İNSAN HAKLARI DERNEĞİ ADANA ŞUBESİ; "ADANA İLİ EKOLOJİK HAK İHLALLERİ" BAŞLIKLI BASIN AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ.

İnsan Hakları Derneği Adana Şubesinde gerçekleştirilen basın açıklaması öncesi şube başkanı Av. Yakup Ataş konuyla ilgili kısa bir açıklama yaptı.

İHD adına "Savaşın Neden Olduğu Ekolojik Yıkım" başlıklı açıklamayı ise Yaşar Gökoğlu okudu.

Gökoğlu; "Şehrimiz Adana’da ekolojik tahribat ve buna bağlı hak ihlalleri bütün hızıyla devam ediyor" dedi.

Yaşar Gökoğlu konuşmasına şu şekilde devam etti;

IMG_9865

Yumurtalık Sugözü Köyü’nde yirmi yıldır çalışan, çevreyi zehirleyen İsken kömür santrali yetmiyormuş gibi, şimdi de hemen yanı başında Emba Hunutlu kömür santralinin yapımına siyasi iktidar izin verdi, yapımı tamamlandı ve çalışmaya başladı. Her iki santral toplam olarak bir saatte 1.000 ton kömür yakıyor ve milyonlarca ton deniz suyunu soğutma amacıyla kullanıp kirleterek ölü ve ısınmış olarak tekrar denize deşarj ediyor. Tufanbeyli İlçesinde kurulu olan santral de on yıldır çalışmaya ve bir saatte 1.000 ton kömür yakmaya devam ediyor. Oysa, Paris anlaşmasını 2021 yılında onaylayan Hükümet yetkililerinden beklenen mevcut kömür santrallerinin kapatılması için tarih verilmesi idi. İkinci kömür santralinin de çalışmaya başladığı Yumurtalık İlçesi Sugözü Köyü’nde yaşayanlar, halk arasında kanser vakalarının daha önce olmadığı kadar arttığını ifade ediyorlar, Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise bu konuda var olduğu bilinen istatistikleri yayınlamama konusunda tavrını sürdürüyor. Aynı zamanda, bu bölgede yetiştirilen tarım ürünleri hasadında düşüşler yaşandığı da biliniyor. Yumurtalık sahillerinde, kömür santralleri yakınlarında denizin ısısı ve yapısı değiştiği için, bir geçim kaynağı olarak artık balıkçılık yapılamamakta, balıkçıların açıklara gitmesi gerekmektedir. Bir hak ihlali olarak bu durumu da belirtmek gerekir.

Kış aylarında Adana kent içinde, yoksul olduğu belgelenmiş ailelere ısınmaları için  Bakanlık tarafından yapılan kömür yardımını da Ekolojik hak ihlali olarak algılamak gerekir. Akşamları hava kirliliği had safhaya çıkmakta, insanlar ve diğer canlılar nefes almakta zorlanmaktadır. Solunum yolları hastalıklarının kömür yakmaktan, hava kirliliği kaynaklı olarak kış aylarında olağanüstü arttığı sağlık çalışanlarınca söylenmektedir. Yoksul insanları üşümek ya da zehirli hava solumak ikileminde bırakmak insanlık dışı bir davranıştır. Üstelik, bu konunun çözümü çok kolaydır ve bu öneri il yöneticilerine defalarca iletilmiştir. Yoksul olduğu belgeli olan ailelerin kış ayları boyunca elektrik faturalarının yarısını devlet karşılamalı, elektrikli ısınma araçları ile ısınmaları sağlanmalıdır. Bu öneri; kömürün çıkarılması, nakledilmesi, torbalanması ve dağıtılması için gereken maliyetten daha azını gerektirecek, havanın temiz kalması da kazanç olacaktır. Halka kömür dağıtımı uygulamasına, sağlıklı bir yaşam hakkı adına derhal son verilmelidir.

Bereketli Çukurova topraklarının kimyasal gübre ve tarım zehirlerinin her yıl artan oranda kullanılması sonucunda yapısı değişti, adeta kanser oldu. Kullanılan tarımsal zehirlerin üreticiler ve tarım çalışanları arasında da hastalıkların artmasında rol oynadığı bağımsız, hükümet dışı kaynaklar tarafından ifade ediliyor.

Üstelik, kentimiz Adana Ekolojik krizin sonuçlarından en çok etkilenecek olan Akdeniz bölgesinde yer almaktadır. Bilim insanlarının açıklamalarına göre; gerekli önlemler alınmazsa önümüzdeki yıllar içinde Akdeniz bölgesinde Afrika ekvatoral iklim kuşağı hakim olacak, kuraklık görülecek, yağışlar azalacak, göller kuruyacak, yeraltı sularında çekilme görülecek, akarsularda su miktarı düşecektir. Bu söylenenlerin çoğu günümüzde yaşanmaya başlandı.

Plastik kirliliği bütün dünyayı tehdit eder hale geldi. Türkiye plastik üretiminde Avrupa ikincisi durumunda bulunuyor. Doğal olarak, bir nesneyi ne kadar çok üretirseniz, o kadar çok tüketiyor olursunuz ve o kadar çok plastik çöpünüz olur. Kendi plastik çöpleri yetmiyormuş gibi, Türkiye 2018 yılından bu yana her yıl Avrupa’nın plastik atıklarının yarısını ithal ediyor. Getirilen bu plastik çöplerin çok az bir bölümü geri dönüştürülebiliyor. Plastik atıkların geri dönüşüm oranı, uluslararası alanda araştırma yapan kurumların verilerine sadece %10 kadardır. Kalan kısım ise derelere, orman içlerine, toprağa gelişigüzel atılıyor veya yakılarak içindeki zehirli maddeler nefes aldığımız atmosfere yayılıyor, toprağı ve suyu zehirliyor. Bu olumsuz durumdan en çok Adana ili etkileniyor. Çünkü, Adana’da çok sayıda, sayısı binlerle ifade edilen bu işle uğraşan işletme var ve Mersin limanına gemilerle getirilen plastik çöpler kolaylıkla buralara taşınıyor. Genel gidişat plastik üretimini ve tüketimini sınırlayıp, giderek sonlandırmak ve plastik çöp ithalini yasaklayarak bu ayıptan kurtulmak iken, böyle olması gerekirken, 2021 yılında Adana’nın Ceyhan İlçesi sahilinde plastik hammaddesi üretecek olan bir tesisin temel atma töreni yapıldı ve bizzat Cumhurbaşkanı bu törene katılarak yatırımı öven konuşma yaptı. Plastiğin hammaddesi sayılan “polipropilen” üretecek olan bu tesis her bakımdan çok tehlikeli bir işletme olacaktır. Yetmiyormuş gibi, benzeri bir işletmenin Yumurtalık sahilinde bir başka işletme tarafından kurulacağı yakın zamanda duyurulmuş bulunuyor. Siyasi iktidar tarafından her bakımdan teşvik edilen plastik hammaddesi üretiminin bölgemizde bu kadar artacak olması, hem prosesin çok tehlikeli olması, hem de doğada yüzyıllarca çözünmeyen, yavaş yavaş çözünmeye başladığında da mikro plastik olarak bütün canlıların organizmalarına sirayet ederek hayati sorunlar yaratan plastik üretim ve tüketimini arttıracağı için ağır ekolojik hak ihlallerine yol açacağı kesindir.

Bütün bunlara ilave olarak, şimdi de Ceyhan ve Yumurtalık İlçeleri sınırları içinde çok geniş bir bölgeye “kimya organize sanayi bölgesi” kurulması için çalışmalara başladılar. Yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı en verimli tarım toprakları kapitalizmin sınırsız rant hırsına feda edilmek istenmektedir.

Şehrimizin temel tatlı su kaynağı olan Çatalan Barajı’nın titizlikle korunması gerekmektedir. Oysa, yakın zamanda yayınlanan bir kanun hükmünde kararname ile Çatalan Barajı koruma alanı düşürüldü. Bu uygulamadan dönülerek, eskiden olduğu gibi, Çatalan Barajı rezerv koruma alanı 4.000 metreye çıkarılmalıdır. Bu alan içerisinde endüstriyel tarıma ve endüstriyel işletmelere izin verilmemelidir. Çatalan Barajı’na iki ilçenin atık suları arıtmasız olarak taşınmaya devam etmektedir. Bu ilçelerin atık su arıtma tesislerinin yapılmasına öncelik verilmelidir. Dünyanın ve ülkemizin birçok bölgesinde yaşanan kuraklık göz önünde bulundurularak, Adana’nın temel içme suyu rezerv alanı korunmalı, bu alanda yaşanabilecek hak ihlallerinin önüne geçilmelidir.

3 Şubat 2023

Editör: Haber Merkezi