyor diye soruyoruz. Uyuşturuya hayır, çeteleşmeye hayır. Bu talana bu yolsuzluk düzenine hayır demediğimiz sürece maalesef sadece buralarda konuşmak durumundayız. İtiraz ediyoruz itiraz etmeye devam ediyoruz. Cezaevlerinde bir açlık grevi var bu zulüm karşısında. Tecrit politikası kaldırılsın diyor insanlar. Ne kötülüğünü gördük iki yıllık çözüm sürecinin. Daha huzurlu değil miydik daha mutlu değil miydik, Türkiye meselelerini daha açık ve şeffaf konuşmuyor muyduk. Dolayısıyla meselelerin üzerinin örtüldüğü yok sayıldığı inkar edildiği bir Türkiye’de hiç birimiz mutlu olmuyoruz. Hep birlikte yaşıyoruz. 

Eminim mücadelemizle birlikte başta cezaevlerindeki bu anti demokratik uygulamalarına tecrit uygulamalarına karşı çıkan Kürt meselesinin demokratik çözümü için Sayın Öcalan’ı işaret eden bu meselenin bir an önce hal yoluna girmesini gençlerin yaşamını yitirmemesini, bu ırkçılık milliyetçilik üzerinden siyaset yaparak bütün haksızlık, yolsuzluklarını vatan millet sakarya beka örtüsüyle örten bu sisteme artık son dememiz lazım. Allah aşkına niye biz anadilimizi konuşmayalım kime ne zararı var. Hun bixêr hatin hun çawa nin demenin bu ülkeyi böldüğünü kim bize açıklayabilir. Ehlen ve sehlen dediğimizde hangi ülke bölünmüş. Dolayısıyla birbirimize ihtiyacımız var. Mesele seçim değil seçim sonuçları değil, çıkardığımız vekil sayısı aldığımız belediye sayısı değil. Bu ülkenin geleceği çocuklarımızın geleceğidir. Ortak Mersin olarak itirazımızı ortaya koyalım. Taleplerimizi ortaya koyalım. Dayanışalım birbirimizi eleştirelim birbirimizi besleyelim. Başka çıkar yolumuz yok. İstanbul da İzmir de böyle olsun., Bizi kandıran oyalayan birbirinden farklı siyasi anlayışların bu ülkeye kattığı bir şey yok."

TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın milletvekilinin düşürülmesine değinen Bakırhan, "Can Atalay’ı cezaevine gönderen, ana muhalefet partisinin dokunulmazlığı kaldırmasına dönük verdiği destektir.

Can Atalay’ı cezaevine gönderen ana muhalefet partisinin dokunulmazlığı kaldırmasına dönük verdiği destektir. Selahattin Demirtaş’ı Gültan Kışanak’ı milletvekillerimizi belediye başkanlarını oraya gönderen bizzat anayasaya aykırı ama evet diyen düşüncedir. Bu olmasaydı Can Hatay halkıyla olacaktı vekillerimiz bugün sizinle olacaktı. Dolayısıyla uyarıcı da olmamız lazım" ifadelerini kullandı.


Bakırhan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Siyasi partileri demokratik bir zemine çekmek gibi sizin büyük bir görev ve sorumluluğunuz var. Ne yaptık son yapılan milletvekili seçimlerinden sonra Mersin ve Adana’da da toplantılar yaptık.

Yine böyle yuvarlak masa toplantıları Adana da hiç unutmuyorum Baro Başkanımız mütevazi bir şekilde aslında Adana dikkate alınsaydı bu sonuçlar olmazdı, Mersin’in yerel özgünlükleri dikkate alınsaydı Akdeniz böyle olmazdı dediler. Aslında Kürtlerin de Türkiye’de yaşayanların da ortak düşüncesini dile getirmişti. Biz de düşündük taşındık siyaset yapıyoruz niye genel merkezlerin dar koridorlarında Akdeniz’in adayını biz belirleyelim. Batman ve Siirt’in adaylarını biz belirleyelim. Hani halk özneydi değerliydi kıymetliydi. Gerçekten öyledir, bedeli onlar veriyor emeği onlar veriyor, adayı genel merkezin o daracık karanlık koridorlarında birileri belirliyor. Biz de dedik ki sistem karşıtı olduğunu söyleyen demokratik olduğunu söyleyen, merkeziyetçi sisteme karşı çıkan, ademi merkeziyetçi bir yapıyı savunan partinin adaylarını merkez belirlememeli. Sandık koyduk belki eksiklikler ortaya çıktı. Acaba merkez yereldeki adayları acaba daha mı iyi belirleyecek. Daha mı iyi biliyor. 

Dünyanın eşi benzeri olmayan bir sistem uyguladık. Dünyanın birçok yerinde deneyimleri izledik sadece siyasi partilerin kendi üyeleriyle adaylarını belirliyor. Bazı siyasi partiler seçilmiş delegelerle adaylarını belirliyor. Biz kentin tüm dinamiklerini kattık. Tümü de DEM Partili değil ama bu kent dinamiklerinin tamamımıyla birlikte halkımız sandıklarda kendi adaylarını çıkardı.

İki yılda 4 parti değiştiren bir siyasi parti, bütün deneyimli yöneticileri cezaevinde olan bir siyasi parti aynı zamanda Türkiye’ye demokrasi dersi veriyoruz. Buna inanıyoruz bunu kimseyi kandırmak için siyaset yapmak için yapmıyoruz. Hatay halkının yuhaladığı bir adayı yerel dikkate alınsaydı merkez tarafından belirlenir miydi. Ya da rantçlıkla anılan kimi siyasetçiler yerel dikkate alınsaydı belirlenir miydi? İşte biz sizlerle birlikte adaletinde ziyaret ettiğimiz barış anneleriyle birlikte sanki demokrasiyi söz olarak dile getirmeyeceğiz pratik sahada uygulayacağız. Hatta yeri geldiği zaman sizin kararınızla birlikte seçim beklemeden geri çekme hakkımızı da kullanacağız. Bir defa seçtiğimiz ama 5 yıl boyunca, ilkelerimize politikalarımıza, halklarımızın ortak değerlerine hizmet etmeyen biri varsa bu halkın talebi üzerine geri çekilmesin. 5 yıl mecbur mu kalacağız. Dolayısıyla hep birlikte hem demokrasi mücadelesi vereceğiz hem de merkeziyetçi tek adam sistemine buradaki bu akıl bu değerli vicdanlı bu herşeyi kendi yüreğinde hisseden Kürdün Alevinin başarısını hisseden bu toplum aynı zamanda geri çekme hakkına da sahip olmalıdır. 

Son seçimden sonra yaptığımız toplantılardan bizler büyük dersler çıkardık. Evet aslında çok gündem var. Ama şunu söylemek istiyorum. Emin olun birlikte başarmamak için hiçbir sebep yok. Eskiden devrimciler sık sık tekrarlardı işte devrimin objektif subjektif koşulları oluşmuştur diye. Belki devrimin objektif subjektif koşulları yoktur ama kesinlikle demokrasinin ortak değerlerimizin kazanmasının objektif subjektif koşulları oluşmuştur. Demokrasi yok hukuk yok özgürlük yok, işsizlik var yoksulluk var açlık var kadın katliamı var, çevre hiç bir dönem olmadığı kadar AKP’li müteahhitlere peşkeş çekilmiştir. Objektif koşullar nedir. Sadece bunun önünde tek bir engel var  bir olamıyoruz işbirliği güç birliği yapamıyoruz. Ortak olamıyoruz. Ortak adayımız ortak yönetimimiz diyemiyoruz. Birlikte yönetme konusunda hala eksiklerimiz var. Bunları gidebilirsek başarırız. Parlamento bu salondaki kadar nitelikli değil buradaki kadar toplumun renklerini yansıtmıyor. O zaman oraları değil buraları merkezlere koymak lazım. Önümüzdeki dönemlerde yine sizlerle dönem dönem bir araya geleceğiz. Çünkü zor bir süreçten geçiyoruz her konuşunda danışacağız. Ama lütfen siz de başta yeriliniz olmak üzere genel merkeziniz başta olmak üzere bizleri rahat bırakmayın. Yazın çizin öneri sunun. Bu konuda bir rehavet var. Lütfen vicdan sahibi olan bu salon ve bunun dışında bulunan bu ülkenin kötü gidişatına isyan eden çocuklarımız geleceğimiz gençlerimiz için daha demokratik yaşanılır bir ülke diyenler bizi rahatsız etsinler. Çünkü rahatsız olduklarını biliyorum. Sosyal medyada kabul etmediğimiz bir şeyi eleştirirken insanlar çekiniyorlar. 

Birlikte aşacağız. Emin olun hiç bir dönem olmadığı kadar Türkiye’de demokrat devrimci ilerici, sol sosyalist parti ve gruplarla iş birliği ve güç birliğine elimizi açtık.

Eğer bir şey olmuyorsa ya da eksik oluyorsa, tamamına ermiyorsa DEM Parti ile ilgili bir durum yok. DEM Parti demokrasi mücadelesi veriyor eğer bir şey demokrasiye halkımıza barışımıza hizmet edecekse, emekçilerin rahat bir nefes almasını sağlayacaksa herşeyi yapar. Her konuda konuşup tartışırız ama bu konuda her şeyi yapma hakkını kendimizde görüyoruz. Çünkü bunlar hepimizin ortak değerleridir. Elimizden geleni yapmaya çalıştık ama maalesef kimi hastalara sahip anlayışlar yedek güç destek güç, bir biçimiyle kentlerin ortak yönetimle yönetilmesine karşı olanların bir direnci olduğunu belirtmek isterim. Buna rağmen bir çok yeri zorladık Kent Uzlaşısı çerçevesinde adayların çıkması elimizden gelen çabayı ortaya koyduk. Kimi yerlerde Kent Uzlaşısı da oldu onlar muhtemelen önümüzdeki günlerde yetkili bu konuda çalışma yürüten arkadaşlarımız tarafından kamuoyuna açıklanacak. Ama bazı yerlerde kadını çevreyi ekolojiyi kürdü aleviyi farklıyı ötekiyi tahtacıyı dikkate almayan ırkçı milliyetçi toplumcu olmayan toplumcu bir anlayışı hissetmeyen örneklerle karşılaştık. Biz sağcı, kentin dokusuna değerlerine aykırı bir insan için yıllarımızı vermedik. Hiç birimiz vermedik. Bu yaklaşımı aynı kendisine muhalefetim diyen iktidar olmak isteyen insanlara da bir mesajdır. Doğru demokrat kapsayıcı rantçı olmayan insanlarla buyurun kentler kendi dinamikleriyle kendilerini yönetsinler dedik demeye devam edeceğiz. Dün kimi yerlerde adaylarımızı açıkladık açıklamaya devam edeceğiz. Türkiye halklarına hayırlı olsun. uzlaşma sağlamadığımız yerleri açıkladık, uzlaşı olanaklarının olduğu yerlerde görüşmeler sürüyor. Umarım oralarda halkımızla desteğinizle birlikte Kent Uzlaşısını sağlayarak herkesin temsil edildiği ortak yönetimler oluşturabileceğimiz bir zemin yakalarız. 

Sistem bizi rahat bırakmıyor. Herşeye rağmen bizi yenemediler şimdi kaçak seçmenlerle irademizi gasp etmeye çalışıyorlar.

İnanamazsınız 32 yerleşim yerinde bunların tamamı Kürt coğrafyası, ciddi bir taşıma yapmışlar. İktidarın zaten herşeyi kaçak herşeyleri ilegal. Başkalarını ilegal diye suçluyorlar ama bu kadar ilegalize olmuş bu kadar ilegal yol ve yöntemlerini kullanan devletin olanaklarını alet eden başka bir siyasi parti tanımadık. Bunlar gerçekten şaşırtıcı düzeyde oyunlar oynuyorlar. Milletvekili olduğum Sirt'te 1500 oyla yerel yönetimleri kazanmıştık 7 bin kaçak seçmen getirmişler. Siirtli olmayan Bolu'dan bir tugayı getirmiş seçmen yapmışlar. Sadece seçim günü 7 bin kişi gelip oy kullanacak aynı saatte gidecek. Ne Siirt’in büryanını yiyecek ne ayranını içecek ne koçer halkımıza bir merhaba diyecek. Tek kelime Kürtçe bilmiyor ama gibi orada Kürtlerin Arapların iradesini gasp edecek hile ile belediyeyi kazanacak. Böyle bir vicdan böyle bir adalet olabilir mi? İşte Karsta 5-6 bin Ağrıda 8-10 bin. Uludere Şemdinli’de oy kullanan seçmen sayısı 2800 oradan tek bir oy alamıyorlar, ne yapmışlar 3200 yani ilçenin seçmeninden fazla kolluk kuvveti kaydırmışlar. Ne yapıyor AKP-MHP iktidarı orada seçim güvenliği sağlıyor. Uludere 2800 seçmen var, 3200 seçmen kaydırarak nasıl bir güvenlik sağlıyorsun. Her seçmene 1,5 kolluk kuvveti göndermiş. Şırnak dahil olmak üzere. Bunu da siz değerli demokratik kamuoyuna Türkiye’nin demokratik kamuoyuna çağrı yapmak istiyorum. aynı zamanda muhalefete de çağrı yapıyorum. Oyumuzu isteyelim. İnsanların sorunu değil mi bu? Hangi siyasi partinin ağzından bunu duydunuz? Kaçak seçmen var. Hırsızlık, yolsuzluk yetmiyor, seçmeni de artık kaçak yapıyorlar. Dolayısıyla tüm bunlara rağmen direneceğiz. Eyvallah etmeyeceğiz. Eyvallah eden bir gelenekten gelmiyoruz. Her birimiz birçok şeyi görerek buralara geldik. Onlar kaçak seçmen taşıyorlar, itirazlarımız reddedildi. Suç duyurusunda bulunacağız. ama biz burada bir şey yapabiliriz. Mersin iyi bir örnek bu konuda. onlar Siirt'e 7 bin seçmen mi taşıdı biz Mersinli devrimci demokratlar olarak Akkuyu'da çalışan bin 500 iki bin tane Siirtliyi olanaklarımızla bir günümüzü harcayarak Siirt'e taşıyabiliriz. Size adres de veriyorum. Akkuyu'da 2 bine yakın Siirtli seçmen yaşıyor. Siirte kayıtlı. sizden destek istiyoruz. Dayanışarak, aracınızla gerecinizle maddi olanaklarıyla, fiziki olanaklarınızla birlikte lütfen komşunuz varsa apartmanları tek tek çalın Batman'da, Siirt'e Kars'ta Dersim'de seçmen olup gidemeyen insanların gitmesine katkı sunun. Bu toplantımızın en önemli konularından birisi budur. Bu konuda desteğinizi, katkınızı sunacağınıza inanıyorum. Emin olun bütün bunlara rağmen moralimiz yerinde, direniyoruz. anahtar rolümüzü koruyoruz. Yılmadık, pes etmedik, mücadelemizi daha güçlü bir şekilde devam ettiriyoruz. 31 Mart'tan sonra da alacağımız bütün belediyelerde Mersin'deki bu renkliliğe hizmet etmeyen hiçbir anlayışını barındırmayacağız."

Bakırhan'ın konuşması ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti. STK'lerle toplantı sonrası ise Bakırhan Akdeniz İlçesi Şevket Sümer Mahallesi'nde halkla bir araya gelecek.

Editör: Haber Merkezi