Adana Kadın Platformu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Başkanvekili Pervin Buldan’a yönelik cinsiyetçi ve ırkçı söylemleri protesto etmek amacıyla İnönü Parkı’nda basın açıklaması yaptı. “Pervin Buldan yalnız değildir. Cinsiyetçi eril yaklaşımı kabul etmiyoruz” sloganıyla gerçekleştirilen açıklamada, kadınlar barış ve eşitlik mücadelesine vurgu yaptı.
Basın metnini okuyan Sevil Aracı, kadınlara ve kadın siyasetçilere yönelik saldırıların sistematik hale geldiğini belirterek, “Faşizm değil, kadınların barış mücadelesi kazanacak” dedi.
Aracı açıklamasına şu şekilde devam etti:
Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanvekili Pervin Buldan’a yönelik Turhan Çömez’in ırkçı ve cinsiyetçi saldırısı, yalnızca bir kadın siyasetçiye değil, kadınların barış mücadelesine yönelmiş açık bir saldırıdır. Bu saldırı, yıllardır barışı, eşitliği ve adaleti savunan kadınların sesini susturma çabasının yeni bir örneğidir.
Pervin Buldan şahsında hedef alınan, kadınların siyasetteki varlığı, halkların barış umudu ve birlikte yaşam iradesidir.
Bu saldırıyı da, arkasındaki nefret ve kutuplaştırma siyasetini de asla kabul etmiyoruz.
Irkçılığı, cinsiyetçiliği ve milliyetçiliği körükleyerek kadın siyasetini hedef alanlar iyi bilsin ki; kadınlar birbirinin etrafında kenetlenmekten, dayanışmadan ve mücadeleden asla vazgeçmeyecek.
Bugün Türkiye’de kadınlar yalnızca siyasette değil, yaşamın her alanında eril şiddetin, yoksulluğun, işsizliğin, ayrımcılığın ve baskının hedefi haline getiriliyor. Kadınların eşitlik, özgürlük ve barış talepleri sistematik biçimde bastırılmak isteniyor. Kadınların iradesi yok sayılıyor. Kadınlara yönelik saldırılar, toplumsal muhalefeti sindirmenin bir aracı haline getiriliyor.
Oysa bu ülkenin gerçek gündemi başka:
Derinleşen ekonomik kriz, yoksulluğun her eve sirayet etmesi, kadın emeğinin görünmez kılınması, çocukların açlıkla, eğitimsizlikle baş başa bırakılması, doğanın talanı ve savaş politikalarının ülkeye dayattığı karanlık…
Ülkenin böylesine yakıcı sorunlarla boğuştuğu bir dönemde kadınlara, kadın siyasetçilere ve kadın mücadelesine yöneltilen saldırıları asla kabul etmiyoruz. Kadınların sesi, bu ülkenin vicdanıdır. O sesi susturmak isteyenler, yalnızca kadınları değil; barışı, adaleti ve umudu hedef almaktadır.
Halkların ve kadınların barış umudunun büyüdüğü bu süreçte, ırkçı ve ayrımcı söylemlerle kadın siyasetçilerin hedef alınması tesadüf değildir. Savaş politikalarından, kutuplaşmadan ve nefretten beslenen erkek egemen iktidar anlayışı; barış, eşitlik ve özgürlük isteyen kadınlardan korkmaktadır. Kadınların bir araya gelişini, dayanışmasını, siyasette var oluşunu tehdit olarak gören bu zihniyet, algı operasyonlarıyla kadınları susturmaya çalışmaktadır.
Kadın siyasetçilerin barışa dair söyledikleri sözlerin çarpıtılması, kriminalize edilmesi ve hedef gösterilmesi; ayrımcı erkek egemen düzenin panik halinin ifadesidir. Irkçılığı, milliyetçiliği ve cinsiyetçiliği meşrulaştıran bu dil, toplumsal barışa yönelmiş açık bir saldırıdır. Bu dili üretenler, savaşın ve düşmanlığın sürdürücüleridir.
Biz kadınlar, bu saldırılar karşısında sessiz kalmadık, kalmayacağız.
Eşitlik, adalet, barış ve özgürlük için bulunduğumuz her yerde mücadelemizi büyüteceğiz. Kadınların birbirine kenetlendiği her yer, faşizmin ve nefret siyasetinin duvarlarına çarpan bir yankıya dönüşecektir. Çünkü biz biliyoruz: Barış, kadınların ellerindedir.
Biz kadınlar; savaş politikalarına, yoksulluğa, sömürüye, doğa talanına ve erkek egemen şiddete karşı yan yana durmaya, umutla direnmeye devam edeceğiz.
Kadınların sözü, halkların barışı, çocukların geleceği susturulamayacak.
Ve biz bir kez daha söylüyoruz:
Kazanacak olan ayrımcı, yok sayan, savaş yanlısı zihniyet değil; kadınların dayanışması, halkların kardeşliği, yaşamı savunan barış mücadelesi olacaktır.