“KHK’ler Gidecek, Biz Kalacağız”: İhraç Kamu Emekçileri 10’uncu Yılda Bir Kez Daha Alanlardaydı

Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ihraç edilen kamu emekçilerinin mücadelesi 10. yılına girdi. 29 Ekim 2016’da yayımlanan 675 sayılı KHK’nin üzerinden tam 10 yıl geçerken, KESK’e bağlı sendikalar Amed’de Ofis/AZC Plaza önünde “145. Hafta / 675 KHK – 10. Yıl” başlıklı basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Tüm Bel-Sen Amed Şube Eş Başkanı Mehmet Candar okudu.
Candar, 10 yıldır süren hak arama mücadelesinin kararlılıkla devam edeceğini söyleyerek, “29 Ekim 2016 tarihinde yayımlanan 675 sayılı KHK ile birçok KESK’li kamu emekçisi haksız ve hukuksuz bir şekilde görevlerinden ihraç edildi. 145. haftada yeniden buradayız. ‘KHK’ler Gidecek, Biz Kalacağız’ demek için, adalet talebimizi haykırmak için bir kez daha alanlardayız. Son arkadaşımız görevine iade edilene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“OHAL bitti, hukuksuzluk kalıcılaştı”
Basın açıklamasında, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in yedi kez uzatıldığı, OHAL’in kaldırılmasından bu yana ise yedi yıl geçmesine rağmen hukuksuz uygulamaların KHK’ler üzerinden kalıcı hale getirildiği ifade edildi. Candar, 36 OHAL KHK’sından birinin 675 sayılı kararname olduğunu belirterek:
“Bu KHK ile 10 bin 158 kamu personeli ihraç edildi. Bunların önemli bir kısmı KESK’e bağlı sendikalarda örgütlü arkadaşlarımızdı. Ayrıca 1262 akademisyen ihraç edildi; aralarında kamuoyunda ‘Barış Akademisyenleri’ olarak bilinen bilim insanları da vardı.”

“Toplumsal ve kurumsal yıkım yarattı”
Candar, ihraçların yalnızca bireysel değil, kamusal hizmetler açısından da tahribat yarattığını söyledi:
“İhraç edilenlerin yerine yerleştirilen liyakatsiz ve siyasi referanslı atamalar, kamusal hizmetin niteliğini düşürdü, kamu kurumlarının saygınlığını zedeledi. Açlığa ve sefalete mahkûm edilen emekçilerin pasaport ve seyahat özgürlükleri ellerinden alındı, özel sektörde çalışma imkanları dahi engellendi. Yüzlerce kişi ağır hastalıklara yakalandı, bazıları hayatını kaybetti.”
“Delil yok, yargı yok: Suçlama var”
Candar, hukuki sürecin tamamen tersine işletildiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“‘İrtibatlı ve iltisaklı olduğunuza kanaat getirdik’ dediler. Mahkeme kararına gerek duymadan 4259 KESK’li ihraç edildi. Aradan 9 yılı aşkın süre geçmesine rağmen 1700 arkadaşımız hâlâ mahkeme kararlarını bekliyor. Çoğunun hakkında geçmişte hiçbir soruşturma yoktu, herhangi bir ceza almış değillerdi. İktidar kendisini yargı yerine koydu, önce cezayı verdi, sonra göstermelik yargı süreçleri başlattı.”
Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Barış Akademisyenlerinin büyük çoğunluğunun hâlâ görevlerine iade edilmemiş olmasına dikkat çekilerek, bunun iktidarın barış söylemleriyle çeliştiği belirtildi.
“Hukuksuzluk toplumu çökertti”
Açıklamada, OHAL Komisyonu nedeniyle yıllarca kapalı tutulan hukuk yolunun bugün bile siyasal baskı nedeniyle sağlıklı işlemeyeceği ifade edildi. Bu adaletsizliğin ekonomik ve toplumsal sonuçları olduğuna dikkat çeken Candar:
“Hukuka güvenin yok olması, ağır bir ekonomik krizi doğurdu. Emekçiler yoksullaştı, işsizlik arttı. Bu ülkenin yeniden nefes alması için hukukun tesisine, adaletin sağlanmasına ve barışa ihtiyaç var” dedi.
“Milyonların sorunu”
KESK’liler adına yapılan açıklamada, ihraçların yalnızca bireysel değil, aileleriyle birlikte milyonlarca insanın yaşamını etkileyen toplumsal bir sorun olduğu belirtildi:
“Tarih, hukuksuz ihraçlara imza atan iktidarı da buna sessiz kalan sözde sendikal yapıları da kaydediyor.”
“İktidar samimi olsun”
Candar, iktidarın çelişkili söylemlerine dikkat çekerek:
“Bir yandan demokrasi vaat ederek toplumu ikna etmeye çalışıp, diğer yandan barış ve demokrasi mücadelesi verdiği için ihraç edilen KESK’lilerin işe dönüşünü engelleyemezsiniz. Kürt sorununda barış dili kurup emekçilerin hakkını gasp ederek sürdüremezsiniz. Samimiyseniz, bir gün dahi gecikmeden tüm kamu emekçilerini haklarıyla birlikte görevlerine iade edin” çağrısında bulundu.
“İşimizi geri alacağız”
Basın açıklaması şu sözlerle son buldu:
“145 haftadır bu alanlardayız. 9 yılı aşkın süredir mücadele ediyoruz. Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı, tekçiliğe karşı çoğulculuğu savunmaya devam edeceğiz. Tüm arkadaşlarımız dönene kadar buradayız. İşimizi geri alacağız, biz kazanacağız! Yaşasın örgütlü mücadelemiz, yaşasın KESK!”





